Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Perşembe, Mayıs 22, 2008

SAFARİ SEFERLERİ BODRUMDA BAŞLADI

Dervişin fikri neyse, zikri de oymuş. Şu kümes işine takmış vaziyetteyim. Sahipleriyle güzellikle konuştum. Hiç oralı olmadılar. Hani internette dolanır ya! Yurdum insanı manzaraları diye… Bakıp güleriz. İşte gülme komşuna gelir başına demişler. Başıma geldi.



Bu resmi yatak odamın camından çektim. Horoz ve tavukların bazıları mutlu şekilde yemliyorlar. Camımı açtığımda kokuları odaya doluyor. Sesleri deseniz cabası. Bütün gün camımı açamıyorum. Ancak gece olup da hayvanlar evlerine çekilince odayı 15 dakika havalandırıyorum. Artık yaz geliyor. Odamın tek camından gelen harika serin havaya bu sene hasret kalacağım.

Görüyor musunuz? İnsanın huzuru nasıl kaçıyormuş. Halbuki her gece en büyük keyfim geç saatlere kadar kitap okumak. Sizler artık ezbere biliyorsunuz ki öğlene kadar uyurDUM.

Bu keyfimden eser kalmadı. Esselatta horoz ötüyor. ( buranın horozlarında zaman kavramı kalmamış. Her daim ötüyorlar.) çevrede yandaşları da var. Hadi bakalım koro olarak ötüyorlar.

Tavuklarda önceleri GUUUURK! Sesleriyle koroya iştirak ediyorlar. Sonra yumurtlamak üzere bağırmaya başlıyorlar. 6 tavuk sesi bir arada.

Ne uyku kaldı ne düzen. Haaaaa! Neden şikayet etmiyorsun diyeceksiniz. 1 kere adam deli. Aile olarak mahalleyi pıstırmış vaziyetteler. Kimse bulaşmak istemiyor. Kendi komşuları onları nasıl bulaşılmaz olduğunu öyle sözcüklerle anlattılar ki! Ben yazamam. Onları seven 1 Allahın kulu çıkmadı. Oturduğum ev 90 yıllıkmış. O zamanlar sıfır nizam yapılmış. Suç benimmiş gibi adam “üstüme gelmeyin duvar örerim. Hepten havasızlıktan geberirsiniz. Bahçe benim. Ne istersem yaparım” diyooor… deli dumrul kanunu… Ev sahibim de resmen tırsmış vaziyette. İyi ki ev benim değil. Kışa çıkar kurtulurum. Adama anası yücel yavrum iyi yerlere gel diye isim koymuş. O da elektrik yaparak milleti aydınlatmaya çalışıyor. Bahçesi de 1 dönüm. Koca bahçede yer kalmamış. En münasip yer benim camın önüymüş. DUVAR ÖRERİM diye tehditleri cabası. Halbuki camdan gördüğüm ağaçlar filan yeşillik hoşuma gidiyordu. 15 yıl komşuluk yaptık. Çıtımız çıkmadı. DA BU NİYEKİ?

Şikayet etsene derseniz adam hem paralı hem de sülalesi ohooooooo! Her yere eli uzanırmış. Baş edemezsin dediler. Zaten uğraşmak bana düşmez. Kiracıyım çıkarım olur biter. Esas evin sahibi düşünsün. Eğer duvar örerse bana ne gam. İyi ki bu ev benim değil. İşte o zaman çok ciddi sorunlar yaşanırdı. Magazinde okuyoruz. Horoz için koyun için adam ölüyor diye. Valla doğruymuş. İnsan çileden çıkabiliyormuş.



Bu resimde kümesin dıştan görünüşü. Alın işte insan manzarası. Durdukça aklıma çeşitli fikirler geliyor hani düşünen başa böcüler gelir derler ya! Aynen öyle.

Sabah 4 de horoz ötüyor ya! Zaten uyumuyorum. Kalkıp avaza bir ötsem. Ne gam? sonra yumurtlayamam DA sesini çalışırsam çıkarabilirim. Bunu çeşitlendirebilirim. Mesela örneğin faraza inek olabilir, eşek olabilir, ördek olabilir, karga olabilir, aslan olabilir, ( o biraz buraya absürt kaçar emme olsun)daha bu konu üstünde düşüncem.

Haaaa! Her gece aynı eforu sarf etmek istemiyorum. Bilirsiniz tembelim. Bunları teybe doldursam hemi de kuvvatlıcaaa olaraktan. Devamlı o çalsa ne lazım gelir.

Ailenin resimlerini de paparazzilik yapcam. Çekip ilave edeceğim. Daha dersimin orasına çalışmadım. Onlarında resmini kümesin sağına soluna assam. Onlara da çeşitli isimler versem. Al sana safari malzemesi.

Adam başı 5 liraya safari düzenlesem. Ucuz demeyin. Maksat ayak alışsın. Mısır patlağı da müessese ikramı olacak. Her gün 20-30 insan gezse kısa günün karı. Sanki Afrika’ya gitseler daha pahalı. Baktım sürüm çok fiyatıma zam yaparım. Yaradanım bana yürü ya sevgi dedi. Bak gari paraya. Depili para kazancam bu işten. İşte 1 deli kuyuya taş atıyor kırk akıllı çıkaramıyor ya! Ben de baktım sorun çözülmüyor. Çareler üretmekteyim. Daha bu konuda parlak fikirlerim olacak. Onları da sizlere haber veririm. Adama aslan dersin kızmaz DA sığır dersin kızar. Kuş dersin kızmaz DA öküz dersin kızar. Du bakaliiiii nooolcek… Gelişmelerden haberdar ederim.

SEVGİYLE KALIN

Pazar, Mayıs 18, 2008

PARA PARA PARALANMA

Devir devran ne kadar değişmiş. Hoş sanki uzaylıyım da bilmiyormuşum gibi… İstanbul’dan geldiğimden beri evimin keyfini çıkaramadım. Badana yapılacak. Halılar yıkamaya gidecek. Temizlik olacak. Yazlıklar çıkacak. CEK, CAK, CUK lar çoook.

Hepsi gözümde nasıl büyüyor.? Nasıl olacak ?... aslında hiç bişiim normal olmadığından resmen anormallik bekliyorum.

Fazla beklemedim. 1 gün çarşıdayım. Hanım arkadaşla karşılaştım. Kahve içelim dedik. Ordan buradan derken badana işini söyledim. Anaaaa! Hemen adam geldi. Hadi gidelim başlayım dedi. Ülen saat 14 olmuş. Bu saatte olur mu? Cidden başladı. Evi kendi topladı. Ben bahçede oturdum. Gece 11 de bitti. Büyük eşyaları yerlerine çekti. Halıları topladı. Hem de arkadaş dedi diye komik para aldı. Üstelik oğlu da geldi. Ne kadar tamir işlerim varsa yaptı. Kırık çıkık hepsi elden geçti. Üstelik yaptıklarına para bile almadı. Ben şaş vaziyetinde bu zamanda böyle işçi olurmu yaaa! Diye bütün şavalaklığımla kaldım.

İstanbul’a gitmişim, gelmişim. Para desen nanay. Hani Nasrettin hoca fıkrası vardır. Hocaya bu gün ayın kaçı diye sorarlar. O da bilemez. Utanmamak için bir küpün içine her gün için 1 taş atar. Bunu gören arkadaşı, muziplik olsun diye 2 avuç taş atar. Yine hocaya sorarlar. Bu gün ayın kaçı diye. O da küpteki taşları sayar. 145 çıkar. Soran adam “amma yaptın hoca efendi. Hiç ayın 145 i olur mu” sen insafıma geldin küpün hepsini söyleseydim ohoooo! Der.

Sanırım böööle bişiydi. DE bu fıkra bana çok uyuyor. Paramın miktarına göre sayılar çoğalıyor. Mesela badanada ayın 79 filandı. Sonra halılar yıkanmaya gitti. Birden 120 oldu. Sooona ev temizlendi 138 oldu. Tam evim mis gibi oldu. Artık yaza hazırım. Kızım torunum gelecek derken……

Geçen yazımda söz etmiştim. Zambiyadaki okurlarım için kısaca özet edeyim. Yatak oda camına komşum kümes yapmıştı. 5-6 tavuk, horozla beraber yaşamaya çalışıyordum.
Kümes sahibi amcam 1 dönüm bahçesinde en münasip yer olarak camımın altını münasip görmüş. İdare ediver, horozum ötmez dedi. Sanki horozun ağzına susturucu takmış. Öyleyse tavukların kıçına da susturucu tak. Yumurtlayana kadar yırtınıyorlar. Zaten hemen camının önüne duvar çekerim diye tehdit ediyor. Beni ölüme mahkum ediyor. Havasızlıktan gebertcek.

İnsanların başına gelmeyince bilmiyormuş. Eski evler 0 (yazıyla sıfır)nizam olunca niza çıkıyomuş. Öteki sokaktaki 2 komşu. Zeytin ağacının dalları gölge edip mandalin ağacı güneş görmüyomuş. Mahkemelikler. Başkası bahçe duvarı 8 cm. komşuya geçmiş. Mahkemelikler.daha sayamıyacağım kadar mahkeme köşelerinde gidip geliyorlar.

Bu tecrübeliler aklımı başıma getirdi. Mahkemeye gitcemde noolcekmiş? Para kimdeyse haklı oymuş. Benim gibi hem yabancı ( bodrumlu olmayanlara deyolaar) hem de parasız olunca baştan kaybetmişim.

İnat deeelmi? Camın önüne baraka yapar yine beni havasızlıktan öldürürmüş. ( bunu öncede yazmışım. Unuttum yafuuu) Baktım haklılar. Adam hem yerli, hem paralı, hem de geniş sülaleli. Eli kolu uzunmuş. Haklıyken bi tarafımı yırtsam haksız olurmuşum.

Bendeniz biçare kulunuz çözüm üretmek uğruna 1 hafta kafa patlattım. Veee! Camıma pimapen taktırmak istedim. Hiç olmazsa ses gelmez DE kokuyu napcaz? Tek hava aldığım camı yaz sıcağında kapalı tutmak işkence. Klima sevmem. Hem o da bakım ister. Ne zaman klimalı yerde olsam hasta oluyorum.

Ev alma komşu al diye meğer ne doğru demişler. Evimde huzurum kalmadı. VE para denilen şeyden 1 kere daha nefret ettim.

Bu olayda ortak arkadaşlarıma rica ettim. Aracı olunda ortak paydada buluşalım. Aklı başında insanlarız dedim. Oralı olmadılar. Onunda nedeni. Adam zengin ya, haftanın 3-5 günü arkadaşın restoranında yemek yiyor mok gibi para bırakıyor. Hiç müşteri kaybetmek ister mi? Sıkıntın geçti mi diye sormadı bile.

Ne kadar inanmak istemesem de ilişkiler tamamen para üzerine kurulmuş. İnsanlık öleli yıllar olmuş.

Rahmetli anneannem derdi ki: “bir ölünün yüzü, bir de parasızın yüzü soğuk olur. Bakılmaz.” O zamanlar gençtim. Bunun önemini anlayamadım.

Hoş aç açık değilim. Ama onun gibi ticaret yapıp, kazık marka mal satıp, cukkaları istif yapamıyorum.

Hayatım boyunca ve öğretmen olduğumdan hep helal yemeli. Haysiyet, onur, yardımlaşma duygularına önem verdim. Peeeaaah! Geç bunları, anam babam geç bunları…

Şimdiki zamanda paran kadar insansın. Yoksa hayatta paralanırsın. İşin raconunu bilecen… Oyunu kuralına göre oynacaaan… katakulli, kazık, beyin oryantalini bilceeen… bak gari çevrende ne kıymatlısın. Gecelere ak… oooh ! lüküs hayaaat! İnsanların başına bas, tekmele, kıyma yap. Yap oğlu yap… ne gam? Sen rahatsın ya!

Bu yazıda sizlere içimden ne geldiyse yazdım. İçimdeki fırtınanın küçük kısmını paylaştım. Bazen sizlerle dertleşmek iyi geliyor. Hiç olmazsa düşüncemde sizleri hissediyorum. Kalabalık aile gibiyim. Kötü günlerimden birindeyim.

Adamın duyarsızlığına karşılık umarım yeni yaşantıma alışabilirim. Haaaa! Başka odaya taşın demeyin. Zaten 2 oda 1 salon olan evimde, diğer odanın yanında işçiler kalıyor vardiya sisteminde çalıştıkları için, gecenin alakasız saatlerinde gidip geliyorlar. Canımcıklarım onlarda kapılarını öyle çarparak açıp kapıyorki uykumdan hopluyorum. 1 yıldır kapı kolunu tanıtamadım. Mücadelem yılmadan devam ediyor.

Sıkıntılıyım hemde çooook! Hadi bana müsaade. Horozum ötmeden tavuklar yumurtaya durmadan uykumu alayım. Allah kötü komşuyu düşmanıma bile vermesin. Valla tavuk etini marketten bile almıyorum. Anlayın halimi….


SEVGİYLE KALIN

Cumartesi, Mayıs 10, 2008

DERİN VE SERİN SULARDAYDIM

Yazı yazmayalı sanki 3-5 gün geçmiş gibi geldi. Günler ne biçim koşarak geçmiş. Bu arada nasıl yoğundum anlatamam diyeceğim DE anlatmam lazım. En azından nasıl fuzuli işler yaptım. Bilin değil mi? Anacıklarım.

Nisan başında yine havalem geldi. (bu havale keşke para olarak gelse, zenginlik ne ki? Karun olurum Karun. Millete para gelir bana da kalabalık havale geliyor.) haa! Ne diyordum! Havalede kalmıştık. Evden çıkmak, yol gitmek, değişik yüzler görmek istedim. Bütün kış evde pinekledim. Battaniyemle bütünleştim. Tembellik damarlarımda kan yerine dolaştı. Hoş şimdide fark yok ya neyse.

Seyahatim gelmişti. DA nereye gidem dedim. Eh bildiniz tabiî ki… İstanbul’a kızıma aslında torunuma gittim.

Geçen yazdan beri görmüyordum. Her gün pc den görmek yetmiyor. İlle dokunacağım. Öpeceğim. Sıkıştıracağım. Sanalda bir süre idare ediyorsun. DA özlem yüreğe çökünce ille gitmek lazım geliyor.

Deyinkine İstanbul’un neresini gördün? Peeeah! Umrum olmadı
Torunumla bütünleşmek en güzel gezmeye yüz bastı. Anası babası gezdi. Benimde canıma minnet, ecoşla severek kaldım.

Zaten 1 yere gitmek öylesine zorlaşmış ki! Belki de ben köyümdeki ulaşıma hemen alıştığım için bana zulüm geliyor.

Sevdiğim dostumun kızının Beşiktaş evlendirmede nikahı vardı. Bostancıdan saat 12 çıktık.( semtleri bilmeyenlere şööle söliim. Bodrum garajdan çık. Güvercinlik kadar yol.) nikah 13.30. yolda geçen zamandan dolayı nikaha tık nefes yetiştik. Anam yarım saatte tören bitti. Beşiktaş’ta simit peynir çay keyfi yapmak 1 .5 saatimizi aldı. Haydi bakalım dönüş çilesi. Eve geldiğimizde akşamın 18 olmuştu. Neymiş nikaha gittik. Kalsın bacılarım kardeşlerim.

Dolmuş, otobüs bana göre olmadığından taksiyle gitmek yıkım oluyor. Sakın ne ekabirsin demeyin. Binemiyorum gerçekten beceremiyorum. Eskiden arabam vardı. O rahatlığa da alıştığımdan zorlanıyorum. Napiiim herkesin 1 türlü takıntısı oluyo. Benimki de bu.

Ecoş tam yemelik oldu. Ananenenen demesi beni mest ediyor. Herkese torunu özel gelirmiş emme benimki özelin de özeli. Nasıl zeki, karakter sahibi, seçici veeee inat. Cadı öylesine seviliyor ki yaşama sebebim diyorum. Allahtan haziranda tatile bana gelecek. 2 ay denize girecek. Bekliyorum.

Evime gelmem de olaylı oldu. Sabah 7 uçağıyla geldim de. Alanda check-in den sonra acil tuvalet ihtiyacım oldu. Girdim de çıkamadım. Bodrum uçağına anons ediyorlar. Wat fayda? Çıkameyooom. Derkene ismimi anons ettiler. Zorla da olsa gittim. En son uçağa binen olunca öteki yolcuların sabahın köründeki yüz ifadelerini buradan yazamam. Neye bakar gibiydi. Utancımdan gözlerimi kapadım (beni görmesinler diye) uyumuşum. Sarsıntıyla uyandım. Meğer uçak alana inmiş. Tekerlek sarsıntısıymış. İlk inenlerdenim DE umarım gelenleri sokaklarda görmem. Zira hayırla anacaklarını sanmam.

Evime kavuştum. Derken hani 1 laf vardır. “düz ovada sivri bela beni buldu” işte tam öyle oldu. Evim eski bodrumun taş evi olduğundan herkesin evi bahçesi birbirine girmiş durumda. Zaten sokağım daracık araba geçmez. Herkes yıllardır iç içe yaşar.

Benim yatak odamın tek penceresi de komşunun arka bahçesine bakıyor. Bahçede büyük yani. Yarı futbol sahasına yakın. 13 yıldır aynı evde oturuyorum. En ufak 1 sorunumuz olmadı.

Geldiğimin ertesi sabahı baktım ki tam camımın önüne kümes yapmış. İçinde 1 horoz 3 tavuk. Çitle de az yeri çevirmiş. İstesen camımın önüne böyle ölçüleri tutturamazsın. Sabahın köründe horoz ötüyo. Uyu bakalım uyuyabilirsen. Sonra tavuklar işe girişiyor. Yumurtluyorlar besbelli bir gıt gıdakdır gidiyor. Sahibine telefon ettim. Nazikçe uyardım. Nezaket kelimesinden haberi yok. Efendim bahçesinin en uygun yeri orasıymış. Napiyim idare et demezmi. Haaaa! 1 de camıma duvar örmekle tehdit etti beni.

Buyurun bakalım siz olsanız ne yaparsınız. 2 ay torunum 1.5 yaşında orda yatacak nasıl uyusun dedim. Bahçe benim istediğimi yaparım dedi.

Sinir katsayım tavan yaptı. Bu da buranın tanınan esnafı. Ama kafa boş, tut kulağından çifte koş. Şimdi telefonlarıma da çıkmıyor. Evimde cehennem azabı yaşıyorum.

Tabi ki bende salak gibi kabullenmeyeceğim. Savaş baltamı topraktan çıkardım. Bakalım sonumuz ne olacak bende merak ediyorum.

Şu dünyada insanlar neden birbiriyle iyi geçinmezler. Bak hayvanlara… İhtiyacı olunca avlanıyor. Yoksa zarar bile vermiyor. Bizim kadar cinsimizle kavgalı yaşayan başka yaratık yok.

Her gün magazinde bolca duyuyor, okuyoruz. Cinsel tacizler, öldürmeler, sudan sebepten katil olanlar daha neler neler. Demek ki! İnsan yaşadıkça görüyor. Horoz için mahkemeye gitmek DE varmış. Vah benim caaanım cahil vatandaşıma! Vah benim caaanım yargı organına nelerle uğraşacak. Şimdiden yargıdan özür diliyorum ve de UTANIYORUUM…

SEVGİYLE KALIN