Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Salı, Ocak 20, 2009

GÖREN GÖZE ÇÖP BATARMIŞ

Kış olunca uykuda geçen saatlerim uzadıkça uzuyor. Geceleri baykuş gibi oturduğumdan gündüzü de nerdeyse teğet geçiyorum.

Günüm öğlen 13.30 civarında başladığından, (öööf! Sizde ezberlediniz. Öğğğ! Geldi. Biliyorum. Emme canlarım. Yeni okuyanlar için zaman zaman günümü nasıl yaşadığımı anlatıyorum. Siz bu kısmı okumasanız da olur.) sokağa çıkmam ikindi sıraları oluyor. Anam nedense ikindiye taktım. İkindi olunca bana hemen akşam oluyor. Arasını ayarlayamıyorum.

Havalar ocak olmasına rağmen pırııııl! Sokaklar beni bekler. Recimim iyi gidiyor. Ağzıma mühür koymuşum. Bir yemin etmişim ki yemiyorum. Her gün yürümekteyim.

Ayrıca da sokakları seviyorum. Çarşı Pazar ne kadar çalışanlar varsa hepsini tanırım.

Salı günleri buranın giysi pazarı var. Yerlisi çaput pazarı der. Cuma günleriyse yiyecek pazarı olur. Perşembeden kurulur. Esas köylüler tazecik ürünlerini Cuma sabahı getirirler.

Çaput pazarı kışın bize kalır. Yazınsa gelen turistlerden yerliler pazara giremez bile. Bütün fiyatlar anında euro olur. Osun vassın. Türisleere hizmet önde geliiip duru.

Cuma günü benim hep gittiğim kadınlar vardır. Tazecik sebzeler, meyveler, otlar al beni al beni diye bağrınırlar. İçlerinde tonton bir teyzem var. Her an yüzü güler. Ağzından hayırlı dualar çıkar. Köylük yerde çalışmaktan yüzündeki çatlamış çizgilerden yaşını bilmek zor. Tontonum derim.

Geçen Cuma baktım tontonumun yüzü yerde. Noldu ? Demeye kalmadı. “a- kızım! İşin varsa da acık beni dinleyive. Kocam öleli yıllar vaaa. 5 bebemi böyüttüm. Okumadılar. Emme iş güç sahhabı oldular. Hepsini everdim. 3 kız. Kızlar evde bebe büyüdüyola. 2 oğlan evlerine çekildileee. Bende ufak bahçemde ne ekersem onları pazarda satarım. Her bişeyimi gendim kazanırım. Bebelerime yük olmam. 5 bebe versem almam demezleee. Geçen gün kız kocesiyle dööğüşmüş. Kocası evden koşturmuş. ( kovmak, git demek, burada koşturma deniyor.)

Gızııım! Kocendir netcen dediydim. A- ana seni çöpe atarım da kocamı atmam dedi beneee! Sankim ayrıl demişim gibikine. 5 bebemi böyüttüm de bölesi lafı hakledesi olmadıydım. Bu arada a- harfi her ismin önünde söylenir. Uzatılmaz. Tek hece de ve de tek nefeste söylenir. Yerlisi bana da a- sevgiiii! Der.

Mıktar habar salmış. 20 lira yollasın akşama kadar. Yoğusam suyunu keserim demiş. Her gün çeşmemi açıyom. Akıp duru. Düğmeyi çeviriyom. Işığım yanıp duru. Daha ne isteyem. Konu komşu tahta veriyo. Sobemde yakarım. Zati erken yatarım. Er uyanırım. Her gün uyanınca ellerimi açarım. Allah’a beni yatağa bağlama, bebelerime muhtaç etme. Kapılara baktırma derim. Günüme şükrederim. Daha ne edem. A- gızıım. Bu gün pek satamadım. 20 lirayı bekler mıktar. Senide hep güler yüzünden pek severim. Herkeş alır geder. Sen hatır sorarsın. Ondan sana derdimi anladıvedim. Kusura kalma gari.”

Tontonumdan 2-3 bişi aldım. 20 lira verdim. “ııııh! Bunlar 20 etmeez. Ben dilenci değilim. Veresin diye anlatmadım 3 lira yeter”, “sana bunu peşin vereyim. Sona gelir bu para bitene kadar bişiler alırım. Sen benim tontonumsun. Hiç dilenci olur musun? Bende 6. cı beben oliim. Ben de evde yalnızım. Sende bene nine oluve. Anlaştık mı?” Zorla kabul etti. bu kadar da gözü tok.

Vay beee! İster kırsalda yaşa, ister şehrin göbeğinde. Yaşam değişmiyor. Analık ne zor şey yafuuu! Emme ana vaar! Anacık vaaar! Ne analar tanırım. Kendine müslümandır. Evladı nolmuş? Ne yaşıyor? Umuru değil. Maddi manevi bebelerinden beklerler. Bu konulara girmeyim. Örnekleri hepiniz okuyorsunuz. Duyuyorsunuz.

Tontonum beni şişirdi. Pazardaki aldıklarımı eve bıraktım. Kendimi Kumbahçe sahiline attım. Baktım balıkçılar denizden dönmüşler. Tahta sandığın tersine gazete sermişler. Boklu kebap yapıyolar. ( evvel söylemişimdir. Balıkların içini temizlemeden pişirilir. Şööle silkelenir içi dökülür. Gerisi mis gibi yenir. Bu arada bişi daha diyiim. Burada vakti keraatin yeri ve zamanı yoktur. Niyet önemlidir. Yeter ki iste.)

Teknenin müziğini de açmışlar. Bangır bangır bodrum türküleri çalıyo. Yanlarına gittim. “Ooooh! Sefanız olsun. Afiyet olsun.” “koca ablam hoş geldin gel çöküve yamacımıza”

Hastaya ilaç sordular gibi geldi. Tabureye iliştim. Balıklar nasıl güzel kokuyor. Balıklama daldım. Kahrolsun recimim. Balığın yanında sade su içtim. Yürüme yolu kenarında tezgahı açtıklarından gelen geçen tanıdıklarda takılıyo. Balık, rakı takviyesi yapılıyor. 4 kişiyken olduk 13 kişi. Eh beee! İçtikçe güzelleştiler. Bodrum oyun havaları da 1 çalıyoki öyle olur. Oyun faslı başladı. Buranın oyunlarına bayılırım DA öğrenemedim gitti.

Daire şeklinde öyle güzel oynuyolar ki! Dayanamadım. Kalkıp oynamaya başladım. Anam anam ! Çökertmeden girdik. Karabiberimden çıktık. Meğer ne zamandır özlemişim oynamayı.

Gün kavuşmuş. Sokak lambaları yanmış. Üşümüşüm. O zaman eve gitmek aklıma geldi. Vedalaştık.

Burayı ondan seviyorum. Üzüntü, heyecan, sevinç, ne şekil varsa onu görüyorsun. İçinden ne gelirse yapıyorsun. Büyük şehirde ayıp olanlar burada normal oluyor.

Yaşadıklarımı anlatıyorum. İnanmıyorlar. Biz de burada yaşıyoruz diyorlar. Ya siz sadece gezmeye gidiyorsunuz. Ama etrafınıza bakın. Aslında bakmayın. Görün. Bütün bu insanlar bana özel gösteri yapmıyorlar ki. Yaşamın içine girin. Kulak verin. Zamanla bunları görüp duymaya başlayacaksınız. İnanın daha keyifli yaşarsınız. Aileniz gibi gördüğünüzde nasıl çoğaldığınızı göreceksiniz. Yeter ki bakmayı öğrenin. Hepinizi çoook seviyoruuuum…

SEVGİYLE KALIN