Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Eylül 16, 2006

TORUNUM ECE OLDU

Uzuuuun zaman oldu. Kendimi kaybettim. Ben nerdeyim? Siz kimsiniz? Burası neresi? Günlerden ne? Hangi aydayız? Peeeeeeeeh! Valla farkında değildim. Ayının (hayvan demek istedim, mah olanla karıştılmaya.) 32 türküsü varmış. Hepside yar üstüneymiş. Bu laf ta çok saçma. Ayı devamlı aşık mı? Oluyor da yar! Yar! Diye ortalarda dolanıyor. Kim uydurmuşsa kafadan sallamış. Fazla ukalalık yapmadan konumuza dönelim.

Bildiğiniz üzre kızım hamileydi. Bodrumdan devamlı telefonla araşıyorduk. Nihayet ağustos başı doğum hazırlıkları için İstanbul’a gittim. İşte ben o zaman dağıldım. Evin bebek için hazırlanması lazım. Paramızla rezillik çektik. İyi temizlik yapan kadınlara kıran girmiş. Burunlarından kıl aldırmıyorlar. Bir de saatle iş yapıyorlar. Saat 9.30 da geliyor. Kahvaltı derken işlere dalıyor. Öğle yemeği geliyor. Gene iş yapıyor. Saat 16 dedi mi işi bırakıyor. Meğer mesaisi bitmiş. Eğer evin işi yarım kaldıysa resmen fazladan para istiyor. Pazarlıkla işi bağladım. Aralıklarla 3 kere aynı paraya geldi. Belki de benim gibi salak kadını buldu. İşini uydurdu. Her neyse önemli olan bizim işimizin görülmesiydi.

Bebeğin eksikleri tamamlandı. Hastane bavulumuz hazırlandı. Bütün bunlar yapılırken bebiş erken gelmesin diye paniklerdeydim. Neyse ki uslu kızım söz dinledi. Canımcıklarım bebek sektörü ne kadar gelişmiş. Neler icat olmuş. Benim zamanımda öyle şeyler yoktu. Doğurduğum zamanı bile unuttuğum için, şaştım kaldım.

Öyle böyle derken koskoca ağustos ayını bitiriyorduk ki! 29- ağustos-2006 da doğum için randevu aldık. Bir önceki geceyi ömrüm oldukça unutamam. Evdekilere, özellikle kızıma belli etmiyordum ama heyecandan ben o gece olmayan çocuğu doğuracaktım.

29-ağustos sabahı gittik. Saat 08:55 de ECE hanım dünyaya geldi. Kızımın doğum için aşağı gitmesiyle, gelene kadarki zamanı hiç hatırlamıyorum. Hani bir laf vardır.AĞLARSA ANAM AĞLAR, GERİSİ YALAN AĞLAR. Bende kızımın sağlıklı kurtulup odasına gelene kadar bin defa öldüm dirildim. Allah’a milyonlarca kere şükrettim. İkisi de sağlıklıydı.

Kuzguna yavrusu anka görünürmüş. Valla benim torunum, güzeller güzeliiiii! Allah bin türlü nazarlardan saklasın. Çok şekeeeeerrr! Ağzı burnu hokka gibi. Büyüyünce çok can yakacak.( Onu da anası babası düşünsün deeerrrmiiiiişiiiim!)

İlk defa ANNEANNE oldum. Nasıl bir duygu derseniz valla tam tarifi yok. Beklide ben tarif edemiyorum. Kelime dağarcığım yetersiz kalıyor. Ama şu bir gerçek ki! Son derece keyifli ve tatlı bir duygu. Aslında anneanne olmak beni yaşlandırmadı. ECE’nin yine çatlak, çılgın, deli dolu ananesi var. Kızımı nasıl süslü yapacağım. Kokoş olacak ECE. Şimdiden çılgın saç bantları aldım. Kızlara kıyafetlerde sınır yok. Allah gönlüme göre verdi. Nasıl kokoş, kokoş gezecek…

Bu arada sabah 12 lere kadar uykularım nanay oldu. Erkenden kalk! ECE hanımın çiş,kaka vaziyetleri. Süt içme uğraşıları, gaz giderme çalışmaları. Ya şu bebekler gaz olayını bir türlü beceremezler. Ağızdan ve anüsten gaz çıkarmak büyük olay oluyor. Halbuki ben ECE’ye gösteriyorum. Geğirme ve yellenme olarak tıpkısının aynısını yap diyorum. Anlamıyor. Halbuki bu işleri bolcana yapan ananesi var. Artık şanslı mı? Yoksa sanşsız mı? Orası tartışılır. Doğalı 17 gün oldu. Daha yeni yeni kendime geliyorum. Artıkın yazımda olanları anlatırım.

Bu arada doğum için arayan soran, tebrik eden bütün dost ,arkadaş, hısım, akraba, tanış, okurlarım, tanıdıklarım ve tanımadıklarıma ( ecenin resimleri internette olduğundan millet gördü.) teşekkür ederim. Beni ve ailemi çok mutlu ettiniz. Darısı olmayanların başına…

Torun uyandı ben gidiyorum. Eeeeeee! Bundan sonra böööööle!


SEVGİYLE KALIN