AH KALBİM! BEN SENDEN ÇOK ÇEKTİM
Ne geldiyse başıma iyi yüreğim yüzünden geldi. Küçümencik kızkeneden koskocaman bağyan oldum hala akıllanmadım.Rahmetli anneannemin bir lafı vardı. “yüzümün yumuşaklığından hiç kocama benzer çocuk doğurmadım” derdi.
Geçen gün çok sevdiğim arkadaşımın psikolojik rahatsızlığı oldu. Evinde düşmüş, acile kaldırmışlar. Ben de plajdayım. Bir telefon geldi.”kızcağız acilde yatıyor. Gel al evine götür sende kalsın” dediler. Nasıl gittiğimi bilemedim.Acilden aldım eve getirdim. Kardeşi telefonda ağlıyor “ ne olur ona uçak bileti al İstanbul’a gönder. Ben onu hastaneye yatırıp tedavi ettiririm” bende torpille ertesi gün için uçak bileti aldım. Salona yatak yaptım ama yatırmam ne mümkün? Ben gezmeye gitcem diye tutturuyor.kapıyı kilitledim. Öyle böyle derken, gece biri bulduk. Bunun uyku ilacını verdim. Ancak gece 3 e kadar uyudu.
Tam uyurken başımda bir tip” tombalacık emine düş peşime geeel, ben gidiyorum Bolu ya düş peşime geeel!!” bana da sende oyna diyor. Mecburen uyandım. Başladı türküleri sırayla bangır bangır okumaya. Sus durak anlamıyor.
Bu sefer benim mutfağı aklı sıra temizlemeye kalktı. Ağaç bardaklıkta ne kadar bardak varsa kırdı. 6 tane tabağımı kırdı. Bana da “ bak ne kadar nazar varmış sende” demez mi? Artık ne olacaksa olsun diye gülmeye başladım. Bileydim sirtaki oynardım. Hiç olmazsa kırılan boşa gitmez, eğlenirdik.
Sabah 7 de hayatımda ilk defa uyumadan kahvaltı ettik. Neyse ben bunu uçması için yolcu ettim. Yorgunluktan hemen yattım. Tam dalmıştım ki!! Kapı gümbür çalınıyor. Açtım bizim kız.” Aaaaaa ! sen uçağa binmedin mi ?” beni uçağa almadılar” dedi. Meğer bizimki daha binmeden orayı altına üstüne getirmiş. Alan polisi gelmiş. Çekinde oksijen sormuş. Küfürler etmiş. Uçağa almamışlar, parasını iade etmişler. Eyvah dedim otobüsle gitmiyor. Kardeşine telefon ettim. Kızcağız hava alanına gitmiş bile. Durumu anlattım. Nasıl üzüldü? “ne olur kandır da akşam otobüsüne bindir” dedi.
Ne şaklabanlıklar yaptım. Bazen sert, bazen yıkama yağlama derken akşam otobüsüne binmeye ikna ettim. Elimle garaja götürdüm. Şoföre ve muavine sıkı sıkı tembih ettim. İstanbul’ a kadar mutlaka salimen gitmeli ve karşılayan ablasına teslim edilmeli dedim.
O gece hem yorgunluktan hem üzüntüden pestil gibi uyumuşum. Sabah gelen telefonla uyandım. Salimen gitmiş. Ailesi bana nasıl dua ediyordu. Burada kimi kimsesi yok bir tek sen ona ablalık yapıp sahip çıkıyorsun diye.
Aslında o kadar iyi bir insan ki! Normal zamanlarda yardımsever, çok tatlıdır. Hastalığı atak yaptığı zaman kendine malik olmuyor. Bazı insanlar onu görünce ben çekemem tımarhaneye kapasınlar diyorlar. Öylesi değil ki…
Hepimizin yarın ne olacağı belli değil. Güzelliğine güvenme bir sivilce, zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter derler. Benim yüreğimde böyle işte. Bol zamanda dost boldur. Dar zamanda nerdeler? Allah insana akıl, beden, ruh sağlığını bir arada versin.
Bende bu aralar acıların kadını yazılar yazmaya başladım. Nooldu ki banaaaa yaşlılık durumlarımı acabaaaa????
SEVGİYLE KALIN
Geçen gün çok sevdiğim arkadaşımın psikolojik rahatsızlığı oldu. Evinde düşmüş, acile kaldırmışlar. Ben de plajdayım. Bir telefon geldi.”kızcağız acilde yatıyor. Gel al evine götür sende kalsın” dediler. Nasıl gittiğimi bilemedim.Acilden aldım eve getirdim. Kardeşi telefonda ağlıyor “ ne olur ona uçak bileti al İstanbul’a gönder. Ben onu hastaneye yatırıp tedavi ettiririm” bende torpille ertesi gün için uçak bileti aldım. Salona yatak yaptım ama yatırmam ne mümkün? Ben gezmeye gitcem diye tutturuyor.kapıyı kilitledim. Öyle böyle derken, gece biri bulduk. Bunun uyku ilacını verdim. Ancak gece 3 e kadar uyudu.
Tam uyurken başımda bir tip” tombalacık emine düş peşime geeel, ben gidiyorum Bolu ya düş peşime geeel!!” bana da sende oyna diyor. Mecburen uyandım. Başladı türküleri sırayla bangır bangır okumaya. Sus durak anlamıyor.
Bu sefer benim mutfağı aklı sıra temizlemeye kalktı. Ağaç bardaklıkta ne kadar bardak varsa kırdı. 6 tane tabağımı kırdı. Bana da “ bak ne kadar nazar varmış sende” demez mi? Artık ne olacaksa olsun diye gülmeye başladım. Bileydim sirtaki oynardım. Hiç olmazsa kırılan boşa gitmez, eğlenirdik.
Sabah 7 de hayatımda ilk defa uyumadan kahvaltı ettik. Neyse ben bunu uçması için yolcu ettim. Yorgunluktan hemen yattım. Tam dalmıştım ki!! Kapı gümbür çalınıyor. Açtım bizim kız.” Aaaaaa ! sen uçağa binmedin mi ?” beni uçağa almadılar” dedi. Meğer bizimki daha binmeden orayı altına üstüne getirmiş. Alan polisi gelmiş. Çekinde oksijen sormuş. Küfürler etmiş. Uçağa almamışlar, parasını iade etmişler. Eyvah dedim otobüsle gitmiyor. Kardeşine telefon ettim. Kızcağız hava alanına gitmiş bile. Durumu anlattım. Nasıl üzüldü? “ne olur kandır da akşam otobüsüne bindir” dedi.
Ne şaklabanlıklar yaptım. Bazen sert, bazen yıkama yağlama derken akşam otobüsüne binmeye ikna ettim. Elimle garaja götürdüm. Şoföre ve muavine sıkı sıkı tembih ettim. İstanbul’ a kadar mutlaka salimen gitmeli ve karşılayan ablasına teslim edilmeli dedim.
O gece hem yorgunluktan hem üzüntüden pestil gibi uyumuşum. Sabah gelen telefonla uyandım. Salimen gitmiş. Ailesi bana nasıl dua ediyordu. Burada kimi kimsesi yok bir tek sen ona ablalık yapıp sahip çıkıyorsun diye.
Aslında o kadar iyi bir insan ki! Normal zamanlarda yardımsever, çok tatlıdır. Hastalığı atak yaptığı zaman kendine malik olmuyor. Bazı insanlar onu görünce ben çekemem tımarhaneye kapasınlar diyorlar. Öylesi değil ki…
Hepimizin yarın ne olacağı belli değil. Güzelliğine güvenme bir sivilce, zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter derler. Benim yüreğimde böyle işte. Bol zamanda dost boldur. Dar zamanda nerdeler? Allah insana akıl, beden, ruh sağlığını bir arada versin.
Bende bu aralar acıların kadını yazılar yazmaya başladım. Nooldu ki banaaaa yaşlılık durumlarımı acabaaaa????
SEVGİYLE KALIN