Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Mayıs 10, 2008

DERİN VE SERİN SULARDAYDIM

Yazı yazmayalı sanki 3-5 gün geçmiş gibi geldi. Günler ne biçim koşarak geçmiş. Bu arada nasıl yoğundum anlatamam diyeceğim DE anlatmam lazım. En azından nasıl fuzuli işler yaptım. Bilin değil mi? Anacıklarım.

Nisan başında yine havalem geldi. (bu havale keşke para olarak gelse, zenginlik ne ki? Karun olurum Karun. Millete para gelir bana da kalabalık havale geliyor.) haa! Ne diyordum! Havalede kalmıştık. Evden çıkmak, yol gitmek, değişik yüzler görmek istedim. Bütün kış evde pinekledim. Battaniyemle bütünleştim. Tembellik damarlarımda kan yerine dolaştı. Hoş şimdide fark yok ya neyse.

Seyahatim gelmişti. DA nereye gidem dedim. Eh bildiniz tabiî ki… İstanbul’a kızıma aslında torunuma gittim.

Geçen yazdan beri görmüyordum. Her gün pc den görmek yetmiyor. İlle dokunacağım. Öpeceğim. Sıkıştıracağım. Sanalda bir süre idare ediyorsun. DA özlem yüreğe çökünce ille gitmek lazım geliyor.

Deyinkine İstanbul’un neresini gördün? Peeeah! Umrum olmadı
Torunumla bütünleşmek en güzel gezmeye yüz bastı. Anası babası gezdi. Benimde canıma minnet, ecoşla severek kaldım.

Zaten 1 yere gitmek öylesine zorlaşmış ki! Belki de ben köyümdeki ulaşıma hemen alıştığım için bana zulüm geliyor.

Sevdiğim dostumun kızının Beşiktaş evlendirmede nikahı vardı. Bostancıdan saat 12 çıktık.( semtleri bilmeyenlere şööle söliim. Bodrum garajdan çık. Güvercinlik kadar yol.) nikah 13.30. yolda geçen zamandan dolayı nikaha tık nefes yetiştik. Anam yarım saatte tören bitti. Beşiktaş’ta simit peynir çay keyfi yapmak 1 .5 saatimizi aldı. Haydi bakalım dönüş çilesi. Eve geldiğimizde akşamın 18 olmuştu. Neymiş nikaha gittik. Kalsın bacılarım kardeşlerim.

Dolmuş, otobüs bana göre olmadığından taksiyle gitmek yıkım oluyor. Sakın ne ekabirsin demeyin. Binemiyorum gerçekten beceremiyorum. Eskiden arabam vardı. O rahatlığa da alıştığımdan zorlanıyorum. Napiiim herkesin 1 türlü takıntısı oluyo. Benimki de bu.

Ecoş tam yemelik oldu. Ananenenen demesi beni mest ediyor. Herkese torunu özel gelirmiş emme benimki özelin de özeli. Nasıl zeki, karakter sahibi, seçici veeee inat. Cadı öylesine seviliyor ki yaşama sebebim diyorum. Allahtan haziranda tatile bana gelecek. 2 ay denize girecek. Bekliyorum.

Evime gelmem de olaylı oldu. Sabah 7 uçağıyla geldim de. Alanda check-in den sonra acil tuvalet ihtiyacım oldu. Girdim de çıkamadım. Bodrum uçağına anons ediyorlar. Wat fayda? Çıkameyooom. Derkene ismimi anons ettiler. Zorla da olsa gittim. En son uçağa binen olunca öteki yolcuların sabahın köründeki yüz ifadelerini buradan yazamam. Neye bakar gibiydi. Utancımdan gözlerimi kapadım (beni görmesinler diye) uyumuşum. Sarsıntıyla uyandım. Meğer uçak alana inmiş. Tekerlek sarsıntısıymış. İlk inenlerdenim DE umarım gelenleri sokaklarda görmem. Zira hayırla anacaklarını sanmam.

Evime kavuştum. Derken hani 1 laf vardır. “düz ovada sivri bela beni buldu” işte tam öyle oldu. Evim eski bodrumun taş evi olduğundan herkesin evi bahçesi birbirine girmiş durumda. Zaten sokağım daracık araba geçmez. Herkes yıllardır iç içe yaşar.

Benim yatak odamın tek penceresi de komşunun arka bahçesine bakıyor. Bahçede büyük yani. Yarı futbol sahasına yakın. 13 yıldır aynı evde oturuyorum. En ufak 1 sorunumuz olmadı.

Geldiğimin ertesi sabahı baktım ki tam camımın önüne kümes yapmış. İçinde 1 horoz 3 tavuk. Çitle de az yeri çevirmiş. İstesen camımın önüne böyle ölçüleri tutturamazsın. Sabahın köründe horoz ötüyo. Uyu bakalım uyuyabilirsen. Sonra tavuklar işe girişiyor. Yumurtluyorlar besbelli bir gıt gıdakdır gidiyor. Sahibine telefon ettim. Nazikçe uyardım. Nezaket kelimesinden haberi yok. Efendim bahçesinin en uygun yeri orasıymış. Napiyim idare et demezmi. Haaaa! 1 de camıma duvar örmekle tehdit etti beni.

Buyurun bakalım siz olsanız ne yaparsınız. 2 ay torunum 1.5 yaşında orda yatacak nasıl uyusun dedim. Bahçe benim istediğimi yaparım dedi.

Sinir katsayım tavan yaptı. Bu da buranın tanınan esnafı. Ama kafa boş, tut kulağından çifte koş. Şimdi telefonlarıma da çıkmıyor. Evimde cehennem azabı yaşıyorum.

Tabi ki bende salak gibi kabullenmeyeceğim. Savaş baltamı topraktan çıkardım. Bakalım sonumuz ne olacak bende merak ediyorum.

Şu dünyada insanlar neden birbiriyle iyi geçinmezler. Bak hayvanlara… İhtiyacı olunca avlanıyor. Yoksa zarar bile vermiyor. Bizim kadar cinsimizle kavgalı yaşayan başka yaratık yok.

Her gün magazinde bolca duyuyor, okuyoruz. Cinsel tacizler, öldürmeler, sudan sebepten katil olanlar daha neler neler. Demek ki! İnsan yaşadıkça görüyor. Horoz için mahkemeye gitmek DE varmış. Vah benim caaanım cahil vatandaşıma! Vah benim caaanım yargı organına nelerle uğraşacak. Şimdiden yargıdan özür diliyorum ve de UTANIYORUUM…

SEVGİYLE KALIN