Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazartesi, Mart 17, 2008

PROCE ÜRETEN S.Ö.

Ne zaman yazıya otursam, ne yazayım diye düşünüp dururum. Ama medyadan okuduğum haberlerden sonra fikirlerim coştu. Şimdi proce üretmeye takmış durumdayım.

Bütün kış sobamın içini boşaltacak otomatik bişi keşfetmeye çalıştım. Külü dökecek ve içini odunla doldurup yerine koyacak. Ruhumun tembelliği had safhada. Onda başarılı olamadığımdan kendim, bizzat, şahsen yaptım.

Bulaşık, çamaşır makinalarını boşaltacak robot yapayım dedim. Caponesler yapınca oluyor ya! Hatta yakiiin arkadaşlarımdan yardım istedim. DE onların sözlerini burada yazmaya terbiyem müsait değil. Bu proce de olmadı.

Son zamanlarda nereye gitsem, hayatımı kolaylaştıracak ne gibi procelerde bulunabilirim diye kafamı yoruyorum.

Senelerce burada gece sonunda yorgunluk çökünce yürüyen yol düşündüm. Bascan parayı, yol gidecek sen duracan. Evinde inecen. Hoş olmaz mı? DA bodrumun dar sokaklarına nasıl yapılır? İstemeyen nerden yürür? Mesela benim sokağıma araba bile girmiyor. Daracık… 1 de yürüme yolu yapsan, al kavga sebebi. Benim gibi tembellerle yürümeyi sevenler arasında artık boks mu olur? Güreş mi? Yoksa karakucak yakın dövüş mü? O da tutmadı.

İki sokak üstümdeki Hasan emmi geçen gün “ buraya cavırlar geliyo ya, onları yoldan çevirip evime atsam. Kime ne gider?” Hasan emmi 84 yaşında. Elindeki baston niyetine taşıdığı kalın sopasını, mahalle bebelerinin bahçesinden olmamış meyveleri çalarken yakalayınca silah olarak da kullanır.

Helali öleli haniiii olmuş. Gelin iyi bakıyor emme gönlünün çektiği şöööle cıbıldak beyaz etli irenkli gözlü cavır kızı olmamı? Dedem zaptedilmiyo ki! Ona dedimki “o cavırları toplayıp sana getireyim. İçinden gönlünün çektiğini beğen. Ama onları getirebilmem için sofralar kuracan o da çok para. Razı mısın? Para meselesini sevmedi. Şimdi nerde görse bedava cavır var mı? diye yolumu keser. Ona yararlı proce de üretemedim. Hatta oğluyla gelinin hışmına uğradım. Onun aklına bunları sokma zaptedemiyoruz diye bozuldular. Sözüm ona muhabbet olsun diye yaptığımda ters tepti.

Daha evvelde yazmıştım okurlarım hatırlayacaklar. Tuvalette okumayı severim. Elim yoruluyor diye telden düzenek yapayım. Mandalla tutturayım. Göz hizamda olsun sadece sayfayı çevireyim. Tuvaletin üstüne çıktım. Duvara çivi çakarken kapak kırıldı. Ayağım içine girdi. Bileğimden zedelendi. İyi ki kırılmadı. Günlerce bandajla dolandım. Dr. Sebebini duyunca psikiyatriste yollamadığına şükrettim.

Evdeki kuşum aşkıma dertlerimi dinleyip yorum getirmesini öğreteyim dedim. Olmadı. Ne olacak altı üstü kuş işte…

Proce üreteyim diye kafayı sıyırıyorkeeen! Beni sollayanlar olduğunu okudum. Emekli öğretmen olarak neden ben düşünemedim diye ağlasam da wat fayda?

Sevgili müdürümüz arılara uyuşturucu verip, öğrencileri tedavi edecekmiş. Okuyunca aklım zıpladı. Şimdiye kadar bu uyuşturucu işini neden çözemediler. Belli oldu. Valla çok akıllıca DA uyuşturucu öyle her isteyene (proce uğruna bile olsa) veriliyo mu?

Zavallım arılar tıpkı kuşum gibi öğrenciyi öğrenemezse bal yapsa DA bizde o balları güzelcene yesek. 3 kaşık bal ye. Vitamin al. Kafayı bul… oldum olası en korktuğum olay uyuşturucudur. Anne ve öğretmen olarak kendimce bunun zararlarını anlattım. Gençliği uzak tuttum sanıyorum. Bu yolda her türlü savaşa hazırım. Yeter ki bu illetin kökü kazınsın. Emme bu börtü böcekle olacağının sonucunu merakla bekliyorum.

Bu proce beni daha iyisini yapmaya itti. Her zamanki gibi şu okuduğunuz yazarınız S.Ö para derdindedir. Haaa! Öyle aç mıyım? Açık mıyım? Yoooo! Ama hani yani elimi attığımda şöööle papellere ellesem, canımın istediği ki son zamanlarda elektronik aletlerin yeni modellerine sarmış durumdayım. Evdekilerin çoğu benim gibi emekli. Gözlerinin içine bakıyorum. Arıza yapmasınlar, masraf açmasınlar diye nerdeyse onlara güzel sözlerle kandırmaya çalışıyorum. Sanki anlıyorlar DA şimdilik tıngır mıngır çalışıyorlar. İnsanoğlunda istek biter mi? Şimdi “sen sızlanmasana millet asgari ücretle ev geçindiriyor” dersiniz. DE benimde fuzuli denilecek isteklerim yok.

Neyse procemi anlatayım. Evimdeki kuşumu kobay olarak kullanmayı düşünüyorum. Her gün yemin yanına para koymalıyım. DA bozuk parayı didikliyemez. Kağıt parayı küçücük parçalara ayırsam. Suyla ıslatıp minik topaklar yapsam.

Bununda iyi ve kötü yanları var. 1- parayı yırttım diye suç işlerim. 2- yırtacağım en küçük parayı harcamak isterim kıyamam.3- Kuru parayı yutamaz. Islanan paranın da kokusu olmaz. Paranın kokusunu alamadıktan sonra bu kadar uğraşın faydası ne? Bu kısmını nasıl çözerim daha o dersime çalışamadım. ama azmin elinden bişi kurtulmazmış farzedinki alıştırdım. Paranın kokusunu 5 metreden duyuyor. En son aşamaya gelelim.

Kuşumu ayağına uzuuuun ip bağlamak suretiyle uçurmalıyım. Ki kaçıp başkasını zengin etmesin. Manzarayı gözünüzde canlandırın. Elinde ip bağlanmış uçan kuşla sokaklarda dolanan manyamış 1 hatun.

Gelen geçen aceyip bakıyormuş? Bana ne ki. Esas yürüyenlerin üstüne konan kuşum, parayı bana işaret ediyor demektir. DE sonrasında ne yapacağımı yine söktüremiyorum. Adamı soysam, mapus damlarında çürümek var. Asılsam, kur yapsam adım kötüye çıkar. El açsam, konumum olarak dilenciye benzemiyorum. Tabiî ki bu paralı hatunda olabilir. O zaman dayak yemek vaar. Kavga vaaar. Karakollara gitmek vaar.

Procemin en zor bölümü burası. Paralı olanı bulduk. Hadi bakalım. Bundan nasıl faydalancaaz? Etinden, sütünden, derisinden, gerisinden desek olmaz. Bana procemin bu kısmında yardım eder misiniz? Bulduğunuz yöntemleri bekliyorum. Şu proce delisi yazarınıza sevap işlersiniz. Bekliyorum canımcıklarım…..

SEVGİYLE KALIN