Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazar, Mart 09, 2008

BAHARLA GELEN TEMBELLİK

Sanki diğer sezonlarda çok faalmişim gibi. Şimdide tembelliğimi bahara yüklemeye bakıyorum. Güneş açtı DA deniz kenarında çay keyfi başladı. O da bikaç güncük.

Bahçemde ve sokağımdaki ağaçlar çiçeklendi. Hele limon ağacının çiçek kokusuna ne deyimkine! Camlarımı açtığımda resmen kokuları odaya doluyor. Misler içinde yatıyorum.

Bu sıralarda deve güreşleri vardı. Hepsine gidemedim de buraya yakın Aydın Çine’de Bozdoğan’daki güreşlere gittim. Develer güreşedursun. Kendimi Bozdoğan’ın nerde yemek yenen yeri var? Oralara vurdum.

Amanın 1 pideci var. Enteresan olan resmen kaymaklı pide yapıyolar. Et çeşitleri, kavurmalar. Ne yiyeceğimi şaşırdım. Madran suyunun orijinali de burada çıkıyormuş. Ne kadar yersen ye. O sudan içiyorsun. Havasından mı? Suyundan mı? Acıkıyosun. Kİ bu benim çok işime geldi. Bazen çok güzel yiyecekler varsa neden doydum diye kendime kızıyorum. İşte kızdığım yerlerden 1 tanesiydi Bozdoğan.

Deve güreşi alanı tam curcuna. Davullar, udlar, zurnalar çılgın gibi çalıyor. Bütün insanlar paso içiyor. Develer bağrınıyor. Millet “ver coşkuyuuuu! Ver coşkuyuuu!” çığrınıyo. Ufakta olsa kavgalar çıkıyor. Yani tam bir hengâme…

Meydanın yanında salaş yiyecek yerleri var. Toz oluyormuş kimin umurunda. Deve sucuğu satılıyor. Kİ çok severim. Yağı olmaz, eti farklıdır. Satın aldım.

Bozdoğan da Ege Bölgesinin belki en güzel zeytini ve yağı çıkıyor. İşime gelmediği için yürümeyi sevmem DE işin içine gırtlak meselesi girince hiç üşenmedim. Sokakları gezdim. Nerde ne satılıyor? Ne yeniyor? İki alışveriş, bir yiyiş. Akşamı ettik. Dönüşte arabamız resmen hale dönmüştü. Görgüsüzler gibi ne bulduysak aldık. Sanki Bodrum başkaymış gibi. Ordan gelenlerde Bodrum’u talan ediyorlardır.

Oturduğumuz yerden gitmeye görelim. Uzak yakın fark etmez. Alışverişe dalmak neden? Bunu çözmüş değilim. Hep eve gelince aldıklarıma bakıp kendime kızdığım çok olmuştur. Öylesine lüzumsuz öteberi almışım ki! Veee! Bakıyorum aldığımın aynısından evde de var. Bunun yararını hediye götürmekte buluyorum. Sar sar götür.

Şimdi de yazım neden gecikti? Onu anlatayım. İsmi lazım değil 1 arkadaşım hobi olarak bişeye sarmış vaziyette. O da PC de çalışılıyor. Vay anam vay! Bende pc var. Çoğunlukla bende kalıyo. Eve gelişteki 2 hareket var. 1- Hoş buldum. 2- pc yi açabilir miyim? Açma desen wat fayda. Diyelim öğlen 12 de filan geldi Kİ o da benim uyanış ve afyonumun patlamadığı saatler. Oturuyor PC başına… arkadaş iptal. Konuşuyorum. Aç mısın diyorum. Nasılsın diyorum. Özlemiştim diyorum. Hafiften Abartıyorum. Ne egoistsin diyorum. Yüzsüüüüz! Diyorum Bana ne yaaaa! Benim işim var PC ile diyorum. Huuuu! Burada mısııın! Diyorum. Gerçekten hiiiiç duymuyor bile. Zaten hepsini duysa küser. Gece oluyor pc başında yiyor. İyi ki en çabuk tarafından ihtiyacına gidiyor. Ben saat 2 de filan uyuyorum o devam. Gece tuvalete kalkıyorum o devam. Sabahın köründe bakıyorum. Devam. Yani uyku filan hak getire. Gitme saati gelince masadan kalkıp gidiyo. Yani anlıyacağınız sohbet filan nanay. İnternet cafe bile olsa az konuşur insan dimi ama… içimden 1 ses “ulen kızım biraz kullanılıyosun” diyoooo!

Geçen hafta kızlara mantı partisi verdim. 5 kız hep 1 ağızdan konuşuyoruz. Gülmeler, bağırışlar gırla gidiyor. Bizimki pc başında. Artık millet gitmelik oldu. Bizimkinden tek cümle. “Bana güldünüz gibi geldi. Ne konuştunuz öyle bana da söleyin.” Dalga mı geçiyo diye aval aval baktım. Gayet ciddiymiş. Bütün gün ne konuşmaları ne de gülmeleri duymuş. “yuuuuh!” çektik.

İşte 1 haftadan fazladır PC me el konduğu için sizlere yazamadım. Umarım en kısa zamanda o da pc alır ve hepimiz rahatlarız.

8 Mart kadınlar günüymüş yaaa! Peeeeaah! Benim için her gün bizim günümüz olsa ne yazar. Her o günde yazarım. Yinede yazacağım.

Öyle kadınlarımız var ki dişiliğinden bile haberi yok. Tarlada, ahırda çalışanlar. Kocayı paylaşanlar. Dayak şiddet görenler. Sokağa atılıp töreden öldürülenler. Kadını mal diye görenler. Kırsal kesimdeki kadınlarımıza sor o günden haberi olmadığı gibi o soruya da kocam bilir derler.

Kırsaldakiler öyle de kentseldekiler farklı mı sanırsınız. Okumuşlarımız evlilik çocuk diye evde oturmalar. Kocayı garanti alıp da kendini pasifize edenler. Üretmeyenler. Çoğunluktadır.

Kendimizi sevmeden, kıymetimizi bilmeden, seslerimizi duyurmadan, üretmeden tüketici olan, her başarılı erkeğin arkasında olduğumuzun farkına varmadan, çocuk yetiştirirken nesilleri nasıl yönlendirdiğimizin önemini bilmeden kadın olmuşuz ne fayda…

Zaten özel günlere gıcığım. Doğduysam size ne? Yılbaşında hadi eğlenelim. Evlilik, nişan, tanışma, flört, sevgililer gününü unut bakalım neler oluyor. Bence mutlu olan insan her gününde karşılıklı sevgi ve saygıyla yaşıyorsa, paylaşıyorsa. Al işte bütün önemli günlerin hepsini her gün yaşıyorlar.

Kadınlar gününü de tamam ettikten sonra sıra bu ay vereceğimiz konsere geldi. Şimdilik harıl harıl prova yapıyoruz. Bunun ayrıntılarını yazarım. Sizsiz Kanber olur mu?

Bahar yorgunluğu derken 1 de lodos çıktı. Lodos balığı gibi yerlere yapıştım. Benim hazır ve de nazır olan uyku halim yine tavan yaptı. Hava kapattı. Gözüm divanım ve battaniyemde. Hadi çaaaavvv!

SEVGİYLE KALIN