Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazar, Aralık 23, 2007

BAYRAM GELMİŞ, YILBAŞI GELİYOOOR! BANA NE Kİİİİ!

Deliye her gün bayram misali, devamlı tatil modunda yaşayınca bayramı seyranı bilemiyorum.

Evlerin bahçelerinde koyunları görüp, meeee! Meeee! Korolarını duyunca bayramın geldiğini anladım.

Komşular temizliğe soyunmuşlar. Yani önceden pislikten kokuyor muydunuz? Adet olmuş diye abartı alışveriş ki, ben de yaptım.

Kendime söz verdim. Bir daha aç karnına kesinlikle markete gitmeyeceğim. Uyandığımda öğlen olmuştu. Daha afyonum patlamamış. Çayımı bile keyifle içemeden. Arkadaş markete gidelim dedi. Hazır arabası var. Taşımaya da bana yardım ediyor diye gitmeye razı oldum. Daha kahvaltı bile etmemişim. Boş çayı acele içmişim.

Gittik gitmesine de. Sözüm ona evin eksiklerini liste yapmışım. Az alacağım. Tek başına yenmiyor bile. Ama gel bana anlat. Açım yaa!

6 kutu kiloluk süt, 5 bağ ıspanak, iki demet pırasa, en büyük yoğurt, 30 luk yumurta, 3 kangal sucuk, 2 kilo zeytin, 4 büyük göbekli kıvırcık. Daha bunun gibi ne gördüysem, abartı şekilde arabaya tıkıyorum. Gören resmen kalabalık ailede devamlı yenen efrat var sanacak. Oflaya puflaya kasadan geçir. Torbalar boyumu aştı. Onu eve taşı. Mutfağın ortasına yığdım. Önce karnımı doyurdum. Açlıktan köpük saçıyordum. Çayımı da içip keyfim yerine gelince, mutfağa gözüm ilişti.

Bütün bu torbaların içindekileri ben mi almıştım. Öylece bakakaldım. Aklım başıma geldi. Ama wat fayda? Her torbayı boşalttıkça “hay aklına…. Bunu neden almışım ki?” dolaba yerleştirirken kendime ne kadar iyi niyetle yapılan kibar (ne kibarı yafuu resmen sunturlusundan) küfürümsü kelime varsa verip veriştiriyorum. 2 ay yesem bitiremem.

Bayram günü daha sabahtan ne yiyeceğimi şaşırdım. Hangisinden başlasam? Şimdi buldun da bunama. Onu bulamayanlar var demeyin. Gözüm doymamış.

Eh madem hepsi abartı geldi. Dolabı hafifletmeye başladım. Ne aldıysam yarısını ayırdım. Gene de çok oldu. Onu da kafama göre ayırdım. Benim yanımda yardım eden kızım var. 1 de zor şartlarda çalışıp 2 çocuğunu okutan kızım var. Onlar benim en büyük yardımcılarım.

Evimin düzeni, beni derleyip toplayan onlar. İyi ki varlar. VE beni yıllardır iyi tanıyorlar. Onları eve çağırdım. Aldıklarımı onlarla paylaştım.

Kurban kesen tanıdıklarımın getirdiği etleri de paylaştırdım. Onlarda güldüler. Benim nasıl çatlak olup aklımın estiğini yaptığımdan hiç şaşırmadılar.

Demem o ki! Bir daha aç karnına kesin markete gitmek yok. Desem de bakalım bu sözümü ne kadar tutacağım?

Daha önceleri yazmıştım. Can dostlarımın açtığı meze evi var. Balık ve deniz ürünleri ile harika mutfağı olan minik çok şirin yer. Bizim lokalimiz gibi oldu.adı KOMODOR MEZE EVİ hafta sonu canlı müzik de var. Ut ve kanun. Ama öyle şıkıdım yallah vallah şarkılar yok. Esas Türk musikisinin unutulmuş eserleri. Nasıl güzel anlatamam. Yemekler harika, ortam sıcak, eh parada hesaplı. Daha ne olsun be kardeşleeer? Eğer yolunuz bodruma düşerse. “Umurca unlu mamullerini sorun. Tam karşısında. Derviş görgün caddesinde. Dalaman ticaretin bitişiğindeki meze evi” rezervasyon için 0 252 313 75 55 benim yolladığımı söyleyin. Valla kesin komisyon almıyorum. Sadece gerçek dostluk var yaniiii!

Bu meze evi, evime çok yakın. Hafta sonu kesin de arasında da en az 2 gün gidiyorum. Çalıp söylüyoruz.

Bayram pazarında Milas’ın Selimiye de deve güreşlerine gittim. 4 arkadaş arabayla sabah erkenden yola çıktık. Önce bafa gölü kenarında harika köy kahvaltısı yapıldı. O ne yumurta? Tereyağı, bal peynir. Tertemiz sabah havası. Ye babam ye! Tam of küf kıvamına geldik. Sonra deve güreş meydanına gidildi. Omzumda devecilerin örttüğü poşi. Davullar zurnalar. Millet sabahtan içiyor. En güzeli de hep bir ağızdan “ver coşkuyu! Ver coşkuyu!”

Develer de bu coşkuyla mı? Köpürdükleri için mi? Bilmem gariii! Dövüş diye 3-5 dakka başlarıyla sarılıyorlar. Üstün olana bakıp galip diyorlar.

Dönüşte akşamı ettiğimizden yine acıktık. Selimiye’den vurduk aydın ortaklara. Çöp şişin de gözünü çıkardık.

Yorgun ama midemiz fesatın en kallavisinden eve geldik. 3 şişe sodayla geceyi bitirebildim.

En üzüldüğüm nokta bayramlaşmak için kapıya gelen çocuklar oldu. Evde ne şeker ne de bozuk para vardı. Gerçekten utandım.kim bilir bana nasıl kızdılar. Ne yapabilirim. UNUTTUM. Yazıklar olsun bana. Rezilim tamam kabul ediyorum.

Önümüzdeki hafta da yılbaşı varmış. Valla onu bilem hangi gün bilmiyorum. Değişik bir etkinlik yapacağımı zannetmiyorum. Her akşam üstü uykuya yattığımdan o günde uyurum. Evimde oturmayı düşünüyorum. DA beni bırakacaklarını sanmıyorum. Yinede yılbaşı beni ilgilendirmiyor.

Bu sene neden umursamaz oldum? Onu da çözemiyorum. Sabırsız, çabuk sıkılan, çatlaklık derecesi artan ( sokakta yürürken kendi kuaförümün kapısında durup da saçımın ön kısmını kapıda kestiren kaç kişi vardır?) acaba bunun adı yaşlılık mı? Yok canıııııım! Hadi ordan sizde! Değişken ruhumun derinliklerindeki septomlar (kendim anlamadım, umarım siz anlarsınız. Resmen salladım) yüzünden olabilir.

Canımcıklarım! Geçmiş bayramınız ve gelecek yılbaşınız sağlık, huzur, sevdiklerinizle mutluluk dolu, bol kazançlı, daha çooook yıllar dilerim.

SEVGİYLE KALIN