Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cuma, Eylül 19, 2008

SERSERİ MAYIN GİBİ FİKİRLERİM DOLANIP DURUUU!

Koca yazdan arta kalan günlerde, her türlü aktiviteyi yazayım diyorum. DA Unutuyorum. İçi boşalmış beynimdeki sağa sola savrulan fikirlerimin diziliş sırasına göre yazayım. Eğer dereden tepeden olursa suç benim değil. Parlak fikirlerimin dışarı çıkmak için beynimdeki tepişmelerindendir.

Bizimkiler (kızımla torun) buradayken 1 akşam çay bahçesine gitmiştik. Ne olduysa 1 anda oldu. Evin anahtarını koskoca bahçedeki kenarı 4 cm. olmayan yegâne deliğe düşürme yeteneğini gösterdik. Özenle atsan en az 10-20 atış yapmalısın ki içine isabet ola. Biz ki tek atışta delikten denize doğru yolculuğa çıkmasına sebep olduk. Günlerden Pazar ve saat gecenin 12 si. Paniklemeden sonra otele gidelim derkene, ev duvar komşumuz EMİNE BAR ve eşi gelmezler mi? Onlara “fal baktırdık, size 2 büyük 1 bebek yatıya misafir geliyormuş çıktı.” Dediğimizde eşi “evden çıkmayalım, başımıza 1 gelecek varmış.” Eşi de “olsun oda kahvaltı kişi başı 50 gayme” neyse gır gır şamata onlarda zoraki misafir olduk. Ertesi sabah evin kapısını açtırıp olayı çözdük. Ertesi gece aynı çay bahçesine giderken Emine’ye telefonda “yataklarımızı hazır et. Çay içmeye gidiyoruz.” “kuzucum bizim Uganda’ya tayinimiz çıktı. Kamyon kapıda, eşya yüklüyoruz. Bizden ümidini kes gariii!” sağ olsun komşularım. Böylesine candandır. Parasal kısmına gelince, ödememi sabırla bekliyorum. Onlarda sokakta kalırsa ben yatıya alcam. Ödeşecez. Bende zaman bol. Bütün şakaya rağmen onlar benim her zaman en kıymatlı dostlarımdır. Çok da güzel ağırladılar. Bu iyilerin yanı sıra…

İnsanı kötü komşu mal sahibi yaparmış ya! Eski plaj sakinlerinin terbiyesizliğini affetmemiştim ya! Yeni mekanım ZEYNO’S . 3 aydır her gün gittim. Günlük 2 şezlongum ve şemsiyem özel ayrıldı. Verdiğim hesaplarımı da güler yüzle teşekkürlerle aldılar. Öööle! 100 ytl vermedin gelme demeden. Aklıma geldi şimdi tam sırası.

KÖR CEHALET ÇİRKEFLEŞTİRİR İNSANLARI!
SUSKUNLUĞUM ASALETİMDENDİR.
HER LAFA VERECEK BİR CEVABIM VAR.
LAKİN BİR LAFA BAKARIM LAF MI DİYE
BİR DE SÖYLEYENE BAKARIM ADAM MI DİYE.

MEVLANA


Bundan güzel anlatılabilir mi? Daha ne diyem ki garii! Sertap Erener’in şarkısında olduğu gibi bana yeni yerler, yeni yüzler, yeni konular, yeni bisürü şeyler lazımdı. O nu da buldum. Şimdilik pek memnunum. En azından dedikodu, riya yok. Hemi de akşam 17.30 olunca eski mekanda gitmek zorundaydık. Şimdiyse akşam 8 e kadar otur denize gir kimse karışmıyor. DA ilk günlerde 15 yıllık alışkanlıkla 5.5 olunca adamların gözüne bakıyordum acaba kalk derler mi diye. Zor alıştım.

Yeni mekanda anında 15-20 kişilik arkadaş ordusu kurdum. Kabile reisi gibi, ben nerde onlar orda. Geçen hafta tekneyle günlük tura çıktık. 17 hatun. Deli gibi keyifli gün geçirdik. Mehtap dolunaydı. Aynı tekneyle gece mehtap turu için pazarlık ettik. Emme bize çift masraf olacaktı. Allah bize acıdı besbelli. Dönüşte saat 18’de limanda olmamız lazımken, son koyda tekne bozuldu. Bizim umurumuz değil. Nasıl akşam güneş batımının keyfini çıkarıyoruz. Bodrum yakın olmasına rağmen 1 türlü tamir olamıyor. Kaptan “bol makarnamız var haşlar yeriz” dedi. Balık tutar yeriz kafana takma biz halimizden memnunuz. Dedik. Onlarda sakinleştiler.

Bu arada mehtapta dolunay olaraktan denize buyur etmedi mi? Allaaaah daha ne istiyoooz? Tekrardan denize girdik. Mehtabın hakkını verdik. Geç saatte küçük tekne bizi yavaş yavaş limana çekti. Kaptan “sizin kadar tekne bozulunca ürkmeyen ve keyfini çıkaran görmedim. Dileyin her zaman emrinizdeyim. Para önemli değil. Sizlerin neşesi yeter”

En büyük keyfimde denizin içinde beyaz peynir, karpuz veya kavun, yanında aslan ayranı tepsinin içinde içmek. Bütün teknelerden resim çekenler mi, kameraya alanlar mı ararsın. Yıllardır aynısını yapmak için uğraşan çok oldu beceremediler. Derin denizde bağdaş kurarım. Omuzlarım dışarıda güzelce yemeğimi yer içerim. Daha bu durumda durmayı beceren çıkmadı. Bu keyfimi de mehtapta bilem yaptım. Ooooh! Sefam olsun

Tam yumurta topuğa gelince haber geldi. 24-eylül ZEKİ MÜREN ölüm yıl dönümü. Bu yıl sadece bizim koro kalede konser verecekmiş. Misafir sanatçı da Münip Utandı ve kızı. Haydaaaa! Alelacele toplandık. Allahtan daha önce 2 kere Z.MÜREN konseri yapmıştık. Zaten artık bizim koro öyle hale geldi ki! 3-4 çalışmada hazır oluyoruz. Tek ses, tek nefes olarak her şarkıyı rahatlıkla okuyabiliyoruz.(bu konuda asla tevazu gösteremeyeceğim. Hocamız canımız Halil İbrahim Yüksel bizi öylesine titiz çalıştırıyor ki. Başarımızı ona borçluyuz.)

Kaledeki provada rahmetli paşamı düşündüm. Acaba seneler evvel onunla dostluğumuzdaki günlerde O kalede konser verirdi. Biz giderdik. Yıllarca biz onu dinledik. Kim derdi ki! Onun ölüm yıldönümünde biz onu anıp şarkılarını söyleyeceğiz. Onu her andığımda içimden duamı eksik etmiyorum. Paşam benim en can dostumdu. O bizi yukardan görüyordur. Ve deee! O da bana hak veriyordur. Hatta yüzünün şekillerini bile tahmin edebiliyorum. Nur içinde yat.

Bu ölümlü dünyada kimin gideceği, kimin kalacağı belli değil. O zaman neden bu kötülükler, kavgalar, riyakârlıklar. Neyi paylaşamıyoruz? Asla anlamış değilim.


SEVGİYLE KALIN