BİR KADIN UYANIYOR
Bu hafta öyle yoğun geçti ki! Nereye yetişeceğimi, şaştım kaldım. Yılbaşı dolayısıyla oasisde çeşitli sivil toplum örgütlerinin ürünlerini sergilediği standlar vardı. Onları ayrı anlatacağım. Maksat benim çenem işlesin. Bende anlatacak laf çoooook!
Pazar günü elime 1 davetiye tutuşturdular. Marmara kolejinde sadece bayanlara yapılan tiyatro oyunu. İlk önce şaşırdım. Bu devirde, hele erkek egemen olan toplumda, bayanlara özel olan oyun ne ki?
Orta kent belediyesi, çeşitli sanat etkinliklerini Halikarnasso salonlarında, sevgili Bodrumluların beğenisine sunuyor. 5 ressamın eserleri sergilenmekte.ve de tek kişilik oyun olan “bir kadın uyanıyor” oynanmakta. Kaçırır mıyım? Gittim, gördüm, yazıyorum.
Boğaz içi gösteri sanatları grubu kotarmış.hepsi bayanlardan oluşuyor. Yöneten, yazan,dekor, kostüm ne varsa emeği geçenler bayanlar hazırlamış. Oynayan AYSEL YILDIRIM diye 1 genç sanatçı. Ben Ankara ve İstanbul’da devlet, özel tiyatrolarda iyi oyunlara ve de sanatçılara alışık olduğum için, ne yalan söyleyim ön yargılıydım. Tanınmamış bir kızcağız tek kişilik oyunun altından nasıl kalkar? Zamanında Ankara AST tiyatrosunda GENCO ERKAL’ın bir delinin hatıra defterini sanırım 10 defa izlemişimdir. Her seferinde de hayran kalmışımdır.
Bu söz kadınlara yönelik “HAYATI BOYUNCA KAÇ KEZ UYANIR İNSAN” oyunun teması buydu.
Kadının adı Alev, yaşı 45, çalışıyor,iki çocuklu,dul….. Bu güne kadar çeyiz sandığında sakladığı ne varsa her şeyi ortaya çıkarıyor. Ve bu oyunda 45 yılının hikayesini anlatıyor…. Daha önce Yeşil ırmağa anlattı, ardından İstanbul boğazına, şimdide kadınlara anlatıyor. Hem de neler neler anlatıyor.
Askeri hakim baba, öğretmen ananın tek evladı olarak, hayatından başlayıştan itibaren on üç küçük hikaye olarak anlattı. Rutin büyüme, gençlik,flört bile yok. Baskılarla evlilik. Çocuklar, değişime uğrayan koca, aldatılma, boşanma, iş arama, dul kadının seyahati, iş ilişkileri, ve sonunda amazonlaşıp uyanması….
Öyle güzel, öyle gerçek oynadı ki! Hepimizi peşinden aldı götürdü. Tek başına oyunu sandığından çıkardığı giysilerle, bize yaşattı.
Bizim kadınlarımızın, sosyal durumu ne olursa olsun? Üç aşağı, beş yukarı hepsi aynı kaderi paylaşıyor. Oraya gelenler. ( büyük şehirlerden yerleşmiş, hayatın sonbaharında huzur arayan ekseri dul bayanlar.) Çoğunluktaydı.Oyunda kendimizden kesitleri gördük. Normal yaşantımızda rutin giden hayatımızda acaba ne kadar uyanabildik? Peki uykuda olmak mı? Mutlu ediyor? Yoksa uyanmak mı? Kadınlar dayanışması olarak, ayakta alkışladık. Kulise gidip tebrik ettim. Veeeeee! Haksızlık yapmayalım dedi.23-aralıkta bu sefer “adam, adam” diye erkekler için oyun varmış. Ama biz hatunlara yassah! Eeeee! Ben nasıl seyredip, size anlatacağım. Erkek kılığına girsem mi? Diye düşünüyorum. Yapcaz bi cinlik. Du bakali nolcek?
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler ediyorum. Biz köydeyiz anam ara sıra bööööle gelin de ruhumuz şenlensin dii miii ama?
SEVGİYLE KALIN
Pazar günü elime 1 davetiye tutuşturdular. Marmara kolejinde sadece bayanlara yapılan tiyatro oyunu. İlk önce şaşırdım. Bu devirde, hele erkek egemen olan toplumda, bayanlara özel olan oyun ne ki?
Orta kent belediyesi, çeşitli sanat etkinliklerini Halikarnasso salonlarında, sevgili Bodrumluların beğenisine sunuyor. 5 ressamın eserleri sergilenmekte.ve de tek kişilik oyun olan “bir kadın uyanıyor” oynanmakta. Kaçırır mıyım? Gittim, gördüm, yazıyorum.
Boğaz içi gösteri sanatları grubu kotarmış.hepsi bayanlardan oluşuyor. Yöneten, yazan,dekor, kostüm ne varsa emeği geçenler bayanlar hazırlamış. Oynayan AYSEL YILDIRIM diye 1 genç sanatçı. Ben Ankara ve İstanbul’da devlet, özel tiyatrolarda iyi oyunlara ve de sanatçılara alışık olduğum için, ne yalan söyleyim ön yargılıydım. Tanınmamış bir kızcağız tek kişilik oyunun altından nasıl kalkar? Zamanında Ankara AST tiyatrosunda GENCO ERKAL’ın bir delinin hatıra defterini sanırım 10 defa izlemişimdir. Her seferinde de hayran kalmışımdır.
Bu söz kadınlara yönelik “HAYATI BOYUNCA KAÇ KEZ UYANIR İNSAN” oyunun teması buydu.
Kadının adı Alev, yaşı 45, çalışıyor,iki çocuklu,dul….. Bu güne kadar çeyiz sandığında sakladığı ne varsa her şeyi ortaya çıkarıyor. Ve bu oyunda 45 yılının hikayesini anlatıyor…. Daha önce Yeşil ırmağa anlattı, ardından İstanbul boğazına, şimdide kadınlara anlatıyor. Hem de neler neler anlatıyor.
Askeri hakim baba, öğretmen ananın tek evladı olarak, hayatından başlayıştan itibaren on üç küçük hikaye olarak anlattı. Rutin büyüme, gençlik,flört bile yok. Baskılarla evlilik. Çocuklar, değişime uğrayan koca, aldatılma, boşanma, iş arama, dul kadının seyahati, iş ilişkileri, ve sonunda amazonlaşıp uyanması….
Öyle güzel, öyle gerçek oynadı ki! Hepimizi peşinden aldı götürdü. Tek başına oyunu sandığından çıkardığı giysilerle, bize yaşattı.
Bizim kadınlarımızın, sosyal durumu ne olursa olsun? Üç aşağı, beş yukarı hepsi aynı kaderi paylaşıyor. Oraya gelenler. ( büyük şehirlerden yerleşmiş, hayatın sonbaharında huzur arayan ekseri dul bayanlar.) Çoğunluktaydı.Oyunda kendimizden kesitleri gördük. Normal yaşantımızda rutin giden hayatımızda acaba ne kadar uyanabildik? Peki uykuda olmak mı? Mutlu ediyor? Yoksa uyanmak mı? Kadınlar dayanışması olarak, ayakta alkışladık. Kulise gidip tebrik ettim. Veeeeee! Haksızlık yapmayalım dedi.23-aralıkta bu sefer “adam, adam” diye erkekler için oyun varmış. Ama biz hatunlara yassah! Eeeee! Ben nasıl seyredip, size anlatacağım. Erkek kılığına girsem mi? Diye düşünüyorum. Yapcaz bi cinlik. Du bakali nolcek?
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler ediyorum. Biz köydeyiz anam ara sıra bööööle gelin de ruhumuz şenlensin dii miii ama?
SEVGİYLE KALIN