Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Perşembe, Aralık 08, 2005

BİR DOĞUM GÜNÜ BÖYLE GEÇTİ

Sevgili sanat güneşimiz Zeki Müren’in 72. doğum gününü kutladık. Rahmetli yaşasaydı, mutlaka bu gününde çok mutlu olurdu. Zannediyorum ölen sevdiklerimiz bizim yaptığımız her şeyi görüp, hissediyorlar. Bir şekilde bunu hissediyorum.

Günler öncesinden, Z. Müren derneği, Mehmetçik vakfı, Türk eğitim vakfı, Bodrum belediyesi, kültür bakanlığı, Ege üniversitesi, bizim koro ortak çalışmalar başlattık. Herkes üstüne düşen görevi iyi yapabilmek için canla başla çalıştı. Sonuç bizim için mükemmel oldu.

6-aralık-1931 doğumlu Z.Müren’in Bodrum’da ki evi kültür bakanlığı tarafından müze olarak halka açılmıştı. Aynı gün saat 13 de evinde bütün koro olarak toplandık. Sazlar da geldi.halka açık olduğu için çok kalabalıktı. Şarkı söylemek isteyen varsa, söyleyebilir dedik. Aman kardeşiiiim! Meğer millet olarak solist olmuşuz da haberimiz yokmuş. Bedava saz, bedava mikrofon gönüllü seyirci. Ehh! Daha ne olsun! İnsanlar sıraya girdi. Resmen zannedersin ki Z. Müren vakfına seçme ile solist alınacak. O ne hatunlarda kırıtmalar,erkekler nasıl kasılıyorlar? Valla alay etmiyorum. Her sese saygılıyız da olmaz ki! Bu kadar da bet sesler duyulmaz ki! Allah’tan şefimiz idareyi ele aldı. Bu işkence de bitti.

Saat 19 da oasiste resim sergisi kokteyli vardı. Kalabalık insanlar her zamanki gibi resimlere asla bakmadı. Nerde kanepe? Nerde içki? Kümeler halinde insanlar orda. Mımmm, şapıırt, şupuurt, hüüürp (bu sesler benden çıkıyor. Şarapta hüürp diye içilir mi? A görgüsüz.) açlığımı biraz bastırdım. Elimde şarap kadehi, etraf bütün tanıdıklar dolu. Lak lak lak! Bu arada şaraplar da buz gibi iyi gidiyor.

Esas konser saat 8 de başladı. Ege ün. Konservatuarı öğretim görevlisi sazlar ki 14 kişiler. Biz ve onlardan solistler. Z. Müren şarkılarını bir okuduk. Salon nasıl kalabalık. Ayakta kalanlar üst üste. Tam 13 şarkı… nasıl uçtuk, coştuk, şakıdık. Alkış kıyamet. Sonra Elif Güleşci çıktı. O da sanatını icra etti. Sonra Zekai Tunca çıktı. Çok gırgır adam yaa! Hem dalgasını geçti, hemde şarkısını söyledi.

Temsili pastayı da kestik. Program 12 de bitti. Ben de bittim. Yorgunluktan ayaklarım şişti.Aç bilaç eve geldim. Buz dolabını açtım kiii! Fare düşse başı yarılır. Gene alışveriş yapmayı unutmuşum. Buruşmuş tek elma bulup kuşumla beraber onu kemirdim. Sokaklarda gezmekten eve bakamadım. Ciddi alışveriş yapmalıyım.

Size aslında Zeki Müren’i anlatmak isterdim. Ben onunla 65 yılından beri tanışırım. Harika dostumdu. Ne güzel yaşanmış anılarım var. Resimler, resimler, resimler, albümler dolusu anıların resimleri. Bana armağan ettiği ne kıymetli eşyalar var. Hepsi benim için özel, benim için kıymetli. Milletin sanat güneşi o. Ama benim canım dostum, rahmetli annemin kardeşi, kızımın dayısı, ailemin kara gün dostuydu.

Şimdi öldü ya! ayaklar baş oldu. herkes bir paye çıkarmak için, kendini yakını ilan ediyor. Ah! Ah! Ah! Bir mezarından kalkıp etrafına baksa, kimin neler yaptığından utanır mı? Şaşar mı? Yoksa kendi üslubuyla bıyık altı güler,” canlarıııım beniiiim! Ben hepinizi iyi biliyorum. Sağoluuun! Varoluuuuun!” derdi.



SEVGİYLE KALIN