Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cuma, Aralık 09, 2005

SABAH MOTİVASYONUM HARİKA

Sabahları hep şarkıyla uyanırım. Aklıma gelen ne olursa onu söyler dururum. Bazen en alakasız türkü de olabiliyor. Avaza şarkı çığırdığım için komşularım da alıştı. Ses gelmezse merak ediyorlar.

Son zamanlarda hayatıma daha farklı güzellikler girdi. İzmir’den bir dostla tanıştım. Bana önce harika cd ler yolladı. Şimdi bile onu dinliyorum. (cello mıxed, Johann Strauss’un harika valsleri) biliyorsunuz sanat müziği delisiyim. Müziğin her türünden keyif aldığım için bayılarak dinliyorum.

Bilgisayarımı açınca öyle güzel e-mailler yolluyor ki! Günüme keyifle ve gülümsemeyle başlıyorum. Bana “ hayatım caniko” ismini taktı. Bu da ayrıca hoşuma gidiyor. İlgi arsızı olduğumdan bulunca sevindirik oldum.

Bu gün onun yolladığı maillerden çalıntı yapacağım. Hoşuma gideni sizlerle de paylaşmalıyım.

Şampanya gibi beyler mi? Şarap gibi beyler mi? Hep coşkulu köpüğü olan yorulmayı bile seven şampanya beyleri mi?ruhundaki çocuk ölmemiş olan, yağmurda yürümekten korkmayan,en değerli şeyin elimizdeki mutluluğun olduğunu bilen, öğretmekten sıkılmayan, küçük mucizeleri yaratan, nasıl davranılmasını bilip, ince düşünen,sıcak, romantik, üretim yılı önemli, bekleme süresi tam kıvamında,sabırlı centilmen beyler!! Tam bir şarap gibi olmalı.

Bakar mısınız ideal erkeğe? Bu ancak e-mail yoluyla nette dolaşır. Öyle birisi olsa, önce kendime ayırırım. Nerde bizde öyle talih? Onun için bu yaşa kadar evde kaldım. Üzümün çöpü, armudun sapı, ne var sanki millet kel kör demiyor alıyor sende kısmetine çıkarsa al gitsin. Şaka bir yana filmlerde, romanlarda, şimdi de nette olan güzelliklere bayılıyoruz.

Bu gün daldan dala programı yapıyorum. Arkadaşımın yolladığı maillerle yazıyı doldurmaya çalışıyorum. Bir temel fıkrası var. Anlatmazsam çatlarım.

Annesinden temele mektup

“Sevgili oğlum temel… senin hızlı okuyamadığını bildiğim için mektubu yavaş yavaş yazıyorum.Artık senin büyük şehre gittiğin sırada yaşadığımız evde yaşamıyoruz.baban bir gazetede “insanların başına genellikle evlerinin iki kilometre civarında kaza geldiğini” okumuş. O yüzden taşındık. Sana yeni adresi veremiyorum. Zira yeni evimizde bizden önce oturan hemşerilerimiz, taşınınca adresleri değişmesin diye kapı numarasını söküp götürmüşler. Bu evde garip bir çamaşır makinesi var.geçen gün içine 4 gömlek koydum. Çalıştırmak için duvardaki zinciri çektiğimden beri bir daha gömlekleri göremedim.

Geçen hafta sadece 2 kez yağmur yağdı. İlki üç gün ikincisi de dört gün sürdü. Benden istediğin yeleği postaya verdim. Ancak halan “ o koca düğmelerle paket çok ağır olur “deyince düğmeleri kopartıp yeleğin cebine koydum. Orada bulabilirsin.

Not: sana para yollayacaktım ama zarfı bir kere yapıştırmış oldum. Sevgiler….. annen

Bakar mısınız mektubun şirinliğine? Bayıldım. Beni şımartan sevgili dostlarıma sonsuz teşekkürler ediyorum. İlgilerinizin devamını diliyorum. Beni mektupsuz bırakmayın anacım. Hepinizi muck muck öpüyorum.



SEVGİYLE KALIN