Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazartesi, Ekim 29, 2007

CUMHURİYETİMİZ HEPİMİZE KUTLU OLSUN

Yazıma nasıl başlamam gerek? 1 türlü kafamı toplayamadım. Yaşadığımız son hadiseler bizleri hem üzdü, hem de birleştirdi diye düşünüyorum.

Şehitlerimizin üzüntüsü içimizi acıtıyorken hayat devam ediyor. Rahmetli anneannemin bir lafı vardı. Zaten milletimiz Nasrettin hoca torunları olarak her zaman hazırcevap ve nüktelerimiz vardır. “oğulsuz oldum ağladım da öğünsüz olamadım.” Haklıydı. Acılarla yaşamaya devam ediyoruz.

Bu aşamada bütün insanlarımız aynı duyguları aynı şekilde yüreklerinde yaşadı. Her il, ilçe, kaza, köy, mahalle, nerde yaşıyorsa. Bayrağını kapan sokağa çıktı. Her gün ayrı yerlerde ama aynı duygularla meydanları doldurduk.

Bizim özümüzdeki kötü günlerde tek yürek olma özelliğimiz olduğu sürece sırtımız yere gelmez.

Dünde Bodrum’da yürüyüş vardı. Kışın buranın nüfusu azalır. Yazlıkçılarla kışı büyük şehirlerde geçirenler gider. Biz bize kalırız. Havalar yağmurdan sonra güneşlik olduğundan kahvelere gideriz. Temiz havada, deniz kenarında çayımızı içerken gazetemizi okur, eş dostla sohbet ederiz.

Üst kattaki komşumun kızının düğünü başladı. Dün deveyle kız evine ağırlık geldi. Çeyiz sandığıyla oğlan evinden hediyeler, helva, ekmek getirdiler. Sandığı deveden indirince ki her ucunu tutan para aldı. Bende aportta bekledim. Hemen saniye farkıyla üstüne oturdum. Bahşiş almadan da kalkmadım.

2 şer davul zurna. Bizim bahçe değil, mahalle inledi. Öğlen 12’de düğün başladı. Yemekler ikram edilirken rakılar ortaya çıktı. Bodrum için içkinin saati ve yeri yok. Beni bile öğlen üzeri 1 bardak rakı içirmeyi başardılar.

Uzun senelerin sonunda buranın oyunlarını öğrenebildim. Bu yörenin oyunu 2 çeşit. Kızlar ayrı, erkekler ayrı figürlerle oynuyor. Bende ayrıca bayılıyorum. Davulu duyarımda oturur muyum? Sokakta başladım. (sokağımız dar olduğundan araba trafiği yok. Sadece bisiklet ve motor geçebildiğinden, bize özel oluyor.) attım kendimi ortaya.

Saat 15’de teröre hayır yürüyüşü için garajda toplandık. Ellerimizde bayraklarımız. Yürüyüş başladı. DA. O ne kalabalıktı öyle. Minicik bebelerden tut, yürümekte zorlanan bastonlu dede ve ninelere kadar herkes bütündü.

En çok şaştığım da bu kadar insan meğer kışın burada yaşıyormuş. Belediye meydanında millete bedava bayrak dağıttılar. Görüntü öylesine güzel ve coşku doluydu ki. Ağlayanlara rastladım. Zaten duygulanmamak mümkün değil.

Ben ki! 2 satır yürümem üşenirim. O yolları nasıl yürüdüm, farkında değilim. Barış meydanında toplandık. Çeşitli konuşmalardan sonra marşlar söylendi. Bayrak denizinde en son 10. yıl marşıyla dağıldık. Saat 17’de bizim koro arkadaşlarıyla çay bahçesinde oturduğumuz sırada 1 grup insanla tanıştık. Hepsi eğitimli, aklı başında insanlardı.

Tanıştım ki KANALTÜRK üyeleriymiş. BİZ KAÇ KİŞİYİZ diye sloganları vardı. Bende cep telefonuyla üye olmuştum.

Onların üyeleriymiş. Bize bileğimize takmamız için üstünde “BİZ KAÇ KİŞİYİZ” diye yazı yazan bileklikler hediye ettiler.

Biz cumhuriyetimiz kurulduğundan beri; Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, doğulu, batılı, hepimiz bu yurt topraklarında kardeşçe yaşadık ve de yaşayacağız.

Hele bu günlerde buna daha çok sıkı sarılmalıyız. Birlik ve beraberlik için sıkı sıkıya kenetlenmeliyiz.

Benim umarım, bu biz kaç kişiyiz sayısını yükseltmek. Demokrasimize sahip çıkmak.

Saat 18.30 da koro çalışmasına gittim. 3 saat çalıştıktan sonra, Yorgun ve uykusuz evime geldim. Tek amacım. Battaniyeme gömülüp, televizyona az bakmak. Veeee! Erkenden uyumak…

Wat fayda! Eve döndüğümde eğlence devam ediyordu. Sokağa dökülmüşler. Aynı enerjiyle oynuyorlardı. Ellerinden kurtulamadım. 2 kadeh de rakıyı yuvarlayınca, battı fiş, yan goooo! Dedim. Ülen ne oynama kiii! Peeeeeh! Sabah 2 yi ettik.

Bu gün (29-Ekim) erkenden uyanamadım da süründüm. Bayram töreni için Atatürk’ün heykelinde saygı duruşu, çelenk koyma, bayramı kutlama.

Gece de hepimiz marinada toplanıp, cumhuriyet yürüyüşüne ellerimizde bayraklar ve fener alaylarıyla katılacağız. İskele meydanında toplanıp bayramımızı havai fişeklerle ve marşlarla kutlayacağız.

Geçirdiğimiz şu zor dönemde demokrasinin ve cumhuriyetin önemini daha iyi anladık. Onlara sahip çıkmayı daha bilinçlenerek, aynı yürek olarak gördük.

Umarım değil eminim! Yine bu cennet yurdumuzda birlik ve barış içinde kardeşçe yaşamaya devam ederiz. Demokrasi, cumhuriyet, laiklik kolay elde edilmedi. Kıymetini bilelim.

Hepimizin CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN.


SEVGİYLE KALIN