Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazartesi, Haziran 11, 2007

PARİS KIZIMIZ MAPUS DAMLARINDA

Şu Hilton otellerinin varisi Paris ismiyle meşuur olupta ne iş yaptığı belirsiz hatun var ya! elin Amerika’sında zerooş araba kullanmış. Police amcalarda yakalamış. Ba b aba baaa! Mapus damlarına düşeyazmış. “ mapusda cakuzi yok, havyar bilem yiyemiyeceğim. Vs. vs. olmaaaz” diye ağlayasıymış. Mapus görevlisi haline pek acımış, salıvermiş. İşte çarşı o zaman karışmış. Koskoca USA nın savcısı gayrete gelip “ zengin fakir, güzel çirkin, şişman zayıf, sarışın esmer fark etmez. Her içmesini bilmeyen araba başına geçip de savulun ben geliyooom diyemez. Eğer derse de ben onu deliğe tıkarım” diyesiymiş. Yeniden mahpus damlarına narin kızımızı ağlaya, höyküre tıkmışlar. Ba ba baaaa!

Elin Amerikalısı da bir âlem. Kızcağızı dama tıkmaları medyada kıyamet, çıkarmaları kıyamet. Yeniden imamevine ( bulmacalarda çıkar. Kadınlar hapishanesinin eski adı.) koymaları da ayrı magazinsel kıyamet. “Her doğan Amerikalı eşittir” ilkesini pek güzel uyguluyorlar. Zati konumuzun dışı emme, İngiltere gelecek 150 yıl sonraki ( kraliçe tahta kazık çaktığı için, oğlu tüp gaz kuyruğu gibi sıra bekliyor.) pirens çarls daha tahta çıkacak. O ölecek. Oğlu vilyam tahta çıkacak. Ohooooo! Ölme eşeğim ölme… İşte o 2. dereceden veliaht pirens askerliğinde Irak’a hayatı tehlikede diye gitmemişti. DE İngiliz halkı coşmuştu. Bizim oğlanlar daha mı az kıymetli diye.. pirens beyde askerlikte “ne iş olsa yaparım abiii!” sayhasıyla çamurlara bile belendiydi.

Bunların topu birden EŞİTLİK diye kıçlarını yırtıyorlar. Esas olanda az fireyle uyguluyorlar. Şimdi de Paris ablamızı dillerine doladılar. Aç TV leri, Paris abla. Aç gazeteyi, Paris abla. İnternette, Paris abla. Komşu kızı gibi oldu. sankim bizim akrabalıktan…

Madem ki ablamız bizden biri oldu. Onu buraya davet edelim. Nasıl olsa her gelen turiste hele de güzelse, ARTİİZ muamelesi çekmiyor muyuz? Alın size hazırdan menşuuuuur Paris abla. Tepe tepe kullan.

Paris ablamız ( abla lafına bozulmasın. Bizde samimiyetten “abla, dayı, yenge, amca, teyze diye seslenilir.)

Ne diyordum? Hah! Paris ablamız İstanbul gecelerinde Nişantaşı, Etiler’e doğru akmaya başlar. 1 de türkü öğrenir. “her gece bardaaaaa! Gönlüm hovardaaaaa!” önde abla, arkada bütün hovardalar kafile halinde gecelerin tadını çıkarırlar. Zaten Paris de şaş kalmıştır. Buradaki eğlence anlayışı USA da bile yoktur. Neyse ne? Hep taksiyle gezecek hali yok ya! En babasından cip tedariklenir. Geçer direksiyona, hooorn! Toooorn! Vıııın! Gezip duru.

İşte o meşum gece! Inınnın! Inınnnın! Inınınnnnnınnnnn! ( bu da polisiye fon müziği. Sankim cames bont.) Paris bardan çıkmış, kafayı cillop etmiş, geçmiş arabasına. Tam evine giderken trafik kontrolüne yakalanmış. Ehliyet ruhsat derken sıra üflemeye gelmiş. Buyrun seyredin olanları:

- ablaaa! Üfler misin?

- wat abla? Üf! Üüf! Üüüüüf!

- alkol almışın. Arabayı bağlayıp, ehliyetine el koycaaaz!

- ne yaaaa! Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben hilton oteller zincirinin sahibi koskoca Paris Hilton’um.

- Ben hilton milton bilmem. Ver ehliyetini. Sıra çoğaldı. Daha çok işimiz var. Oyalama bizi. Evde hanım bekliyor.

- seni sürdürürüm! Haritadan yer beğen. Hem de çok çişim var. Evimde çiş yapmak istiyorum. Beni kimse tutamaz! Üstlerin kiiim senin bakiiiim. (hemen bizim havaya girmiş ablam. Asıyor, kesiyor.)

- Alo! Alo! Amirim biz ………. Caddedeki ekibiyiz. Alkol kontrolü yaparken, kimliğinde Paris Hilton yazan Amerikalı hanım var alkollü. Ne diyorsunuz?

- Salıverin gitsin. Kendi memleketinde değerlendirsinler. Hem yabancı, hem trilyonların varisi, hemi DE kibarlık bizde kalsın. Meşur olan hanımefendiyi kendimize düşman etmeyelim.

- Bu seferlik evinize gidin DE 1 daha içki neyim içmeyin. Bizimde başımızı yakmayın. Hadeeeeeeee! Naş, naaaaaaş!

- Tenk yu veri maç. Ben giderim ufak ufak..

Bizim emniyet mensuplarımız tabi ki daha duyarlı. Kolluk kuvvetlerimiz daima görevinin başında. Bizimkisi DE laf ola beri gele… Hani yani Paris ablamız gelseydi dedim. Biraz senaryo yazdım.

Şaşırdınız değil mi? Bu yazdığım diyaloglar bizim memleketimizde hiç olmadı ve DE olamaz. Benimki de dangalaklık işteeeeee!

SEVGİYLE KALIN