Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Mart 17, 2007

SAKIN BENİM BAŞIMA GELMEZ DEMEYİN, GELİYOOR!

Hep yazmışımdır. Buradaki evimin sokağına araba girmez. Dar olduğundan sadece bisiklet ve motorlar geçebiliyor. On iki senedir burada oturuyorum. Buranın sakinlerine defalarca söyledim de vat fayda? Evlerine kalorifer döşettiler de araba girmediği için mazot alamıyorlar. Bidonlarla taşıyor depo doldurmaya çalışıyorlar. Eziyete bakar mısınız? fıkra gibi ayol! Onun için çuvalla para verip döşettikleri kaloriferi yakmıyor, elektrikli sobayla ısınmaya çalışıyorlar. Tabi ki önleri ısınıyor, arkaları donuyor. Halbuki bahçelerinden 1 metre verseler yol genişler. Hiç mi yangından korkmazsınız? Hiç mi hastanız ölünüz olmaz? Hiç mi acil işiniz olmaz? Peeeeaaah! Dinleyen kim? Gerekçelerine bakar mısınız? eğer yol genişlerse arabalar geçermiş. Çocukları yolda oynayamazlarmış. Gürültü olurmuş. Mış. Muş. Müş. Ağızlar dolu laf.

Bu yaz kurak geçecek diyorlar ki doğru. Büyük tankerler su satıyor. Onlar kuyudan veya biyerlerden buluyor. Herkesin damda kocaman su depoları var. normal şehir suyundan dolduğu için şimdiye kadar sorun yoktu. Bu yaz biz nasıl tankerden su alırız diye sordum. Aynen cevap şu: tanker yolun başına gelir. Bizde bidonlarla taşır depoyu doldururuz.. Buyurun buradan yakın. Hani 1 laf vardır. “ al bir kaya, nereye dayarsan daya.” Ben nasıl taşırım bunca suyu. Birde dama çıkacağım haa? Vay babam vaaay! Du bakalım netcez. İşimiz zor valla…

Bütün yaşamında at gözlüğüyle hayata baktıklarından, bunlar normal geliyor. Bize yabancı diyorlar ya! konuşunca uyumsuz oluyorum. Mutlaka verecek 1 cevapları oluyor. Büyük şehirdeki yaşamları bilmediklerinden kısır döngü içinde ömürlerini geçiyorlar. Umursamadan bahçeye halı çırparlar. Üst katı yıkarlar. Sen altta oturuyor musun? Yemek mi yiyorsun? Çamaşırını mı asmışın? Nolcekmiş. Söylesen zaten halı temizdi öylesine silkeledim derler. Elektrik süpürgesine itimatları yok. İlle elle çırpacaklar. Sabunlu sularla balkon yıkar boruyu 2 metre uzatmaz, sokağa verir. En önemlisi de alttan geçen var mı bakmaz. Artık senin yürüme maharetine kalmış. İster sıçra, ister hopla, ister zik zak çiz. Tamamen kondisyonuna bağlı.

Yine sinirden geberdiğimi tahmin ettiniz deeeel mi? Yav en olmazlar beni buluyor. Dün gece koro çalışmamız vardı. Her hafta sonu olduğu gibi gittim. Aslında o gün gitmek içimden gelmemişti. İçimde sıkıntı vardı. Sebebini bilmiyorum. Zaten PC bozulmuş, canım sıkkın. Allah’tan çok şeker 1 genç sorunuma baktı. 130 adet nur topu gibi virüscüklerim olmuş. Nete giremiyordum. Anacım bana mail atan canımcıklarıma sesleniyorum. Bana virüslü mirüslü postalar atmayın. Ne kadar PC me aşı yapıyorsam da demek ki wat fayda? Sizlerle beraber olamayınca resmen tırlamış vaziyetteydim.

Çalışmaya ilk defa geç kaldım. Güzel güzel şarkılarımızı geçtik. Lay lay lomlarla çıktık. Çalışma yerle evim o kadar yakın ki! Bu arada meclis salonu yandığı için burada çalışmamız bana yaradı.

Arkadaşlardan ayrıldım. Evimin sokağına girdim. Sokak lambalarının hiç biri yanmıyor. Yani zifiri karanlık. Ama senelerdir gittiğim sokak olduğu için ezbere biliyorum. Bir de mahalle arası ve bütün sakinlerini tanıyorum. Ayaklarım beni götürüyor.

Tam sokağımın köşesine geldim ki karşıdan 2 erkek geliyor. Bende duvarın dibinden gideyim dedim. Birden ikisi birden üstüme saldırdı. Birisi arkamdan öteki önden elle tacizde bulunuyorlar. Ben kendimi dizlerimin üstüne yere attım. Çantam çapraz asılı olduğu için altımda kaldı. Saniyeler içinde aklıma neler geliyor. Bıçak mı sokacaklar? Öldürecekler mi? nasıl can havliyle bağıdıysam ki asla hatırlamıyorum. Ne şekilde bağırdığımı. Gülerek kaçtılar. Öylece bir müddet yerde oturdum. Sonra evime koşmaya başladım. Bir taraftan da arkama bakıyorum. Takip ediliyor muyum diye.

Eve geldim. Kapımı kilitledim ama sinirlerim boşaldı. Nasıl ağlıyorum? Polise telefon etsem ne yazacak? Eşgal bile bilmiyorum. Göremedim ki. Salimen kurtulduğuma sevinemiyorum bile. En çok sinirimi bozan da gülmeleri oldu. sakinleşmek için rakı içtim. 2 bardakla zil gibi sarhoş oldum. Hep gözümün önünde 2 adam. Sabaha kadar uyku nerde?

Ertesi gün elektrik arızayı aradım. Buyurun kardeşlerim…… Bizim sokağın ilersindeki bir pansiyonun yaza hazırları için kablo değişiyormuş. Onun için sokak lambalarının elektriğini kesmişler. Yani keyfe keder… Daha da 2 gün sürecekmiş. 2 gün evde hapisim. Karanlık basınca dışarı çıkmam.

Gazetelerin 3. sayfasında okuruz. Vah tüh der geçeriz. İnsanın başına gelmeyince nasıl bir korku ve risk olduğunu asla bilemiyor. Yine de verilmiş sadakam varmış. Sadece elle tacizle kurtardım. Ne günlere kaldık? Şimdi uyku ilacı alıp yatıyorum. Umarım uyanınca kendimi daha iyi hissederim…

SEVGİYLE KALIN