Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Mayıs 19, 2007

ÖNEMLİ GÜNLERİN VE BİLUMUM ŞEYLERİN GERİSİNDEN GELİRİM

Vakit bulup da yazı yazmaya niyetlendiğim zaman, 1 bakıyorum ki! Ohoooo! Ne günler geçmiş. Hadi bakalım! Bu olmayan aklımla toplayabilmek için çırpınıp duruyorum.

Her sene olduğu gibi, bu yıl da analar gününü tamam ettik. Adet yerini bulsun diye, tebrikleşmeler beni geriyor. O gün mıç muç öpmeler. Diğer günler sürtüşmeler, nesil çatışmaları…

Anneler günü diye hediye faslı da var. İstekli veya zoraki olsa da ne alacağını düşün. Pahalısı cüzdanı, ucuzu ananı bozar. Bu önemli günlerden 2. si de beni gerer. Sevgililer günü icat oldu. Bugünün ardından biten ilişkiler mi ararsın? Kavga gürültü mü ararsın? Sevgilisi olmayanların bunalımları mı ararsın? Ara dur. Bakalım ne bulcan?

1 yaşlı arkadaşım var. Fransız ama biz ona şekerim diyoruz. O kadar şeker ki! Hiç evlenmemiş. Türkçesi de komik. Onun anneler gününü kutlamışlar. Cevap vermiş. “ben bişey yapmadım. Malzemem de yok, çocuk da yok” gülerek anlatıyor. “Zaten evlenmeyi ve çocuğu hiç düşünmedim. Sevgili bile istemedim. Öğretmen olduğum için mesleğimi sevdim. O da bana yetti” dedi. 2 gün için amma da acıklı yazdım. Kötümser miyim ne bugün?

Benim en güzel anneler günü hediyem, torunum ecenin resminin olduğu çay fincanıydı. Annesi yaptırmış. Bana gösterirken, ecoş dişledi. Fincanda resimden diş iziyle resim çizildi. (Resim uyduruk yapılmış olmalı. Hemen kulp takıldı.) O daha da kıymet kazandı. Eğer ömrüm olur da yaşarsam, o büyüyünce göstereceğim.

Bu ayın 20 sinde geliyor. Odasını hazırladım. Ekime kadar gelip gidecek. Denize gireceğiz. Ona havuz aldım. DA ölçüsünü abartmışım. Evde şişirdim kiii! Nerdeyse olimpik ölçüde. 1 de altı ince diye 3 tane aldım. Patlayanı at. Gören yüzüme tuhaf bakıp, içinden “zavallı yine abartmış” diye güldüler. Salonumun ortasında koskocaman duruyor.

Bugün belediye anons etti. 3 gün sağanak yağmur var. Sel yıldırım şimşek olabilir, tedbirinizi alın.

Benim tedbirim alınmış durumda. Havuzum hazır. Bahçeden 2 tane enli tahta parçası tedariklendim. (acil durumda kürek görevi görecek.) Sel bastı mı, komşularımı bilem ( en az 5 büyük, 2 küçük baş ) havuza alıp canlarını kurtarırım. Hatta yüzme bilmeyen korkak komşumu, şnorkel ve paletle bilem havuzuma alabilirim. Böyle felaket gününde yapacağım bu fedakârlıkları okurken, hislenmiş ve gözleriniz dolmuştur.

Bodrum’daki laiklik yürüyüşüne katıldım. Elimde koskocaman bayrak, marşlarla yürüdük. O ne şevkti. O ne güzellikti. Bu olmayan kelime dağarcığımla anlatamam. İzmir’e gitmeyi çok istedim DE mazeretimden dolayı gidemedim. Ama nerede olursa olsun. Coşan insanlarla gönüldaşım. LAİK TÜRKİYE de yaşamak istiyoruz.

19-Mayısı kutlayacağız. DA burada sezon açılmaya başladı. Dün katamaran disko açıldı. Hani şu yüzen disko var ya o. Gece 1 havai fişek gösterisi yaptılar ki! Peeeeh!

Evin damına çıktım. O ne güzellikti! Her fişekte çığlıklar attım. Böylece mahalle de mecburen damlara çıktı. Onları da baştan çıkarıp damlara attım ya! yuh ki yuh bana…
Yarın da Halikarnas disko açılıyor. Sonraki günde Marmara oteli açılıyor. Bunlar her sene aynı gece açılmazlar. Birbirleriyle sidik yarışı yaparlar. En görkemli havai fişeği kim atacak? Gürültülü sezon başlıyor. Her yerden cıs tak müzikler.

Bu şölende bize yarıyor. Yarın 1 de 19 Mayıs var. Her yer bayraklarla bezendi. Evimin giriş kapısında kocaman bayrak asılı. Gençlik yürüyüşüne katılacağım.

Anladığınız gibi, daha doğrusu tanıdığınız gibi bana her gün bayram. Konser çalışmalarımız sıkı devam ediyor. Temmuz 9 da kalede sezen aksu repertuarıyla konserimiz var. Daha o zamana kadar defalarca yazarım. Bekleriz diyerekten.

Kah karamsar, kah aklıma ne geldiyse, kah da konsantremi bozarak (elim işte, gözüm oynaşta.) TV bakıyorum. Telefonla konuşuyorum. Öyle profesyoneller gibi her şeyden soyutlanıp, yazıma konsantre olamıyorum. Yazdıklarımı da tekrar okuma gibi alışkanlığım da gelişmediği için, düzeltme de yapmıyorum. Sizlere konserve değil de orijin yazıyı yolluyorum. Artıkın kusura bakmayın.

SEVGİYLE KALIN