Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cuma, Mayıs 11, 2007

KOKMUŞ DİNGOLAR SİZİİİİ!...

Her ne kadar kış ılıman geçtiyse de yine de üstümüzü kalın giydik. kendimizi bi şekilde kamufle edebilmişiz. Küresel ısınmaya kafayı takmış durumdayız. Yazın havalar sıcaktan kuduracakmış, su bol olmayacakmış, mış mış mış..

Büyüüük masraflarla evime kocamaan depo aldıydım. Suyum bol yani. Hoş daha öyle uzun zaman su kesintisi yaşamadık. Yaza rahatım diye öyle faşır fuşur bol şeyden doğmuş gibi suyumu harcamıyorum. Gerçekten bulaşıklarımı elde değil de makinede yıkıyorum. Sarfiyat az oluyor. Paracıklarımda elime kalıyor. (şu parasızlık insana neler yaptırıyor.)

Şimdi havalar iyicene ısındı. Yazın kulağını sıkıcana tuttuk. DA esas mesele ortaya çıktı. Ne mi o? Hadi fedakarlık edeyim de anlatayım. TER KOKUSU kardeşim…

Geçen gün sokakta yürüyorum. Önümde iyi giyimli gençten delikanlı yürüyor. Arkasından nasıl ter kokusu salıyor, anlatamam. Resmen içim kalktı. Az kalsın kusacaktım. Hep üstüme farz olmayan işlere teşneyimdir ya! arkasından sırtına dokundum. “evladım! Suyla tanışıklığın hiç oldu mu? Hiç olmazsa denize dalsana. Hadi sen kendi kokundan çok mutlusun DA bizim suçumuz ne? Burnum kırıldı. İyi ki de senle aynı evde yaşamıyorum. Döverek suya sokardım” önce aptallaştı. Sonra “teyze (bu lafa da ayrıca sinir oluyorum. ben ABLAYIIIIIM ayol, ne teyzesi. Dayak yemesi için en güzel bahane bu olur bence.) çok yoğun çalışıyorum. Yıkanmaya vakit yok demez mi? özrü kabahatinden büyük. Pazara gitmeye çekinir oldum. Çeşitli ter kokularından o güzelim tazecik sebze meyve kokularını burnum algılayamaz oldu.

1 de hem duş almazlar, hem de üstüne koku sıkarlar. O kokunun özel aroması, terle birleşince gir ağlaaaa! Çık ağlaaaaa!

Temizlik anlayışımızın üstüne tanımam. Eskiden bir kadın yerde pestil ( pestil nedir Bilir misiniz? meyvelerin özellikle dut ve kayısı güzel olur. Çeşitli işlemlerden geçip, muşamba gibi serilip kurutulmuşudur. Çocukluğumda tıpkı şimdiki yağmurluk kıvamında olan pestili az yemedim.) yaparmış komşusu da oturmaya gelmiş. Kadıncağız kızına “şurdan az pestili bir beze koyda getir.” Kız da getirmiş. Anası 1 bakmış kiii! “ kız o babanın donuydu. Neden koydun” başka bulamadım anaaa! “ ama bokliydi” üfeledim anaaaa! Üfledim…

1 de çok titiz ev sahibi kuyudan suyu kimselere vermezmiş. Kovası, ipi, kapağı her şeyi kendinin ve temizmiş. Zavallı kiracısı yalvar yakar olmuş. Wat fayda. 1 gün kiracı bakmış ki ev sahibi kuyunun başında yeni doğurduğu oğlanın boklu bezlerini yıkıyor. Suları da kuyuya akıyormuş. Kiracı dayanamamış. “ Eeee! Be kadın, bize kovanız kirli diye su aldırmazsın. Kendi boklu bezleri yıkarsın. Bu ne iş?” “sana ne! O ameedimin boku, kir tutar mıymış, mis gibi o.”

Adamın biri ölmüş. Karısı da başında yas ediyor. “vaaaah! Gencecik gitti herifim. Her 6 ayda bir başını yurdu( yıkanırdı) su kuşiydi o!”

Geçen sene deniz kenarında güneşlenirken, 1 adam geldi. Biraz uzağımıza kendini park etti. Önce kotunu çıkardı. Denizde sözüm ona iyice yıkadı. Sonra tişörtünü yıkadı. Sokak banklarına serdi. Kendini denize attı. Her tarafını koltuk altlarına varıncaya kadar oğuşturarak kendince temizledi. En sonunda donunu çıkardı. Çitileyerek yıkadı. Tam o sırada açıktan geçen teknenin dalgası kıyıya vurunca, bizimki dengesini kaybetti. Yüzükoyun düştü. Poposu karpuz gibi meydana çıktı. Adamın hiç umuru değil. Sonra tekrar donunu giydi. Bankın üstüne yatıp, kendini kurumaya verdi. Bu arada bütün sahil onu seyre durmuş kikir kikir gülmekte iken plajın sahibi adama hamle etti kovacak. Dur dedim yaaa! Ne kızıyorsun? Belli ki inşaat işçisi filan. Belki sokaklarda yatıyor. Hiç olmazsa denizde kendince temizlendi. Tamam yeri burası değil, naapsın gariban her yerde insan var. pislik içinde ter kokacağına tuz kokar.

Ya sezon başlayınca inşaat yasağına uyulmalı ve işçileri yollamalı, ya da bunlara katlanmalı. Hoş temizlik kültüre ve yetişmeye bağlı ama yine de insanın içinde olmalı. Dünyada en kötü koku: ayak ve ter kokusu. Bunları takip eden sidik kokusu,( tuvalet temizliğinde, el yıkama temizliğinde sınıfta kalıyoruz.) ağız kokusu, VS.

Şu bahar günü hiç de iç açıcı yazı olmadı. Emme velakin sıcaklar başlayınca bu kokular hepimizin burnunu hooooş edecek.

Eyyyyyy! Cemaat-ı müslimin! Eyyyyy! Yıkanmayı önemli kılan dernek üyeleri! ( böyle dernek yok. Ben salladım.)

Suyla barışın. Misssler gibi kokan her bi şey içinizi açmaz mı ayol? İki karışık bi sade, hadi bana müsaade. Duşa gidiyoooom!

SEVGİYLE KALIN