Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cuma, Haziran 29, 2007

FOŞURDAYAN BEYNİMİ KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR

Küresel ısınma dedik, kuraklık dedik, sıcak yaz olacakmış dedik. Magazinsel haber olarak yorumladık. Bize bişey olmaz dedik. Bizkiiiiii! Aids olan kadınlardan korkmamış. Milletin evlatlarıyız. Peeeaah! Allah büyüktür. Yağmuru verir diye bekledik. Hep başımıza gelen en baba hadiselerde bile umudu Allah’tan bekledik. Bu arada secret diye bi kitap yazan elin yaban hatunu milleti uyutmayı başardı. Neymiş? Hep pozitif düşünceeez! Kader kısmet yok, bizim düşüncelerimizle çağrıştırdıklarımız varmıııış! Belki de ben öyle anladım da öyle salladım.

Evimdeki bütün makineler bozuldu. Paracıklarım tomarıyla gitti. Bunları ben düşünüp böyle olsun mu? Dedim! Hadi lennn! Pekiiii! Çook param olsun diye 24 saat düşünüyorum da niye paracıklar gelmiyoooo! Şööööle 35 metrelik teknem olsun deniz, deryalarda gezineyim. Enn leziz yemekleri taam edeyim. Çalışma yok. Dört dönüm bostan, yan gel Osman. Lüküs hayat, ooooh! Ne rahaaat! Deyom da wat fayda. Hani pozitif düşünce? Geç bunlarııı! Aynı tas aynı hamam hayatım devam ediyor.

Sekret mekret hava cıva da sıcaklar nolcek yaaa! Aha da geldi! Bu havalara isim koymuyorlar mı? İşin bok tarafı da o. İlk önce Afrika sıcakları dediler. Anam anam, ne bu beee! Kışın salonumdaki kocaman kuzine sobamı yaktığım zaman bile bu kadar ısınmıyordum. Fan üflüyor dersiniz. Torunum da ben de. Zavallı bebe 10 aylık. Sıcaktan uyuyamıyor. Suyu öylesine seviyor ki! Gecenin bir yarısında uykudan ağlayarak uyanıyor. Duşa girip serinliyor da öylece uyuyabiliyor. Valla boyum 1.50 idi suda çekti. 50 cm kaldı. Şaka bi yana, sıcaklardan etrafa bön bön bakıyorum. Gündüz denizle idare ediyoruz da geceleri fecaat. Ne klima ne pervane ne de soğuk sular fayda etmiyo.

Ormanları yakan biiiz! Suları bolcana harcayan biiiz! Çuvalla para verip kaşane evler yaparız da 2-3 ağaç dikmeyi düşünmeyiz. Sevgili HAYRETTİN KARACA tema vakfından bi yerlerini yıllarca yırttı. “topraklarımız erozyonda gidiyor. Ağaçlar yok oluyor. Hızla çoraklığa gidiyoruz. Vs. vs. vs…” hep kös dinledik. Şimdi yumurta topuğa geldi. Nasıl suyu idareli kullanalım? Sıcaklarda ne yapalım? Çığrınıp duruyoruz. Aslında insanların yıllardır dünyaya yaptığı kötülüğü, şimdi rövanşını alıyor. Tabiat intikamını alıyor.

Afrika sıcaklarını yaşadık ki daha haziranın sonundayız. Bunun temmuzu var, ağustosu var. Şimdi de sahra sıcağı geliyormuş. El nino ablamız 7 yılda bir azar kudururmuş. Bu yıl da kudurma sırasıymış. Bakalım yaz bitene kadar zombiya sıcağı, papua yeni gine sıcağı, Uganda sıcağı, mısır, kısır, ıvır zıvır sıcağı…

İç organlarım değişikliğe uğradı. Midem yemek kabul etmiyor. Karpuz, zeytinyağlı yemekler, soğuk içecekler dışındakilere ikinci bir emre kadar kapalı. Hele alkol! Zinhar yok. Sigara yok. Yağ yok.

Su ve likit içmekten dalağım şişti. Bu kadar suyu içip de aynı oranda çiş olarak çıkamıyorsa vücidimde şişmeler meydana geliyor. Karaciğerim hayatından memnun. İlk defa dinleniyor. Zararlı yiyecekler olmayınca işi kolaylaştı. Böbrekler tam kapasite çalışıyor. Şehir hatları vapurunun kazan dairesi gibi devamlı su kaynatıyor. Ellerim ayaklarım sıcaktan şişmiş vaziyette işi yavaşlatma eylemindeler. Gözlerim devamlı kapanmaya meyilli olarak melül melül bakıyor. Vücidim mayışıklıkla tembellik arasında bocalıyor. Hoş tembellik içime işlemiş olduğundan, pek değişiklik yok. Kalbimse kafasına göre takılıyor. Bazen gayrete gelip hızlı, bazen de sıcaktan mayışık olarak yavaş çarpıp duruyor. Ağzımı yemek ve solumak dışında pek açamıyorum.

Gelelim en önemli organıma. Beynime… Havalar normalken bile tam kapasite çalışmıyordu. Akım derken kakım diyordum. Sıcaklar başlayınca beynim külliyen tatile çıktı. Ne zaman döneceği de belli değil. Gittiği yeride söylemedi ki gidip geri getirmeyim.

Bakkala ekmek diyorum. Tuz alıp dönüyorum. Aynı sabah aynı markete ekmek almaya gidilip de alakasız şeyler alınıp dönülür mü? Gülsem mi? ağlasam mı? Onu bile kestiremedim. Sadece en önemli şeylerde ara sıra bana yardımcı oluyor. Şimdilik gazoz gibi foşurduyor.

Şu bir gerçek ki, sıcaklar devam edecekmiş. İsmi ne olursa olsun kavrulacağız. Suyumuzu da gıdımcık gıdımcık kullanacağız. Hayırlısıyla şu yazı kazasız belasız atlatalım da seneye kışa bolcana yağmurları bekleyelim. Barajlarımız dolsun. Kıtlık olmasın. İyi yaşayalım.

Hadi bakalım sekreti yazan ablacım. Bütün dünya suuuu istiyoruuuuuz! Sıcaklar can almasın diyoruuuuuuz! Nerde pozitiflik. Yapsana bi kıyak dünyaya. Kader kısmet yokmuş ha? Hadi be sende!

SEVGİYLE KALIN