DEDİKODU KANIMA İŞLEMİŞ
İnsan burada yaşarsa, her gün değişik olacak diye bir kanun yok. 2 gündür normal şekilde yaşıyorum. Yani bir normal günümde sabah, 12 de uyanıyorum. Hemen afyonum patlamıyor. Evin içinde dolanıyorum. Sersemliğimin geçmesi zaman alıyor. Çay faslı başlıyor. Şöööle mükellef kahvaltı sanmayın. Az peynir, zeytin, kepekli ekmek (1 dilim) 2-3 kocaman çanakla çay içildi mi yemek işi bitiyor. Akşam ne yiyeceğimi düşünüyorum. Bazen güzelce yemek yapıyorum. Bazen de tam tembelliğim tutuyor. Boş veriyorum. Mayomu giyiyor, denizin yolunu tutuyorum.
Bu sene plajımı değiştirdim. Çok uzun zaman aynı yerden giriyordum. Lakin etrafımdakiler bayağı kalabalık oluyordu. Çoğu da evden suyunu, yiyeceğini getirip orayı söğüt gölgesi yapıyordu. Tam bir sidik yarışına girmişlerdi. Benden öne geçmek için, kıçlarını yırttılar. Bu durumda işletme sahibi onlara söyleyemediğini, bana söylemeye başladı. Hepsi benim çevremde olduğu ve ben orda olduğum için gelenlerin yüzünden laf işitmem ağırıma gitti. Benim dama çıksam pabucum kalmaz. İşletmenin tek mekanı var. benim bin mekanım var. neyse bu sene yeni yerimden memnunum. Gelen arkadaşlar benim yanımda rahat edemediler. Zira orda evden getirme yok. Baba gibi para ödeyeceksin. O da onların Yusufunu sıktı. Eski yere gittiler. Benim hiç umurum olmaz. Hiç olmazsa bu sene bana söyleyemezler. “Para kazanamıyoruz. Kuru kalabalık ediyorlar. Çırpıcı çayırı gibi yayılıyorlar. Müşterilerim kaçıyor” zaten saat 5 de servis açtıklarından erkenden eve geliyorduk. Şimdiki yerimden istediğim zaman kalkıyorum. Güneşin batışını seyrediyorum.
Nerde ne olursa olsun, huzurum olmalı. Asla laf söze gelemem. Bütün bunların dışında olsam da, huzursuz oluyorum. amaaan kardeşim! Azıcık aşım ağrısız başım. Bunların asla dost olmadığını da biliyorum. Yazın gelip, yüzeysel ilişkilerin olduğu topluluk. Şöyle düşündüm de insanlar menfaat uğruna neler yapıyorlar. 2 lokma ekmek, az su için şakşakçılık yapmak. Şimdi kimin olduğunu unuttuğum bir şiir aklıma geldi. Sanırım ya Ümit Yaşar’ın, ya da Şemsi Belli’nin olması lazım. Yanlışımı düzeltin lütfen. Aklımda kaldığı kadarını yazacağım. Ben bu şiiri okuduğum zaman sanırım orta 2 filandım. Ama hayatım boyunca benim yaşam şeklim olmuştur. Hala da güncelliğini korur.
Nerde kalmıştım? Hah! Denize gidiyordum. Ulen kafa bırakmadılar. Akşama evime dönüyorum. Duş filan derken azıcık haberleri dinliyorum. Öyle ya tatildeyiz diye dünyadan haberimiz olmasın mı? yemek durumunu o günkü ruh halime göre yiyorum. Ya evde, ya dışarıda.
Her gece dışarıda çay içme faslımız başladı. Sanki memur mesaisi. Yoklamada yok yazılırsak ceza veriyorlarmış gibi tırım tırım gidiliyor. Aynı insanlar, aynı sohbetler, aynı çaylar, aynı saatte otur kalk, eve gel, soyun yat. İşte günüm bitti. Nasıl monoton değil mi? Allah’tan başka arkadaşlarım var da ben aradan sıyrılıyorum. Cozutuyoruz. Bu sefer de öteki gruptakiler bana bozuluyorlar. Sanki onlar 2 ay tatile gelince ben onlara zimmetleniyorum. Başka arkadaşlarım olamaz. Veya başka yere gidemem. Yav kardeşim! Ben tek başına fikri hür, vicdanı hür, davranışı hür genç kadınım. Valla şu yazın gelmesini bazen istemiyorum. Gelip, dedikoduları yapıyorlar. Gruplaşmalar oluyor. Şööle güzel tatilimizi yapalım gidelim demiyorlar. Beni paylaşamıyorlar. Sevdiklerini biliyorum da ama sıkılıyorum. Hepsini aynı anda memnun edemiyorsun.
Ben neler yazmak için oturmuştum. Neler yazdım. Demek ki ben bunaldım ve sıkıldım. Bu yazıdan da kendim bile keyif almadım. Bu seferlik size azıcık içimi döktüm. İdare edin gariii!
SEVGİYLE KALIN
Bu sene plajımı değiştirdim. Çok uzun zaman aynı yerden giriyordum. Lakin etrafımdakiler bayağı kalabalık oluyordu. Çoğu da evden suyunu, yiyeceğini getirip orayı söğüt gölgesi yapıyordu. Tam bir sidik yarışına girmişlerdi. Benden öne geçmek için, kıçlarını yırttılar. Bu durumda işletme sahibi onlara söyleyemediğini, bana söylemeye başladı. Hepsi benim çevremde olduğu ve ben orda olduğum için gelenlerin yüzünden laf işitmem ağırıma gitti. Benim dama çıksam pabucum kalmaz. İşletmenin tek mekanı var. benim bin mekanım var. neyse bu sene yeni yerimden memnunum. Gelen arkadaşlar benim yanımda rahat edemediler. Zira orda evden getirme yok. Baba gibi para ödeyeceksin. O da onların Yusufunu sıktı. Eski yere gittiler. Benim hiç umurum olmaz. Hiç olmazsa bu sene bana söyleyemezler. “Para kazanamıyoruz. Kuru kalabalık ediyorlar. Çırpıcı çayırı gibi yayılıyorlar. Müşterilerim kaçıyor” zaten saat 5 de servis açtıklarından erkenden eve geliyorduk. Şimdiki yerimden istediğim zaman kalkıyorum. Güneşin batışını seyrediyorum.
Nerde ne olursa olsun, huzurum olmalı. Asla laf söze gelemem. Bütün bunların dışında olsam da, huzursuz oluyorum. amaaan kardeşim! Azıcık aşım ağrısız başım. Bunların asla dost olmadığını da biliyorum. Yazın gelip, yüzeysel ilişkilerin olduğu topluluk. Şöyle düşündüm de insanlar menfaat uğruna neler yapıyorlar. 2 lokma ekmek, az su için şakşakçılık yapmak. Şimdi kimin olduğunu unuttuğum bir şiir aklıma geldi. Sanırım ya Ümit Yaşar’ın, ya da Şemsi Belli’nin olması lazım. Yanlışımı düzeltin lütfen. Aklımda kaldığı kadarını yazacağım. Ben bu şiiri okuduğum zaman sanırım orta 2 filandım. Ama hayatım boyunca benim yaşam şeklim olmuştur. Hala da güncelliğini korur.
CİĞERCİNİN KEDİSİ
Sen ciğercinin kedisi, bense sokak.
Senin yemeğin kalaylı kapta,
Benimki sokak arasında.
Sen aşk rüyaları görürsün,
Bense ciğer, yemek.
Ama kolay değil be kardeşim,
Hayat boyu yemek için,
Ciğerciye kuyruk sallamak…
Nerde kalmıştım? Hah! Denize gidiyordum. Ulen kafa bırakmadılar. Akşama evime dönüyorum. Duş filan derken azıcık haberleri dinliyorum. Öyle ya tatildeyiz diye dünyadan haberimiz olmasın mı? yemek durumunu o günkü ruh halime göre yiyorum. Ya evde, ya dışarıda.
Her gece dışarıda çay içme faslımız başladı. Sanki memur mesaisi. Yoklamada yok yazılırsak ceza veriyorlarmış gibi tırım tırım gidiliyor. Aynı insanlar, aynı sohbetler, aynı çaylar, aynı saatte otur kalk, eve gel, soyun yat. İşte günüm bitti. Nasıl monoton değil mi? Allah’tan başka arkadaşlarım var da ben aradan sıyrılıyorum. Cozutuyoruz. Bu sefer de öteki gruptakiler bana bozuluyorlar. Sanki onlar 2 ay tatile gelince ben onlara zimmetleniyorum. Başka arkadaşlarım olamaz. Veya başka yere gidemem. Yav kardeşim! Ben tek başına fikri hür, vicdanı hür, davranışı hür genç kadınım. Valla şu yazın gelmesini bazen istemiyorum. Gelip, dedikoduları yapıyorlar. Gruplaşmalar oluyor. Şööle güzel tatilimizi yapalım gidelim demiyorlar. Beni paylaşamıyorlar. Sevdiklerini biliyorum da ama sıkılıyorum. Hepsini aynı anda memnun edemiyorsun.
Ben neler yazmak için oturmuştum. Neler yazdım. Demek ki ben bunaldım ve sıkıldım. Bu yazıdan da kendim bile keyif almadım. Bu seferlik size azıcık içimi döktüm. İdare edin gariii!
SEVGİYLE KALIN