GENE YOKLARA KARIŞTIM
Yaz gelince böyle oluyor. Canımcıklarım! Deniz, güneş, gelen yazlıkçı arkadaşlarla sokak iti gibi gezmeler… bir türlü (olmayan) aklımı toplayıp da yazının başına oturamıyorum. Neyse ki! Elimde bol miktarda dedikodu var. hepsini sizle paylaşmazsam çatlarım.
Önce gündüz dedikodularından başlayım. Anacım millet geldi ya, herkes cıbıl oldu. pazarda bile bikiniyle dolanıyorlar. Plajlar ayrı bir hengame. Geçen gün devamlı gittiğim plajda oturuyoruz. 3 tane genç kız geldi. Havuza girmişler. Hepsinin gözleri kan çanağı gibi. Bulanık görüyorlarmış. Birisi bana “ablacım sigaranın dumanını tam gözümün içine üfler misin? Gözüm geçiyor.” Nası yaniii? Oldum. Sonucunu merak ettiğimden gözünü dudaklarıma değdirmeye ramak kalana kadar samimi olduk. Dumanı üfürdüm. Bu işlemi 2 göze de uyguladım. Anaaaaa! Kızın gözü iyileşti. 3 kız sıraya girdiler, hepsinin gözüne şifa verdim. Bu arada benim ciğerler şişti üfürmekten. Bu yaşıma kadar böyle tedavi ne duydum, ne de uyguladım. Demek ki öğrenmenin yaşı yoktu. Yalnız görüntü biraz ofsayttı. Millet bana baktı. İyi ki, tedavi olan kızlardı. Erkeklerde uygulama daha bi farklı görüntü verirdi. Emme ne de olsa saygın bir tedavi yöntemi olduğu için ayıplanmaz diye düşünüyorum. Hoş Hipokrat yemini etmiş doktor değilim velakin her türlü tedavilere de açığız..
Yolda gidiyorum. Bir kızcağız cep telefonuyla önümde hem konuşuyor, hem yürüyor. Artık ordan ne diyorlarsa? Kızcağız bir avaz yırtınıyor. “Siz bilmiyorsunuuuz! Burada insanlar çırılçıplak, anadan üryan dolaşıyorlar. Benin kıyafetim hiç açık değiiiiil. karışmayın banaaaaa!” dayanamadım “kızım neden öyle diyorsun? Bak bakalım etrafında üryan kim var? duyanda sahi sanıp, potansiyel tecavüzcü olarak burayı basıyor. Ayıp söylediğin. Nerden geldin bakiiiim?” kızcağız önce şaşırdı. Sonra kızmakla, suçlanmak arası kem küm derken Çorum’dan akrabaları ile gelmiş. Eh bakmış ki millet açık saçık. Genç ya! heveslenmiş, kendi kıstaslarına göre kısa etek almış. Vayyy sen misin alan? Hemen ailesine şikayet etmişler. O da ailesinden azar yiyormuş. Şimdi kim suçlu? Kim haklı? Bütün değerler birbirine karışmış. “tamam kendini savun ama buradaki insanları karalamadan yap. Zaten öyle dediğin için seni tekrar yollamazlar bile” dedim. Artık ne kadarını aklında tutar bilmem.
Denizin kenarında oturuyorum. (bu söylediklerim, değişik günlerde oluyor. Zaten anormalliklerde beni buluyor. Onları çeken bi tarafım var; eminim.) 13-14 yaşında doğulu 1 çocuk denizden feryat figan çıkmaya çalışıyor. Aman zaman derken koştular, sürüyerek dışarı çıkardılar. Noooldu? Dediler. Meğer ayağına kramp girmiş. Buraya kadar hepsi normal. Film şimdi başlıyor: arkadaşları oğlanı yüzükoyun yatırdılar. Birisi üstünde sırtına masaj yapıyor. Çocuk bağrınıyor. Dinleyen kim? Millette seyrine durdu, ben dahil bakıyoruz. Sooona baktılar ki su yutmamış. Bu sefer iki bacağından baş aşağı sallıyorlar. Oğlan devamlı “bırakııııııııın” bunlardaki azmi kıramadı. En sonunda bir adamcağız, hallerine acıdı da oğlanı kurtardı. Bacağına bir iki hareket yaptı. Çocuğun ayağı düzeldi. Adamcağız arkadaşlarına söylendi. Neden böyle yaptınız ki? El cevap: “bizim orda derede yüzerkene bubamgil komşuya aynısını yaptırdı. Bebe boğuluyordu. Kurtuldu” neymiş efendim? Her yol Paris… demek ki suyun kurtarma yöntemi aynı. Ha deniz! Ha dere! İster boğul, ister kramp! Hiç fark etmez. Yakalarsam sallarım…
Akşamüzeri yolun üstündeki çay bahçesinde güneşin batışını seyre durduk. Deniz kenarı, manzara müthiş güzel. Çaylar söylendi. Keyif gıcır derken (anormallik olmazsa şaşardım) bir mobilet; üstünde 1 adam, 1 kadın. Besbelli ki yerli halktan. Tam yanımızda duracaklardı ki! Duramadılar. Motor 1 anda at gibi ön teker üstüne şaha kalktı! Yallah denize… haydiiiii! Millet koşuştu. Allah’tan kıyı derin değil. Önce insanları denizden topladılar. Sonra ipler kancalar geldi. Mobileti çıkardılar. Baktım yara bere yok. İşin gır gır tarafı, kadın kocasına nasıl bağrıyor. “hep beni arkandan düşürüp durun. Denize de düşürdün. Bi yol tamam oldu. Allah senin gibi goceyi veremez olsun beneee! Zerroooş köpeeek! Hindi bu üstümünen nesi gitcem gariiii! İrezil ettin beniiii!” kadının elbisesi yapışmış, hatlar ortada… adam “de sus leen! Zati canım sıkkın seni burada gebertmeyem. Konuşup durmaaa!” bu arada millet motoru çıkarma derdinde, bunlar kavga derdinde, neyse ki, tanıdıkları geldi. Mobilet çıktı. Taksiye bindiler. Gittiler. Biz bunların seyrine dururken güneş batmış bile. Keyfimiz başka güne kaldı.
Daha gecelere geçmeden yerim bitti. Artıkın yarın devam ederim. Güzel yurdumun güzel insanlarını seviyorum beeeeeee!
SEVGİYLE KALIN
Önce gündüz dedikodularından başlayım. Anacım millet geldi ya, herkes cıbıl oldu. pazarda bile bikiniyle dolanıyorlar. Plajlar ayrı bir hengame. Geçen gün devamlı gittiğim plajda oturuyoruz. 3 tane genç kız geldi. Havuza girmişler. Hepsinin gözleri kan çanağı gibi. Bulanık görüyorlarmış. Birisi bana “ablacım sigaranın dumanını tam gözümün içine üfler misin? Gözüm geçiyor.” Nası yaniii? Oldum. Sonucunu merak ettiğimden gözünü dudaklarıma değdirmeye ramak kalana kadar samimi olduk. Dumanı üfürdüm. Bu işlemi 2 göze de uyguladım. Anaaaaa! Kızın gözü iyileşti. 3 kız sıraya girdiler, hepsinin gözüne şifa verdim. Bu arada benim ciğerler şişti üfürmekten. Bu yaşıma kadar böyle tedavi ne duydum, ne de uyguladım. Demek ki öğrenmenin yaşı yoktu. Yalnız görüntü biraz ofsayttı. Millet bana baktı. İyi ki, tedavi olan kızlardı. Erkeklerde uygulama daha bi farklı görüntü verirdi. Emme ne de olsa saygın bir tedavi yöntemi olduğu için ayıplanmaz diye düşünüyorum. Hoş Hipokrat yemini etmiş doktor değilim velakin her türlü tedavilere de açığız..
Yolda gidiyorum. Bir kızcağız cep telefonuyla önümde hem konuşuyor, hem yürüyor. Artık ordan ne diyorlarsa? Kızcağız bir avaz yırtınıyor. “Siz bilmiyorsunuuuz! Burada insanlar çırılçıplak, anadan üryan dolaşıyorlar. Benin kıyafetim hiç açık değiiiiil. karışmayın banaaaaa!” dayanamadım “kızım neden öyle diyorsun? Bak bakalım etrafında üryan kim var? duyanda sahi sanıp, potansiyel tecavüzcü olarak burayı basıyor. Ayıp söylediğin. Nerden geldin bakiiiim?” kızcağız önce şaşırdı. Sonra kızmakla, suçlanmak arası kem küm derken Çorum’dan akrabaları ile gelmiş. Eh bakmış ki millet açık saçık. Genç ya! heveslenmiş, kendi kıstaslarına göre kısa etek almış. Vayyy sen misin alan? Hemen ailesine şikayet etmişler. O da ailesinden azar yiyormuş. Şimdi kim suçlu? Kim haklı? Bütün değerler birbirine karışmış. “tamam kendini savun ama buradaki insanları karalamadan yap. Zaten öyle dediğin için seni tekrar yollamazlar bile” dedim. Artık ne kadarını aklında tutar bilmem.
Denizin kenarında oturuyorum. (bu söylediklerim, değişik günlerde oluyor. Zaten anormalliklerde beni buluyor. Onları çeken bi tarafım var; eminim.) 13-14 yaşında doğulu 1 çocuk denizden feryat figan çıkmaya çalışıyor. Aman zaman derken koştular, sürüyerek dışarı çıkardılar. Noooldu? Dediler. Meğer ayağına kramp girmiş. Buraya kadar hepsi normal. Film şimdi başlıyor: arkadaşları oğlanı yüzükoyun yatırdılar. Birisi üstünde sırtına masaj yapıyor. Çocuk bağrınıyor. Dinleyen kim? Millette seyrine durdu, ben dahil bakıyoruz. Sooona baktılar ki su yutmamış. Bu sefer iki bacağından baş aşağı sallıyorlar. Oğlan devamlı “bırakııııııııın” bunlardaki azmi kıramadı. En sonunda bir adamcağız, hallerine acıdı da oğlanı kurtardı. Bacağına bir iki hareket yaptı. Çocuğun ayağı düzeldi. Adamcağız arkadaşlarına söylendi. Neden böyle yaptınız ki? El cevap: “bizim orda derede yüzerkene bubamgil komşuya aynısını yaptırdı. Bebe boğuluyordu. Kurtuldu” neymiş efendim? Her yol Paris… demek ki suyun kurtarma yöntemi aynı. Ha deniz! Ha dere! İster boğul, ister kramp! Hiç fark etmez. Yakalarsam sallarım…
Akşamüzeri yolun üstündeki çay bahçesinde güneşin batışını seyre durduk. Deniz kenarı, manzara müthiş güzel. Çaylar söylendi. Keyif gıcır derken (anormallik olmazsa şaşardım) bir mobilet; üstünde 1 adam, 1 kadın. Besbelli ki yerli halktan. Tam yanımızda duracaklardı ki! Duramadılar. Motor 1 anda at gibi ön teker üstüne şaha kalktı! Yallah denize… haydiiiii! Millet koşuştu. Allah’tan kıyı derin değil. Önce insanları denizden topladılar. Sonra ipler kancalar geldi. Mobileti çıkardılar. Baktım yara bere yok. İşin gır gır tarafı, kadın kocasına nasıl bağrıyor. “hep beni arkandan düşürüp durun. Denize de düşürdün. Bi yol tamam oldu. Allah senin gibi goceyi veremez olsun beneee! Zerroooş köpeeek! Hindi bu üstümünen nesi gitcem gariiii! İrezil ettin beniiii!” kadının elbisesi yapışmış, hatlar ortada… adam “de sus leen! Zati canım sıkkın seni burada gebertmeyem. Konuşup durmaaa!” bu arada millet motoru çıkarma derdinde, bunlar kavga derdinde, neyse ki, tanıdıkları geldi. Mobilet çıktı. Taksiye bindiler. Gittiler. Biz bunların seyrine dururken güneş batmış bile. Keyfimiz başka güne kaldı.
Daha gecelere geçmeden yerim bitti. Artıkın yarın devam ederim. Güzel yurdumun güzel insanlarını seviyorum beeeeeee!
SEVGİYLE KALIN