Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Mayıs 20, 2006

KUPAYI NASIL KAPTIK, ASLAN CİM BOOM!

Bu sezonu da tamam ettik. Maçlarla koca kışımız geçti. ama seneler sonra son haftaya kadar şampiyon belli olmadı. Evimde dijitürk var. maçları arkadaşlarla seyretmek yerine, kebapçıda büyük ekran seyrettik. Hem de FB maçını fenerlilerin arasına, 5 tane hasta CİM BOM lu… bizim için fener maçı önemliydi. GS nasıl olsa gelip gelecekti. Bir yandan tıkınıyoruz. Bir yandan içiyoruz. Bir yandan da yürekler Selanik, maçı seyrediyoruz. Son 15 dakika uzatmada nasıl oldu da kalbim durmadı? Bitmedi gitti…

Hakem bitiş düdüğünü çaldı. Hemen arabaya koştuk. Çalıştırdık. Camdan eşek kadar GS bayrağını açtım. Fenerliler bizi dövmeden son sürat kaçtık. Hiç bu kadar heyecan duymamıştım. Birden bütün bodrum sarı kırmızıya boyandı. Davullar, bayraklar, fişekler…

3 hatun nasıl deli gibi hem bağırıyoruz. Hem de turluyoruz. İskele meydanında toplandık. Halaylar çekiliyor. Her kafadan başka ses; bağırış, çığırış gırla gidiyor. Tanıdık tanımadık yüzlerce kişiyle öpüştük. Sokak faslı bitince arkadaşın barına gittik. Sarı kırmızı balonlarla süslenmiş. Artık tam cozuttuk. Ben ki! Yüksek volümlü müziği kaldıramam, deli çıkarım. GS uğruna çılgınlar gibi dans ettim. Sabah çorbasını da deniz kıyısında güneşin doğuşunu seyrederek içtik. Paçavra vaziyetinde eve geldim. Bu kadar kudurmanın sonunda 2 gün evde iptaldim.

Bu sevincimizin üstüne kabus gibi çöken, danıştay’a saldırı oldu. bu nasıl bir mantıktır. Fikirler konuşarak değil de cinayet işleyerek savunulur? Her gün gazetelerde okuyoruz. Aslanlar gibi Mehmetçikler, siviller, bebeler, halk ölüyor. Her ölümün düştüğü yer, alev alev yanıyor. Siz beni hayatı hep toz pembe görüyor. Günleri lay lay lom nerde çalgı? Orda kaldı. Sanmayın. Hepiniz gibi ben de olayları yaşıyorum. Hayatın pahalılığını en iyi bilenlerdenim. İşsizliğin ne olduğunu en yakın biliyorum. Günlerin getirdiği olayların karşısında duyarsız olmak, kendi hayatını yaşamak, dangalaklığın dik alasıdır. Ehh! Bende bu kadar dangalak ve vurdum duymaz olamam. İnanın içim yanıyor. Nerelerden nerelere geldik. Bizden geçti de Allah evlatlarımızı, torunlarımıza iyi günler göstersin. Okumuş, belli seviyeye gelmiş adamlar öyle kolaylıkla yetişmiyor. Ama birkaç saniyede de yok ediliyor. Ne kıymetlilerimiz gitti. Bunları hepimiz biliyoruz. Acaba o terörü yapanlar nasıl bir beyine sahipler ki! Gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Allah sonumuzu hayır etsin demekten başka yapılacak bir şey yok.

19-mayıs gençlik bayramını da kutladık. Ama önce danıştaydaki ölen ve yaralananlar için, teröre lanet etmek için aynı gece Atatürk heykelinin önünde toplandık. Bayağı kalabalıktık. Mumlar yaktık. Çiçekleri atamıza sunduk. Onun için saygı duruşunda bulunduk. İstiklal marşımızı bayraklarımızla söyledik. Atatürk’ün gençliğe hitabesini hep bir ağızdan okuduk. İnanın nasıl tüylerim ürperdi. Ağladım. Bu ağlamanın içinde; kaybolan değerler, yitip giden kıymetler, yakılan canlar, yıkılan evler, Atatürk’ün emanetinin geldiği sonuçlar……… Hepsi vardı…

Evimin kapısına koskocaman 2 bayrak asmıştım. Bir haftadır Türk bayrağı ile GS bayrağı dalgalanıyor. Bayram yürüyüşüne (okulların kendi programlarından sonra, gece) elimde yine bayrağımızla beraber arkadaşlarla katıldık. Önde bando arkada bizler yani halkın kendisi… marşlar söyleyerek yürüyoruz. O coşkuyu, o içlerdeki heyecanı yaşamak ve görmek lazımdı. Belki 2 saat yürüdüm ve ayakta durdum. Bana mısın demedim. Başka zaman olsa nerdeee? Ben her şeyden şikayet etsem de, pahalılık desem de, adaletsizlik desem de bu yurdumu çook seviyorum. Halkımı seviyorum. Bence dünyanın en güzel cennetinde yaşıyoruz. Ne kadar kıyım yapsak da bitiremiyoruz. Bizim en güzel tarafımız, iyi ve kötü günde tek yürek olup onu yaşamamız. Makineleşmiş bir toplum değiliz. Bir de şu her şeyde kavgalar çıkarmasak, birbirimizi hasım değil de taraftar görsek, silahı kullanmasak, daha hoşgörülü olsak, sevinçlerimizi yasa döndürmesek, akılcı hareket etsek vallaaa bizi kimse tutamaz! Tadından yenmez… yine de ne olursa olsun TÜRKÜM demekten gurur duyuyorum. İyi ki Atatürk bizlere bu hakları vermiş. Zira şimdi size yazamaz, kapalı kapılar ardında kafeslerden bakardım. ATATÜRK’ün büyüklüğü düşündükçe daha iyi anlaşılıyor.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!

SEVGİYLE KALIN