HIDIRELLEZİ KENDİMİZCE ŞEYETTİK
Kendimi bildim bileli her 5-mayısta hıdırellezi kutlarım. Bu hıdırellezin kutlama etkinlikleri her yerde farklı oluyor. Hangisini olmayan aklımda tutacağımı bilmem. Her sene de farklı kutlarım. Sadece gül dalına asılanlar demirbaş olarak durur.
Mesela bu sene, önce uzuuun! Bir mektup yazdım. Kime diye sormayın. Tabi ki tanrıya…içimden ne geliyorsa, ne istiyorsam yazıyorum. Yalnız eski yazdıklarımı sakladığım için biliyorum. Kağıtların ebadı küçük takvim yaprağından başlamış. Giderek büyümüş. Derken A 4 kağıdının önü arkası doluyor. Hem de en ufak boy yazıyla. Yani kargacık burgacık derler ya! aynen öyle. Bundan şunları çıkarıyorum. 1-Yaş ilerledikçe istekler de çoğalıyor. 2- istekler olmayınca, üst üste birikim oluyor. 3- aile büyüyünce kendini unutup, ailen için daha fazla şeyler istiyorsun. 4- bunların hepsi birden olup, devamlı zamlı istekler oluyor.
Bugün oturdum. Yine her zamanki gibi A 4 kağıdına yazdım. İki yanı doldu. Annnaaaa! Baktım bitmedi. Demek ki bu yıl abarmışım. Ama eski yazdıklarımı okuyorum. Çoğu olmuş bile. İnsanoğlunun yaşadığı sürece istek ve beklentileri bitmiyor. O iş bitti. Sıra para koymaya geldi. Çok komik yaaa! Hani şimdi tedavülden kalkan 1 milyonluk kağıt para var ya. Onun üstüne önce 1 milyar yazmışım ( resmen yazıyla) o olmamış, 500 milyar demişim. O da olmamış. En son 1 milyon dolar yazmışım. Aynı paranın üstüne mavi kalemle, yeşil kalemle, kırmızı kalemle bütün bu para birimlerini yazmışım. Okuyunca yılların enflasyona nasıl yenildiğini anlıyorsun. Lakin 1 milyon dolar sabit kalmış. Ehhh! İyi para! Demek ki azla yetinen kadınım peeeeeah! Sonra hııııııımmmm! Hah! Yazılı dualarım var. onları da ilave ettim. Bahçemde gül ağacım var. Tomurcuk pembe gülün sapına iğneledim. Resmen sap ağırlıktan büküldü. Tabi ki benim ev her zamanki gibi şenlikliydi. 4 arkadaşım evlerinde gül olmadığı için bana geldiler. Hepimiz kendimize göre dallara isteklerimizi salladık. Kırmızı kese dikmek lazımmış. Eeee! Kumaş yok. Kırmızı fularım vardı. Hemen arkadaş kesip, kafa hesabına göre minik keseler dikti. Öyle şık filan sanmayın. Beyaz iplikle, teğellenmiş dandirik keseler. Neyse gece operasyonlarımız bitti.
Sabah güneş doğmadan saat 4 de bir arkadaşın görevi, bizi uyandırmaktı. En zor ben kalktım. Resmen süründüm. Bahçedeki yapılanları toplayıp, onlara götüreceğim. Yalnız millet kafasına göre asmış. Eeee! 4 tane gül ağacı var. hava karanlık. Uyku sersemiyim. Nereye astınız ulan bulamıyorum. Bahçeyi söylenerek talan ettim. Kendiminkini özenle koydum da onlarınkini aynı yere koymuşum. Yani anlıyacağınız istekler karıştı. Neyse deniz kenarına gittik. Yazdıklarımızı, niyetlerimizi denize atacağız. Haydi bir kavga! Mektuplar karışmış. Tekrar okundu. Ayrıştı. Bu sefer birbirininkini başını dahi olsa okudukları için, hepsi bana hücum etti. Nerdeyse beni denize atıyorlardı.
O saatte sadece biz deliler dışarıdayız sanıyordum. Aman kardiiiş! Yarı bodrum kadınları ordalar. Hiç erkek yok. Bu hıdır ve ilyas efendiler bizi daha çok seviyor. Mektupların içine taş sardık. En uzağa atan seviniyor. Nedenini çözemedim. Kumlara ayrıcana da sopayla istek resmi yaptık. Dalga alıp götürsün diye. Kardeşim o saatte deniz bile uyuyor. Ne dalgasından söz ediyonuz yaaa!
Ertesi günü öğleye kadar uyuduk.( benim normal kalkış zamanım.) evde oturulmazmış. Haydi bakalım kahvaltıya gidildi. Bilin bakalım nereye? Yakın canııım! Milas’ı geç Bafa gölüne gel. Orda köy kahvaltısı veren harika bir yer var. gölün üstüne iskele yapmışlar. Göl üstü kahvaltı. İşte oraya gittik. 4 hatun rejim kelimesini unuttuk. Sadece yedik.
Hazır buraya kadar gelmişken Milas’ın roman köyü, dibekderesi var. oraya gittik. Geçen sene kent tv deyken hıdırellezde çekim yapmıştım. Beni tanıyorlar. Aman kardeşim! Ne eğlence, ne eğlence…. Bu işi esas romanlar biliyor. Bizi gördüler. Hemen masayı bahçeye attılar. Ne kadar saz varsa ortaya çıktı. Zaten hepsi başlı başına bir virtiyöz. Epten çalarlar be yaaa! Gacılar da nasıl göbecik atarlar… küçük şorşaklar (çocuklar) potansiyel dansöz. Saat 4 oldu. mezeler geldi. Davullar çalıyor. Bir saz takımı ki peeeeeh! Ortaya ateş yakıldı. Millet üstünden atlıyor. Ben korkarım atlamam. Benim için özel minicik çıra yaktılar. Onun üstünden atladım. Öyle çalıyorlar ki. İnsanın kanı kaynıyor. Ne oynadık, ne oynadık. Hıdırellez bahane, oynamak şahane…yedik içtik. Akşam yola çıkıp, leş vaziyetinde yorgun ama mutlu evlerimize dağıldık. İyi ki hıdırellez oldu. hem dileklerimizi yazarak resmen deşarj olduk, hem de oynadık, güldük deşarj olduk. Bunu sık sık yapsak diyorum. Tek kusuru sabah karga b…kunu yemeden uyanmak. Ehh! Bu kadar kusur kadı kızında da olur. Diiiimi! Amaaa!
SEVGİYLE KALIN
Mesela bu sene, önce uzuuun! Bir mektup yazdım. Kime diye sormayın. Tabi ki tanrıya…içimden ne geliyorsa, ne istiyorsam yazıyorum. Yalnız eski yazdıklarımı sakladığım için biliyorum. Kağıtların ebadı küçük takvim yaprağından başlamış. Giderek büyümüş. Derken A 4 kağıdının önü arkası doluyor. Hem de en ufak boy yazıyla. Yani kargacık burgacık derler ya! aynen öyle. Bundan şunları çıkarıyorum. 1-Yaş ilerledikçe istekler de çoğalıyor. 2- istekler olmayınca, üst üste birikim oluyor. 3- aile büyüyünce kendini unutup, ailen için daha fazla şeyler istiyorsun. 4- bunların hepsi birden olup, devamlı zamlı istekler oluyor.
Bugün oturdum. Yine her zamanki gibi A 4 kağıdına yazdım. İki yanı doldu. Annnaaaa! Baktım bitmedi. Demek ki bu yıl abarmışım. Ama eski yazdıklarımı okuyorum. Çoğu olmuş bile. İnsanoğlunun yaşadığı sürece istek ve beklentileri bitmiyor. O iş bitti. Sıra para koymaya geldi. Çok komik yaaa! Hani şimdi tedavülden kalkan 1 milyonluk kağıt para var ya. Onun üstüne önce 1 milyar yazmışım ( resmen yazıyla) o olmamış, 500 milyar demişim. O da olmamış. En son 1 milyon dolar yazmışım. Aynı paranın üstüne mavi kalemle, yeşil kalemle, kırmızı kalemle bütün bu para birimlerini yazmışım. Okuyunca yılların enflasyona nasıl yenildiğini anlıyorsun. Lakin 1 milyon dolar sabit kalmış. Ehhh! İyi para! Demek ki azla yetinen kadınım peeeeeah! Sonra hııııııımmmm! Hah! Yazılı dualarım var. onları da ilave ettim. Bahçemde gül ağacım var. Tomurcuk pembe gülün sapına iğneledim. Resmen sap ağırlıktan büküldü. Tabi ki benim ev her zamanki gibi şenlikliydi. 4 arkadaşım evlerinde gül olmadığı için bana geldiler. Hepimiz kendimize göre dallara isteklerimizi salladık. Kırmızı kese dikmek lazımmış. Eeee! Kumaş yok. Kırmızı fularım vardı. Hemen arkadaş kesip, kafa hesabına göre minik keseler dikti. Öyle şık filan sanmayın. Beyaz iplikle, teğellenmiş dandirik keseler. Neyse gece operasyonlarımız bitti.
Sabah güneş doğmadan saat 4 de bir arkadaşın görevi, bizi uyandırmaktı. En zor ben kalktım. Resmen süründüm. Bahçedeki yapılanları toplayıp, onlara götüreceğim. Yalnız millet kafasına göre asmış. Eeee! 4 tane gül ağacı var. hava karanlık. Uyku sersemiyim. Nereye astınız ulan bulamıyorum. Bahçeyi söylenerek talan ettim. Kendiminkini özenle koydum da onlarınkini aynı yere koymuşum. Yani anlıyacağınız istekler karıştı. Neyse deniz kenarına gittik. Yazdıklarımızı, niyetlerimizi denize atacağız. Haydi bir kavga! Mektuplar karışmış. Tekrar okundu. Ayrıştı. Bu sefer birbirininkini başını dahi olsa okudukları için, hepsi bana hücum etti. Nerdeyse beni denize atıyorlardı.
O saatte sadece biz deliler dışarıdayız sanıyordum. Aman kardiiiş! Yarı bodrum kadınları ordalar. Hiç erkek yok. Bu hıdır ve ilyas efendiler bizi daha çok seviyor. Mektupların içine taş sardık. En uzağa atan seviniyor. Nedenini çözemedim. Kumlara ayrıcana da sopayla istek resmi yaptık. Dalga alıp götürsün diye. Kardeşim o saatte deniz bile uyuyor. Ne dalgasından söz ediyonuz yaaa!
Ertesi günü öğleye kadar uyuduk.( benim normal kalkış zamanım.) evde oturulmazmış. Haydi bakalım kahvaltıya gidildi. Bilin bakalım nereye? Yakın canııım! Milas’ı geç Bafa gölüne gel. Orda köy kahvaltısı veren harika bir yer var. gölün üstüne iskele yapmışlar. Göl üstü kahvaltı. İşte oraya gittik. 4 hatun rejim kelimesini unuttuk. Sadece yedik.
Hazır buraya kadar gelmişken Milas’ın roman köyü, dibekderesi var. oraya gittik. Geçen sene kent tv deyken hıdırellezde çekim yapmıştım. Beni tanıyorlar. Aman kardeşim! Ne eğlence, ne eğlence…. Bu işi esas romanlar biliyor. Bizi gördüler. Hemen masayı bahçeye attılar. Ne kadar saz varsa ortaya çıktı. Zaten hepsi başlı başına bir virtiyöz. Epten çalarlar be yaaa! Gacılar da nasıl göbecik atarlar… küçük şorşaklar (çocuklar) potansiyel dansöz. Saat 4 oldu. mezeler geldi. Davullar çalıyor. Bir saz takımı ki peeeeeh! Ortaya ateş yakıldı. Millet üstünden atlıyor. Ben korkarım atlamam. Benim için özel minicik çıra yaktılar. Onun üstünden atladım. Öyle çalıyorlar ki. İnsanın kanı kaynıyor. Ne oynadık, ne oynadık. Hıdırellez bahane, oynamak şahane…yedik içtik. Akşam yola çıkıp, leş vaziyetinde yorgun ama mutlu evlerimize dağıldık. İyi ki hıdırellez oldu. hem dileklerimizi yazarak resmen deşarj olduk, hem de oynadık, güldük deşarj olduk. Bunu sık sık yapsak diyorum. Tek kusuru sabah karga b…kunu yemeden uyanmak. Ehh! Bu kadar kusur kadı kızında da olur. Diiiimi! Amaaa!
SEVGİYLE KALIN