Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazar, Mayıs 14, 2006

ANALARIMIZI KUTLAYALIM

Her sene mayıs aynın ikinci Pazar gününü anneler günü diye kutluyoruz. Bir zamanlar hatırlıyorsam jarvis diye bir kız anası ölünce çok ağlamış, her gün mezarına kapanıp, ben nolacaaam şimdi? Demiş. Bakmışlar ki kız kendini telef ediyor. Bari anası öldüğü günü anneler günü yapalım da, hayır işleyelim. Hem kız sevinsin. Hem de bütün millet hediye alsın. Çarşı ekmek yesin. Demişler de kim demiş onu bilmem. Belki anası 26 haziranda ölseydi o gün olurdu. Yine de şükretmek lazım. Ya şubat 29 da ölseydi. Bak gariii sen şu işe? 4 yılda bir anamızı hatırlardık. Analarımız uzun sene bekleyip, iki hediye, çiçek alacak diye ömürleri biterdi.

Ben beni bildim bileli bu tip özel günlere bir türlü akıl erdiremedim. Hele yurdumuzda o kadar özel gün var ki? Hangisini kutlayacağımızı şaşarız. Özel haftaları saymıyorum. Bu özel hafta ve günleri seneye dağıtsan, normal sıradan gün kalmıyor. Tabii bazı günlerin önemini hepimiz bilemiyoruz. Mesela katma değer vergisi ödeme günü. taşıt pulu ödeme son günü. Şimdiyse en gündemdeki gün. Banka kredi kartı ekstresini ödeme günü. (bence bu en önemlisi. Atladın mı? yandığının resmidir.) şu günlerde hayvanları koruma günü de var. Köpekleri canlı gömen biz, bazı hayvanları (horoz, köpek, deve) dövüştüren biz, tecavüz eden biz, ayıyı kızgın tepside ayaklarını yakarak oyun öğretip para kazanan biz, sokak hayvanlarına türlü işkence ederek eğlenen biz… Ammaaa! Önemli gün gelince bar bar bağırıp, SEVİYOOOOZ! Deriz.

Enteresan günün birisi de ne diye sormayın? (Sorsanız ne olur ki!) sevgililer günü… sanki bütün sevgili olanlar bunu kutlamalı. Unutanlar yandı gülüm keten helva. Sevgilisi olan bir türlüüüü! Olmayan bir türlüüü! Olanların o günü mutlaka kavgayla biter. Hediye beğenilmez. Arkadaşı daha güzel kutlamıştır, kıskanılır. Aslında bütün bunlar çarşıya bereket gelsin diye konmuş. Bir de en sinir olduğum gündür. Ne yani! Benim sevgilim yok, hediye alamıyorum diye, karalar mı bağlayım. Triplere girip isteri krizinden hastanelik mi olayım. Benim başka aşklarım olamaz mı? en önemlisi sevmeyi bilemem. Sevgiyle bütün etrafımdaki canlı cansız varlıklarla mutlu olamaz mıyım? Peeeeh! Bu yuvarlak kafada sivri akıllar benim oluyor. Bütün yazdıklarımın arkasında aslanlar gibi duruyorum.

Şimdi gelelim fasulyenin faydasına! Yaniiii! Anneler gününe: bence anneleri kategoriye ayırmak lazım. Anne vaaar! Annecik var… Doğurup tohumuna para mı verdik diye sokağa atanlar… Kendi aşk keyfini yaparak çocuk peydahlayıp, öldürenler… Yuvaya verip, eli para tutunca sahip çıkanlar… Öz çocuğunu işkenceyle, öldüresiye dövenler… Çocuğu için hayatını feda edenler… Organını, kanını canını hiç düşünmeden verecek olanlar… Yemeyip yedirenler, giymeyip giydirenler… Daha bu örnekleri Rapunzel’in saçları gibi uzatabilirim. Sizce hangisi bu günü hak ediyor?

İnsan en iyi kendini bilirmiş. Yine kendimden yazacağım. Rahmetli anacımın tek veee pek kıymetli çocuğu olarak, son derece mutlu hayat yaşadım. Herkesin annesi kendine kıymetlidir. Emmeeee! Benimkisi bambaşka bir anaydı. Ölesiye şartlarını zorlayıp bana ultra hayat yaşattı. O zamanlar bunun farkında değildim. Ne zaman bende anne oldum. Anamın ne kadar fedakar olduğunu anladım. Umarım kızıma iyi ana oldum. Çoğu zaman abartıyorum. Biliyorum… elimde değil ki! Yılların alışkanlığını şimdi frenliyemiyorum. Onun hem ayaklarının üstünde durmasını, hem iyi vatandaş olmasını, kişiliğinden asla ödün vermemesini, kendini ezdirmemesini, iyi eş, iyi ana olmasını verebilmek yıllarımı aldı. Resmen kanaviçe gibi işledim. Her zaman derim. Ben seni ben değil, el beğensin, o da olmazsa yer beğensin. Eğer beni utandıran evlat olursan. Seni silerim. 3 gün ağlarım. 4. gün saçımı boyarım. Derdim. Yapacağımdan mı? Yoooooo! Ama bir takım normları almak lazım. Çok sevmek, her şeyine evet demek, şımartmak demek değil. Yalnız önemli olan şu var. Evladımın üzülmesi, mutsuz olması, tamir edilmeyecek kadar hata işlenmesi karşısında, gerçekten hayatım bitse de katil olurum. Şu yaşımdan sonra mapus damlarında yatmışım ne gaaam!

Amma da ahkam kestim. Yine kendimi tutamadım! Siz uçtun dersiniz. Anacımla çok yakın ve iyi ilişkiler yaşadık. Kızımla yine öyleyiz. Bir laf vardır. Şimdi toparlıyamıyacağım. Sallayabilirim . “insanlar! Ailesinden gördüğünü işler.” Meali böyle bişeydi. Yani aile görgüsünün çok önemli olduğunu anlatır. İyi aile çocuğu neden demişler? İşte bunun için…

Sevdiklerimizi hele analarımızı; tek bir günde değil, her gün hatırlayıp görüşmeliyiz. Teknoloji ilerledi. Telefon vaar! Bilgisayar vaar! Arayın canımcıklarım! Hatırlarını sorun? Gönüllerini, hayır dualarını alın. Biz kızımla her gün en aşağı 3-5 kere görüşmezsek biyerimiz eksik kalıyor. Şimdi o da anne olacak… beni daha iyi anlayacak.

Hak eden, etmeyen ne kadar analarımız varsa, hepsinin bu günü hayırlı uğurlu olsun. İyi ki anasınız! Siz ana olmasaydınız bizler şimdi size seslenemezdik. Hayattakilere uzun sağlıklı ömür, ölmüşlere de Allah’tan rahmet diliyorum. Bütün anaların ellerini muck muck öpüyorum.

SEVGİYLE KALIN