YAŞIMI BEN BİLE ŞAŞIRDIM
Canım yurdumun canım vatandaşları öyle şeker ki! Hangisine ne cevap vereceğimi şaşmış durumdayım.
Canım annecim öleli mayıs 14 de 2 yıl olacak. İnsanlar bir doğmaya, bir de ölmeye görsün. Günler su gibi akıp gidiyor. Daha annem olmadan yaşamaya yeni alışıyorum. Köpeğim de ölünce kuş almıştım. Sonra da kapıma arkadaşımın köpeğini aldım. Nasıl şeker hayvan. Uysal, bahçede kulübesinde yatıyor. Ama cahil insanlarla çuvala girilir mi? Ev sahibinin kızı car car bağırdı. İstememmm! Bahçe ortak ve kapımın önündeki hayvana bağırıyor. Bu tip insanlar ev sahibi olunca her şeye muktedir sanıyorlar. Üniversite bitirmek insanı adam etmiyor. Cahillik baki kalıyor. Bakalım direnebildiğim kadar direneceğim. Sonu nereye gider. Kendileri hiç ortak yaşamadan haberdar değiller. Tam kahvaltı yaparken başından aşağı halı silkelerler. Yukarıyı yıkarlar, şelale gibi bana akar. Çamaşır sermişin ne gam! Umurlarında olmaz. İzan denen bir şeyden haberleri bile yok. Söylesen anlamazlar. Surat asarlar. Neyse daha fazla kızgınlığımdan söylenmeyim.
Geceleri çok seviyorum. El ayak çekiliyor. Müziğim ve ben kalıyorum. Yazılarımı da geç vakitte yazıyorum. Şimdi de rahmetli Tanju Okan çalıyor.(benim çok iyi dostumdu. İyi ki onun gibi özel insanları yakinen tanımışım.) Şu toprak neleri içine almıyor ki! Allah herkese uzun ömür versin. Bir de Gönül Akkor hastasıyım. Onun 45 lik plaklarının kayıtlarını buldum. Abdullah Yüce, belki yazmışımdır. Artık unutuyorum. Bunadım mı nedir? Keyifle dinliyorum.
Bugün evin telefonu çaldı. Adamın biri annemin ismini vererek, onun kızının nüfus kağıdını istedi. Ben “annem öleli 2 yıl oldu. kızı benim. Ne vardı?” “bak kardeşim ben muhtarım. Senin doğum tarihin 1341 yazıyor.” Ben dumur oldum. “Kardeşim bu durumda annem benden küçük oluyor. Annem öleli 2 yıl oldu. ben nasıl yaşarım?” “Bilmem gariii” dedi. “Nüfusunu al gel, düzeltelim” dedi. “Peki kardeşim bu kayıt ne zamandır duruyor?” “Ne bilem ben? Burada öyle yazıyor…” “peki ben o zamana kadar muhtardan ikamet ilmuhaberi aldım. Hep doğru yazıldı. Şimdi nasıl oldu” dedimse de anlamadı. Gittim. Defterde resmen doğum tarihim. 1341 yazıyor. Nüfusum yenilenmesi yıllar öncesi yapıldı. Akıl erdiremedim. Bir de annem daha sağ görünüyormuş. Neyse onları düzelttik. Eve dönüyorum. H. Teyzeyle kocası S. Amcayı gördüm. Kendi yetiştirdiği yöresel otları götürüyormuş. Beni pek severler. Elindeki ne kadar ot varsa hepsini bana verdi. Bunları kavur da yiyive gariiii! Ben para dedim. Olur muuu! Allah’ın otuna senden para mı alırım. Yi güzelcene! Elimde torbayla otlar, eve yaklaştım ki! Bana süt veren C teyzeyi gördüm. Şişedeki sütü satamamış. Geri götürürken beni görünce al bunu lıkır lıkır iç de kan can olsun dedi. Gelini de yanında. Bir de beni yanağımdan öptü ki! Sesi öteden duyuldu. Şeker kadındır.
Eve geldim. Otları kavurdum. Süt pişerken aklıma bir şiir takıldı. Amma! Ne yapsam aklıma gelmiyor. Huyum kötüdür. Aklıma takılınca uyku tutmaz. Evdeki kitapları karıştırdım. Nete girdim. Gugıl ( google) mugıl kalmadı. Deli olcam. Hey nerden öptün beni be C. teyze. Şiir kimindi? İsmi neydi? Tık yok. Belki de şiir değil de meseldi.
Aklımda kalan tek şuydu:
Aslında bundan güzel benzetme olamaz ya! öpmenin içtenliği, candanlığı başka nasıl anlatılır. İşte C. Teyzenin öpücüğü bende bunu hatırlattı. İyi ki bu insanlarımız var. Yoksa monoton yaşam ne işe yarar ki!
SEVGİYLE KALIN
Canım annecim öleli mayıs 14 de 2 yıl olacak. İnsanlar bir doğmaya, bir de ölmeye görsün. Günler su gibi akıp gidiyor. Daha annem olmadan yaşamaya yeni alışıyorum. Köpeğim de ölünce kuş almıştım. Sonra da kapıma arkadaşımın köpeğini aldım. Nasıl şeker hayvan. Uysal, bahçede kulübesinde yatıyor. Ama cahil insanlarla çuvala girilir mi? Ev sahibinin kızı car car bağırdı. İstememmm! Bahçe ortak ve kapımın önündeki hayvana bağırıyor. Bu tip insanlar ev sahibi olunca her şeye muktedir sanıyorlar. Üniversite bitirmek insanı adam etmiyor. Cahillik baki kalıyor. Bakalım direnebildiğim kadar direneceğim. Sonu nereye gider. Kendileri hiç ortak yaşamadan haberdar değiller. Tam kahvaltı yaparken başından aşağı halı silkelerler. Yukarıyı yıkarlar, şelale gibi bana akar. Çamaşır sermişin ne gam! Umurlarında olmaz. İzan denen bir şeyden haberleri bile yok. Söylesen anlamazlar. Surat asarlar. Neyse daha fazla kızgınlığımdan söylenmeyim.
Geceleri çok seviyorum. El ayak çekiliyor. Müziğim ve ben kalıyorum. Yazılarımı da geç vakitte yazıyorum. Şimdi de rahmetli Tanju Okan çalıyor.(benim çok iyi dostumdu. İyi ki onun gibi özel insanları yakinen tanımışım.) Şu toprak neleri içine almıyor ki! Allah herkese uzun ömür versin. Bir de Gönül Akkor hastasıyım. Onun 45 lik plaklarının kayıtlarını buldum. Abdullah Yüce, belki yazmışımdır. Artık unutuyorum. Bunadım mı nedir? Keyifle dinliyorum.
Bugün evin telefonu çaldı. Adamın biri annemin ismini vererek, onun kızının nüfus kağıdını istedi. Ben “annem öleli 2 yıl oldu. kızı benim. Ne vardı?” “bak kardeşim ben muhtarım. Senin doğum tarihin 1341 yazıyor.” Ben dumur oldum. “Kardeşim bu durumda annem benden küçük oluyor. Annem öleli 2 yıl oldu. ben nasıl yaşarım?” “Bilmem gariii” dedi. “Nüfusunu al gel, düzeltelim” dedi. “Peki kardeşim bu kayıt ne zamandır duruyor?” “Ne bilem ben? Burada öyle yazıyor…” “peki ben o zamana kadar muhtardan ikamet ilmuhaberi aldım. Hep doğru yazıldı. Şimdi nasıl oldu” dedimse de anlamadı. Gittim. Defterde resmen doğum tarihim. 1341 yazıyor. Nüfusum yenilenmesi yıllar öncesi yapıldı. Akıl erdiremedim. Bir de annem daha sağ görünüyormuş. Neyse onları düzelttik. Eve dönüyorum. H. Teyzeyle kocası S. Amcayı gördüm. Kendi yetiştirdiği yöresel otları götürüyormuş. Beni pek severler. Elindeki ne kadar ot varsa hepsini bana verdi. Bunları kavur da yiyive gariiii! Ben para dedim. Olur muuu! Allah’ın otuna senden para mı alırım. Yi güzelcene! Elimde torbayla otlar, eve yaklaştım ki! Bana süt veren C teyzeyi gördüm. Şişedeki sütü satamamış. Geri götürürken beni görünce al bunu lıkır lıkır iç de kan can olsun dedi. Gelini de yanında. Bir de beni yanağımdan öptü ki! Sesi öteden duyuldu. Şeker kadındır.
Eve geldim. Otları kavurdum. Süt pişerken aklıma bir şiir takıldı. Amma! Ne yapsam aklıma gelmiyor. Huyum kötüdür. Aklıma takılınca uyku tutmaz. Evdeki kitapları karıştırdım. Nete girdim. Gugıl ( google) mugıl kalmadı. Deli olcam. Hey nerden öptün beni be C. teyze. Şiir kimindi? İsmi neydi? Tık yok. Belki de şiir değil de meseldi.
Aklımda kalan tek şuydu:
Bir yol öpsem, yanağının altından.
Manda suya tersler gibi şarpadan.
Aslında bundan güzel benzetme olamaz ya! öpmenin içtenliği, candanlığı başka nasıl anlatılır. İşte C. Teyzenin öpücüğü bende bunu hatırlattı. İyi ki bu insanlarımız var. Yoksa monoton yaşam ne işe yarar ki!
SEVGİYLE KALIN