Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Çarşamba, Nisan 12, 2006

MEĞER NE ÇOK ÖZLEMİŞİM… KİMİ Mİ?

İstanbul’un puslu ve soğuk havasından, evime köyüme dönmüştüm. 1 ay uzakta olunca bütün işler birikmiş. Tıkanan su boruları, çalışmayan sifon, bozuk elektrik süpürgesi, tozlu ev, takır tukur ses veren buz dolabı…. Ya ben giderken hepiniz uslu uslu çalışıyordunuz. Neden birden dellendiniz! Beni mi özlediniz? Yoksa gittim diye boykot mu yaptınız? Len erkekseniz teker teker bozulun yaaa! Burada iş yaptırmak zaten deveyi hendekten atlatmaktan çoook zor. Abla valla biraz sonra ordayım derler. Seni eve bağlarlar. Cepten ara, dükkandan ara, wat fayda! Gelirse adaklar adayacak duruma gelirsin. En sonunda gelirler. Iskartaya çıkmış 1 sürü alet edevatı değiştirirler. Artık anlamadığın için, yapılanlara boyun eğersin. Cebin hafifler, şok harcamalardan şoka girersin. Tamirat işi bitti. Sıra temizlikte. Yardımcı hanım, bir türlü gün bulamıyormuş. Buranın insanı, bahar gelince temizlikçi alırlar. Paraları boşa gitmesin diye de ne varsa yıkatır, paklatırlar. Kadının posasını çıkarırlar. Sanırsın ki o temizlik bütün sezon yetecek. Garibim bana geldiğinde bahar temizliği yorgunuydu. Acıdım. Nasıl olsa her hafta geldiği için, “benim işim narin, bugün olmazsa yarın” misali kafana göre takıl dedim. Yaniii bütün bunları yapmak 1 haftamı aldı. Düşünün! Daha bodrumu teftiş edememiştim. Ne büyük kayıp ve de ayıp… bu sezonda sokaklarda dolaşmayı seviyorum. Sezon hazırlığı başlıyor. Her yıl mekanlar el değiştiriyor. Geçen yıl kokoreç satan, bu yıl tişört satmak üzere hazırlık yapıyor. Zaten esnaf olarak açılışlar çok olur emmeee! Kapanışlar ve de kaçışlar muhteşem olur.

Vurdum kendimi sokaklara kiiii! Anaaaa! Millet yanmış bilenee! Tabi ki turist taifesi bunlar. Derileri pembe olduğu için, güneşi görünce kedilerin ciğeri gibi kızarmışlar. Cıbıl cıbıl dolanıyorlar. Ben de tuhaf 1 huy var. kışın giyinemem, yazın da birden soyunamam. Onların arasında hırkayla, kutuptan gelmiş gibi oldum. Sokakları özlemişim. Limon çiçekleri açmış. Her yer mis gibi kokuyor. En güzeli de bizim araba girmeyen daracık sokak dahil, her sokak bembeyaz karolarla döşenmiş. Kara asfalt yok olmuş. İçim açıldı. Sonra sahile yürüdüm. Abooooov! Şezlonglar açılmış, millet saçılmış güneşleniyor. Veeee! Denize giriyorlar. Eeee! Ben de girmezsem eksik kalırım. Zaten deniz manyağının en hasıyım.

Önce kuaföre gidip, genel bakımdan geçtim. Öyle ya! manikür, pedikür olmadan, sir yaptırmadan denize girilmez. Gitti mi 1 gün daha… deniz çantası hazırlandı, havlular çıktı, mayolar giyildi, pareolar alındı, salınarak deniz kenarına gidildi.

Önce yattım iyice ısındım. Eh! Sezonu açıyoruz, boru mu bu? (11-nisan-2006) çaktırmadan pedikürlü ayağımı denize soktum ki! Bııııırrr! Buz yav buuuz! (şimdi demeyin, “a şavalak kadın ne diye girersin? Deniz kaçıyor mu?”) ben DENİZ MANYAĞIYIIM… baktım sahilde şıpır şıpır yüzüyorlar. Yiğitliğe b.k sürmemek için, ya! Allah! Dedim! Kendimi denize salıverdim!

Bıııırrr! Tiiir! Tiiir! takadak, takadak ( diş takırdama efekti.) vücidime on yüz bin milyoncuk iğneler batıp duruuuu! Üşümeyim diye deli gibi hareket ediyorum. Yüzmeyle, çırpınma arası 1 stil geliştirdim. İlk giriş 10 dakikada nihayet buldu. Saat 15 olmadan eve koşturdum. Sıcak suyla duş aldım. Gecede masaj aletimi sırt, bacak, omuz bölgelerinde uzun zaman dolandırdım. Ayağa kalkınca vücidimden çatır çutur sesler geliyor. Olsuuun! Sezonu açtım ya! önemli olan o.. valla soğuk moğuk emme denizi çok özlemişim.

Delilik parayla değil! Böyle ortaya avuçla atıyorlar. Benim gibi şavalaklar da bol bol alıp, tadını çıkarıyorlar. Normal oldum da ne oldu. deniz dediler mi? akan sular duruyor. Öteki hayatımda acaba balıkmıydım kine? Veya su araştırmacısı.(ufak at da civcivler de yesin)

SEVGİYLE KALIN