İSTANBUL GECELERİ
Bodrum’da yıllarca oturunca, turizm mevsimin de bile müzikli bir yere gitmeyi hiç düşünmüyordum. Gençken abartarak sabahlara kadar gez, eğlen, delicesine acısını çıkarıyorduk. Hani bir şarkı vardır. DALGALANDIRIM DA DURULDUM ben onu biraz değiştirip söylüyorum.”dalgalandım da duruldum, koştum barlarda yoruldum. Binlerce eğlence gördüm de Aaaaaaahh!....yaşlanınca duruldum. (Bunu lütfen şarkı gibi okuyun)
Şimdilerde yazın gündüz deniz, güneş; gecedeyse Aliko’nun kahvesinde dostlarımla oturup, çay arası sohbet beni mutlu ediyor. Kışınsa köpeğimle yürüyüş, eş dost ziyareti, kitap okuma ,TV’de dizilerim. En önemlisi koro çalışmalarım var. Köşe yazılarım ve fitness çalışmalarım var. Artık başımda kaldırmıyor gürültülü yerleri.
Bak yine Bodrum’u anlatır oldum. Özledim ben özledim! Birkaç güne kadar geliyorum. Şimdi İstanbul’dayım ya! Ne kadar çok dostum varmış. İnsan içinde yaşayınca bilemiyormuş. Uzun aralıklarla gelince millet yarış ediyor, hep davet, yemek benim rejim güme gitti. O kadar yemekler, gezmeler (burada yürüme de yok hep arabayla) yandığımın resmidir.
Ne kadar ayak direttiysem de beni İstanbul gecelerine götürdüler. Eğlendim mi,cenge mi çıktım? Buyurun okuyun.
Bostancı’dan akşam 5’de evden arabayla çıktık. Köprüden karşıya geçeceğiz ama geçemiyoruz. Yollar mahşer gibi 2 teker dön dur, 3 teker dön dur. Akmerkez dedikleri sosyete alışveriş merkezine gelebildik. Baktım saat 7 olmuş. Biz bodrum’da 2 saatte Muğla’ya varmıştık neredeyse. Güç bela arkadaşlarla buluşabildik. Zannetmeyin orada oturup bir kahve içeceğiz. Yer bulamadık ki!... Haydi boğaza balık yemeğe dediler. Açlıktan midem arkama yapışmış vaziyette kurbanlık koyun gibi kendimi feda ettim, gecenin finalini bekliyorum.
Bu şehr-i İstanbul’da hiç evde oturan yok galiba. Millet sokaklarda.Allah’tan rezervasyon yaptırmışlar. 9’da yemeye oturabildik. Yediklerimle sizleri imrendirmek istemiyorum. Ama lüfer balığına tıka basa doydum diyebilirim.
Saat 12’yi geçe önce Etiler barları dediler. Aman tanrım!..... ne kalabalık girmek korkunç bir dert, çıkmak ayrı dert . Saat 3:50 sıra taksim Beyoğlu dediler. Haydaaaaaaaaa!!!!
Bin arabalara langır lungur çık Taksime. Arabaları uzağa parket, yürü Allah yürü!! Arkadaşların barı varmış oraya gittik. Eğlence denilince zannederim her yerde aynı. Çok kalabalık, gürültülü müzik ,giyinmemiş (kumaş olarak babalarının eski mendillerinden) hafif örtünmeye çalışmış kızlar masaların üstü,yanı nereyi bulursa tepiniyor.Bizim gruba garip garip bakıyorlardı. Bizler (kızım, damadım hariç) M…..epozlu hatunlar ve saçlarına ak düşmüş beyler olarak, onlara göre çağ dışı oluyorduk. Bakışlardan sanki “Ne işiniz var bu saatte ilaçlarınızı için uyuyun, bırakın buralarda gençler eylensin”Der gibiydiler.
Bizde inadına alkol mü desem kızgınlık mı desem, son gittiğimiz barda cozuttuk. Bu sefer onlar bize şaşırıp kaldılar.AH! AH! AHHHH!!! meğer ne kadar dökülecek kurtlarımız varmış da haberimiz yokmuş.
Artık saate bakmıyordum. Oradan çıktık dooooğru çorbacıya inanır mısınız? Orada bile boş masa yoktu. Sabah olmuş normal insanlar uyanacak işine gücüne gidecek, biz daha çorbacıdayız. Masadakilerin gözüne gözüne bakıyoruz. Kalksalar da biz otursak diye .İşte bir masa boşalırken iki aile aynı anda masaya hücum ettik.HEEEEEYYYYTT!!!!galip biz geldik. Nasıl yıldırım servis anlatamam, daha çorbanın ortasındayız, bu sefer başkaları gözünü bize dikmiş ‘yeter kalksanıza’ der gibi bakıyorlar. Tıkandım, yiyemedim zaten.
Eve dönüşte trafik yok zannetmeyin, SABAH BEŞ BUÇUK KÖPRÜ TIKALI inanamadım, arabada uyuyup kaldığım için saat kaçta eve çıkıp yattığımı hatırlamıyorum.
Bu EĞLENCEDEN sonra 2-3 gün benden hayır beklemeyin UYUYACAĞIIIM!!!!!...
SEVGİYLE KALIN
Şimdilerde yazın gündüz deniz, güneş; gecedeyse Aliko’nun kahvesinde dostlarımla oturup, çay arası sohbet beni mutlu ediyor. Kışınsa köpeğimle yürüyüş, eş dost ziyareti, kitap okuma ,TV’de dizilerim. En önemlisi koro çalışmalarım var. Köşe yazılarım ve fitness çalışmalarım var. Artık başımda kaldırmıyor gürültülü yerleri.
Bak yine Bodrum’u anlatır oldum. Özledim ben özledim! Birkaç güne kadar geliyorum. Şimdi İstanbul’dayım ya! Ne kadar çok dostum varmış. İnsan içinde yaşayınca bilemiyormuş. Uzun aralıklarla gelince millet yarış ediyor, hep davet, yemek benim rejim güme gitti. O kadar yemekler, gezmeler (burada yürüme de yok hep arabayla) yandığımın resmidir.
Ne kadar ayak direttiysem de beni İstanbul gecelerine götürdüler. Eğlendim mi,cenge mi çıktım? Buyurun okuyun.
Bostancı’dan akşam 5’de evden arabayla çıktık. Köprüden karşıya geçeceğiz ama geçemiyoruz. Yollar mahşer gibi 2 teker dön dur, 3 teker dön dur. Akmerkez dedikleri sosyete alışveriş merkezine gelebildik. Baktım saat 7 olmuş. Biz bodrum’da 2 saatte Muğla’ya varmıştık neredeyse. Güç bela arkadaşlarla buluşabildik. Zannetmeyin orada oturup bir kahve içeceğiz. Yer bulamadık ki!... Haydi boğaza balık yemeğe dediler. Açlıktan midem arkama yapışmış vaziyette kurbanlık koyun gibi kendimi feda ettim, gecenin finalini bekliyorum.
Bu şehr-i İstanbul’da hiç evde oturan yok galiba. Millet sokaklarda.Allah’tan rezervasyon yaptırmışlar. 9’da yemeye oturabildik. Yediklerimle sizleri imrendirmek istemiyorum. Ama lüfer balığına tıka basa doydum diyebilirim.
Saat 12’yi geçe önce Etiler barları dediler. Aman tanrım!..... ne kalabalık girmek korkunç bir dert, çıkmak ayrı dert . Saat 3:50 sıra taksim Beyoğlu dediler. Haydaaaaaaaaa!!!!
Bin arabalara langır lungur çık Taksime. Arabaları uzağa parket, yürü Allah yürü!! Arkadaşların barı varmış oraya gittik. Eğlence denilince zannederim her yerde aynı. Çok kalabalık, gürültülü müzik ,giyinmemiş (kumaş olarak babalarının eski mendillerinden) hafif örtünmeye çalışmış kızlar masaların üstü,yanı nereyi bulursa tepiniyor.Bizim gruba garip garip bakıyorlardı. Bizler (kızım, damadım hariç) M…..epozlu hatunlar ve saçlarına ak düşmüş beyler olarak, onlara göre çağ dışı oluyorduk. Bakışlardan sanki “Ne işiniz var bu saatte ilaçlarınızı için uyuyun, bırakın buralarda gençler eylensin”Der gibiydiler.
Bizde inadına alkol mü desem kızgınlık mı desem, son gittiğimiz barda cozuttuk. Bu sefer onlar bize şaşırıp kaldılar.AH! AH! AHHHH!!! meğer ne kadar dökülecek kurtlarımız varmış da haberimiz yokmuş.
Artık saate bakmıyordum. Oradan çıktık dooooğru çorbacıya inanır mısınız? Orada bile boş masa yoktu. Sabah olmuş normal insanlar uyanacak işine gücüne gidecek, biz daha çorbacıdayız. Masadakilerin gözüne gözüne bakıyoruz. Kalksalar da biz otursak diye .İşte bir masa boşalırken iki aile aynı anda masaya hücum ettik.HEEEEEYYYYTT!!!!galip biz geldik. Nasıl yıldırım servis anlatamam, daha çorbanın ortasındayız, bu sefer başkaları gözünü bize dikmiş ‘yeter kalksanıza’ der gibi bakıyorlar. Tıkandım, yiyemedim zaten.
Eve dönüşte trafik yok zannetmeyin, SABAH BEŞ BUÇUK KÖPRÜ TIKALI inanamadım, arabada uyuyup kaldığım için saat kaçta eve çıkıp yattığımı hatırlamıyorum.
Bu EĞLENCEDEN sonra 2-3 gün benden hayır beklemeyin UYUYACAĞIIIM!!!!!...
SEVGİYLE KALIN