Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Perşembe, Kasım 18, 2004

KİMSEYE KALMAZ

Geçen gün gazeteleri karıştırıyordum. Vatan gazetesi yazarlarından Okay Gönensin yazmış. Çok hoşuma gitti, sizinle paylaşmak istedim.



Bir dostu, Harun El Reşid’e nadide bir gül fidanı gönderir.O da bahçıvanını çağırıp fidanın önemli olduğunu, iyi bakmasını söyler. Bahçıvan fidana gözü gibi bakar. Nihayet fidan tam tomurcuk vermişken korkunç bir olay olur. Kuşun biri goncayı paramparça etmiştir. Bahçıvan korkudan ne yapacağını bilemez. Sonunda hükümdara doğruyu söyleyip, cezasına da razı olacaktır.



Harun El Reşit bahçıvanı dinler ve şöyle der: “Ne yapabilirsin ki,senin hiçbir suçun yok. Suç o kuşun. Ama dünya ona da kalmayacaktır, o da belasını bulacaktır.”



Bahçıvan ceza görmediği için çok mutludur. Aradan birkaç gün geçer. Bahçıvan goncayı paralayan kuşu görür. Ancak bu kez kuş bir yılanın eline düşmüştür.Bahçıvan yılanın kuşu yalayıp yutmasını izler. Dayanamaz koşup huzura çıkar,olayı anlatır. Harun El Reşit “Gördün mü ? bu dünya o kuşa da kalmadı, belasını buldu. Yılanda bulur bir gün belasını” der.

Bu olaydan kısa bir süre sonra ,Harun El Reşit sarayın bahçesinde gezmekte, bahçıvan da ona bilgi vermektedir. Birden çiçeklerin arasından bir yılan çıkar.Bahçıvan “İşte o yılan!” Diye bağırır. Yılanda hükümdara doğru gitmekteyken ,bahçıvan elindeki kürekle yılanı ikiye

böler, öldürür.

Harun El Reşit yılanın hangi yılan olduğunu anlamıştır, bahçıvana döner:” İşte bu dünya o yılana da kalmadı,belasını buldu”



Aradan aylar yıllar geçmiştir. Bahçıvanın bir hatası yüzünden, hükümdarın en sevdiği çiçekler ölür. Harun El Reşit küplere biner, hemen bahçıvanın kafasının vurulmasını emreder.



Askerler götürürlerken bahçıvanın aklına son çare gelir,”Ne olur izin verin, hükümdara bir tek söz söyleyeceğim,göreceksiniz beni affedecek” diye yalvarır. Askerler “ya affetmezse “derler,”Ne fark eder ,yine kafamı kesersiniz.” Der.



Askerler bahçıvanı bahçedeki hükümdarın yanına götürürler. Bahçıvan Harun El Reşit’e gülü, kuşu ve yılanı hatırlatır.”Bu dünya hiçbirine kalmadı hükümdarım” der.



Hikayeye göre Harun El Reşit bahçıvanın ne demek istediğini anlamış ve onu affetmiştir.



Bu hikayeden de anlaşılacağı gibi benzer durumlarla mutlaka karşılaşmışızdır. Önce kendimize sonra etrafımıza bakalım: Ne gülü, ne kuşu , ne de yılanı hatırlar mıyız,yoksa başımızı çevirip gider miyiz?



Aslında her eve bir tane Harun El Reşit olmalı…



SEVGİYLE KALIN