Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazartesi, Kasım 08, 2004

MÜBAREK GÜNDE TÖVBE TÖVBE

Evimdeki köpeğim için yurt dışından bana hediye tıraş makinesi geldi.Sevgili dostum dünyanın parasını vermiş sağ olsun. Bir sevindim! Yaz aylarında elimde tıraş makinesi, sokak aralarında “ itinayla köpek tıraş edilir.Haydeee!! kırpıcı abla geldiiiiii!!!” diye müşteri ararım.

İlk önce kendi köpeğimde deneyeyim de el alışkanlığı olsun istedim.Zavallı kızımı bahçede masanın üstüne çıkardım.Başladım tıraşa! O ne? Ben kim tıraş etmek kim?Makine tüyleri ara sıra tıraş ediyor, araları olduğu gibi duruyor.Gülmekten tıraşı bıraktım. Kızım da tüm şaşkınlığıyla yüzüme bakıyor, annemin kafa kayışı koptu beyni boş dönüyor, diye düşündüğüne eminim. Hani eski eğitim sisteminde okulda bazı öğretmenler, öğrencilerin saçları uzun diye gelişigüzel keserlerdi ya! benim kızımda aynen öyle oldu.

Allah’tan köpeklerin aynaya bakıp süslenmek gibi alışkanlıkları yok. O halinde kendini görse, bana sonsuza kadar küser. Küsmekten geçip hayatından vaz geçerdi.

Her işi erbabına bırakmak lazımmış. Tıraş beceri istiyormuş.Makineyi evde battala çıkardım duruyor.halbuki ne hayaller kurmuştum. Yazın bütün Bodrum’un koyları ve köyleri dahil gece gündüz dolaşıp köpek tıraş edecek, köşeyi dönecektim.Heyhaaat!! kısmet başka bahara kaldı.önümüzdeki yaza kadar çeşitli fikirler düşüneceğim.Düğün mevsiminde gelinin ve efradının yüze sürülen simleri el vantilatörüne tutup grupların yüzünü toptan simlerle parlatabilirim. Hem grup indirimi hem de zamandan kazanma. Bunun gibi çeşitli fikirler üzerinde çalışmam lazım.

Köpeğimi tıraşa götürdüm.Dönüşte yürüyerek eve geliyoruz. Bir anne iki çocuk. İkisi de kız. Biri 7-8 yaşında, diğeri 3-4 yaşlarında.İkisi de ağlıyor. Annenin suratı kıpkırmızı olmuş bir ona vuruyor, bir ötekine. Ama okkalı vuruyor.Dayanamadım karıştım.” Yazık değil mi, el kadar çocukları niye dövüyorsun? Kadın önce bana ters ters baktı. Ben çocukları arkaladım. Kendimi hazırladım, anneye kızacağım. Kadın soluk soluğa “Bak kardeşim mübarek günde pazardan ihtiyaçlarımı almaya geldim.Kocam boğazımıza bile yetmeyecek para verdi.Bunlar da yoldaki sergiden oyuncak istiyorlar. Nasıl alırım? Oruçta başıma vurmuş zaten, sinirlendim ve dövdüm” Ben çocuklara döndüm.” Çocuklar hangi oyuncağı istediniz, gösterin bakalım.” Onlara oyuncakları alıp verdim.

O çocukların dayak yeme pahasına da olsa gözlerinin parlaması kadar, annenin utangaçlığı da beni acıttı. Teşekkür edip gittiler.

Bir duvarın üstüne oturup düşündüm.Suç çocuklarını döven annede miydi? Yoksa oyuncağa yetmeyen parasında mı?

ANNELER!! Ve çocukları! Kimi çaresizlikten döver, kimi kolejlerde okutur şımartır, kimi cami avlusuna bırakır, kimi zevkine öldüresiye döver.Sevgili Sıla bebek gibi.Ne şirin çocuk değil mi?..

Sebebi ne olursa olsun, çocuklara eziyet etmek affedilecek gibi değil. Çocuk doğurmak önemli değil, sevgiyle büyütmek emek vermek önemli.

CANIM ANNELERİM! Çocuklarınızı bağrınıza basın, hele bu kutsal günlerde daha bir hoşgörülü olun. SEVEREK BÜYÜTÜN.

Sevgili okurlarım!.. Müjdeeee!!! Artık benimde e-mail adresim var. Ayrıcana da EN GÜZEL resmimi de koydum. Tenkit veya takdirlerinizi, ilgilerinizi bekliyorum. Bu yazma işine iyice ısındım.sizler ne dersiniz?



SEVGİYLE KALIN