LAFLARLA GAFLAR
Güzel yurdumun güzel insanları tam bir alem. Boş bulunup öyle gaflar yapıyoruz ki, en başta ben. Yine kendimi ortaya atacağım. Yaptıklarıma şaşarsınız.
Bir gün emlakçı bir arkadaşımın yazıhanesine gittim. Dükkandaki şahısla şöyle bir diyalog geçti. “ Oğlum Ahmet bey burada mı?” Genç “ ablacığım ben onun oğlu değil kızıyım, babam birazdan gelir.” Bu durumda özür diler insan değil mi? Benden tepki şu; “ A, kızım tıpkı erkeğe benziyorsun, azıcık giyin süslen” demez miyim. Ayol bana ne , ne karışırım.
Yine bir gün kızımın komşusuna çaya davetliyiz. Evin beyi bütün kartonpiyerleri, tavan göbeğini ve kolonları sarı kabartmalı yaldızla boyatmış. Bize övünerek “ bu evin dekoru bana ait, nasıl güzel olmuş mu?” diye sordu. Benden cevap.” Oh! Oh! Şahane olmuş. Tıpkı Dolmabahçe sarayının kabul salonuna dönmüş.” Kızım gülemiyor, sadece patlamamak için ama anneeee!... diyebildi.
İstanbul’da kızıma araba alacağız. Bir bayanın arabasına bakıyoruz. Hanımla sohbet ederken konu Bodrum’dan açıldı. Kadıncağız “ 3 yıl Bodrum’da yaşadım. Eşim orada vefat etti, ben de onun anısına Bodrum’a dayanamadım. İstanbul’a geri döndüm.” Ben arabayı almak fikrindeyim ya, yarım kulak dinledim herhalde. Benden el cevap. “ Aman ne iyi etmişsiniz buraya gelmekle. Gözünüz aydın, eşiniz için tebrik ederim.” Oha filan oldunuz değil mi? Hepsinin üstüne tuz biber oldu. Neticede hanım arabayı bize satmadı. Haklı değil mi?
Yıl 1999, İstanbul’a gitmek için THY acentasına gittim. Annemin 65 yaş indiriminden faydalanması için nüfus cüzdanını ilgili bayana verdim. Eski cüzdan olduğu için doğum tarihi bölümünde 1338 yazıyordu. İlgili bayan indirim işlemini yaparken 1999’dan 1338’i çıkardı ve bana “hanımefendi , anneniz 661 yaşında çıkıyor” dedi. Ben de “annem daha genç, 1252 yaşında anneannem var, 1780 yaşında dedem var. Ben ise sadece 250 yaşında bir tazeyim” dedim. Kızcağız dumur olmuştu. Gülüşmelerden sonra 1338’in neye tekabül ettiğini anlatıp işlemimizi bitirebildik.
Evimin bahçesine mazı ağacı almak istedim. Botanik bahçesinden önce sipariş verdim. Sonra düşündüm, ertelemeye karar verdim. Botanikte çalışan bayana telefon ettim. “ Kızım ben muhtemelen bilahare alacağım.” dedim. Kızdan el cevap: “ Muhtemel ve bilahare adında çiçeklerimiz yoktur, sonra gelebilir.” Telefon elimden düştü.
Sevgili okurlarım, bütün bu anlattıklarım bire bir yaşadıklarımdan küçük alıntılar. Mutlaka sizlerin de yaşadığınız böyle olaylar vardır. Neyse, nerede kalmıştık?
Benim çok değer verdiğim Prof. Psikolog doktor arkadaşımın muayenehanesine köyden bir çift gelir. Erkek karısını muayene ettirir.Doktor kocaya sorar; “ Hanımının nesi var?” Koca; “ Aman doktor bey benim hatun kazma diyor, dam diyor, inek diyor, ördek diyor, ne dediği hiç anlaşılmıyor. Tıpkı Profesör gibi konuşuyor. Ben anlamıyorum.”
Yine aynı prof doktora bir başka çift gelir, doktor kadını muayene ederken yanlışlıkla gaz kaçırır. Bakar ki hastasından tepki yok, “Aferin onlara yüzüme vurmadılar” diye düşünür. En sonunda muayene biter. Adam 50 milyon masaya koyar. Doktor, “ benim vizitem 40 milyon, niye 50 verdin?” deyince adam “ olsun doktor bey 10 milyon bahşiş verdim. Sizi yorduk. Os….tana kadar uğraştık, helal et” der.
SEVGİYLE KALIN
Bir gün emlakçı bir arkadaşımın yazıhanesine gittim. Dükkandaki şahısla şöyle bir diyalog geçti. “ Oğlum Ahmet bey burada mı?” Genç “ ablacığım ben onun oğlu değil kızıyım, babam birazdan gelir.” Bu durumda özür diler insan değil mi? Benden tepki şu; “ A, kızım tıpkı erkeğe benziyorsun, azıcık giyin süslen” demez miyim. Ayol bana ne , ne karışırım.
Yine bir gün kızımın komşusuna çaya davetliyiz. Evin beyi bütün kartonpiyerleri, tavan göbeğini ve kolonları sarı kabartmalı yaldızla boyatmış. Bize övünerek “ bu evin dekoru bana ait, nasıl güzel olmuş mu?” diye sordu. Benden cevap.” Oh! Oh! Şahane olmuş. Tıpkı Dolmabahçe sarayının kabul salonuna dönmüş.” Kızım gülemiyor, sadece patlamamak için ama anneeee!... diyebildi.
İstanbul’da kızıma araba alacağız. Bir bayanın arabasına bakıyoruz. Hanımla sohbet ederken konu Bodrum’dan açıldı. Kadıncağız “ 3 yıl Bodrum’da yaşadım. Eşim orada vefat etti, ben de onun anısına Bodrum’a dayanamadım. İstanbul’a geri döndüm.” Ben arabayı almak fikrindeyim ya, yarım kulak dinledim herhalde. Benden el cevap. “ Aman ne iyi etmişsiniz buraya gelmekle. Gözünüz aydın, eşiniz için tebrik ederim.” Oha filan oldunuz değil mi? Hepsinin üstüne tuz biber oldu. Neticede hanım arabayı bize satmadı. Haklı değil mi?
Yıl 1999, İstanbul’a gitmek için THY acentasına gittim. Annemin 65 yaş indiriminden faydalanması için nüfus cüzdanını ilgili bayana verdim. Eski cüzdan olduğu için doğum tarihi bölümünde 1338 yazıyordu. İlgili bayan indirim işlemini yaparken 1999’dan 1338’i çıkardı ve bana “hanımefendi , anneniz 661 yaşında çıkıyor” dedi. Ben de “annem daha genç, 1252 yaşında anneannem var, 1780 yaşında dedem var. Ben ise sadece 250 yaşında bir tazeyim” dedim. Kızcağız dumur olmuştu. Gülüşmelerden sonra 1338’in neye tekabül ettiğini anlatıp işlemimizi bitirebildik.
Evimin bahçesine mazı ağacı almak istedim. Botanik bahçesinden önce sipariş verdim. Sonra düşündüm, ertelemeye karar verdim. Botanikte çalışan bayana telefon ettim. “ Kızım ben muhtemelen bilahare alacağım.” dedim. Kızdan el cevap: “ Muhtemel ve bilahare adında çiçeklerimiz yoktur, sonra gelebilir.” Telefon elimden düştü.
Sevgili okurlarım, bütün bu anlattıklarım bire bir yaşadıklarımdan küçük alıntılar. Mutlaka sizlerin de yaşadığınız böyle olaylar vardır. Neyse, nerede kalmıştık?
Benim çok değer verdiğim Prof. Psikolog doktor arkadaşımın muayenehanesine köyden bir çift gelir. Erkek karısını muayene ettirir.Doktor kocaya sorar; “ Hanımının nesi var?” Koca; “ Aman doktor bey benim hatun kazma diyor, dam diyor, inek diyor, ördek diyor, ne dediği hiç anlaşılmıyor. Tıpkı Profesör gibi konuşuyor. Ben anlamıyorum.”
Yine aynı prof doktora bir başka çift gelir, doktor kadını muayene ederken yanlışlıkla gaz kaçırır. Bakar ki hastasından tepki yok, “Aferin onlara yüzüme vurmadılar” diye düşünür. En sonunda muayene biter. Adam 50 milyon masaya koyar. Doktor, “ benim vizitem 40 milyon, niye 50 verdin?” deyince adam “ olsun doktor bey 10 milyon bahşiş verdim. Sizi yorduk. Os….tana kadar uğraştık, helal et” der.
SEVGİYLE KALIN