Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Haziran 24, 2006

EVİME DENİZİME AŞKIMA KAVUŞTUM

Hayırlısıyla SAROS seyahatini de şey ettik. Yollar güzel, tabiat güzel, denizi güzel daha önemlisi yiyecekler hem çok güzel hem çok ucuz. Öyle lezzetli yemekler yedim ki! Neden doydum da daha fazla yiyemiyorum diye kendimle kavga ettim. Aynı yemekleri bodrumda yeseydik, eşek yüküyle paralar öderdik. Meğer biz gerçekten kazık yiyormuşuz. Bodrumdan çık. Bafaya gel. Göl gazinosunda köy kahvaltısı yap. Midelere mükemmel ziyafet yaptır. Azıcık para öde…. Yok anacım burası el yakıyor. Yazlıkçılar 10 günlük gelip, parayı yiyor. Bitince de gidiyor. Biz 12 ay burada olduğumuzdan aynı kazığı yiyoruz. Kaçacak yerimiz de yok.

Çanakkale geçilmez diyorlar ya! valla yalaaan! Billa yalaaan! Biz aslanlar gibi geçtik. Hemi de feribotla, püfür püfür denize karşı cıgaramızı tüttürdük. Şaka bir yana gerçekten oraların her bir taşı toprağı buram buram tarih kokuyor. İyi ki MUSTAFA KEMAL ATATÜRK bizim öz canımız, kanımız vatandaşımız olmuş. Bu güzellikleri bulmak vatan dediğimiz, bayrağımız dediğimiz, millet dediğimiz, kavramlar asla olmazdı. Kim ne derse desin? Dünyanın en güzel yeri benim vatanım…

Saros’da arkadaşın evinde kaldık. Onun İstanbul’dan gelen öteki arkadaşlarıyla harika hafta sonu geçirdik. Doktor hanımın evinde mum ışıkları altında gitar dinledik. Canım öyle güzel çaldı söyledi ki! Bayıldım. Kırmızı şaraplar nasıl gittiiii!

Yalnız tabiat bakir kalmış. Çanakkale boğazı hem uzun hem bakir. Eğer aynı boğaz İstanbul’da olsaydı? Vay haline tek karış toprak kalmazdı. Yalılardan teknelerden görünmez olurdu. Neyse ki buraya elleşmemişler.

Hayli kakara kikiden sonra evime döndüm. Bu sefer İstanbul’dan çok canım arkadaşım güllükteki yazlığına gelmiş. Haydiii tekrar barhanamı topladım ona gittim. Güllük, Bodruma 50 kilometre filan. Öööööle! Aynı git gel yapamam. Eh! Nasılsa ağırlanıyorum. Ekmek marketten, su damacanadan keyfim beyde yok. Orda da kaldım. Şu güllük dedikleri yer ne menem şeymiş ? gördüm boyum 2 karış uzadı. Yeşillik desen eeeeh! Deniz desen aynı. Ama anacım gece hiç hareket yok. Sitelerde millet yemeğini yedikten sonra tv seyredip yatıyorlar. Tam kafa dinleyecek yer. Ben almayım, alana da mani olmayım. 2-3 gün ideal. Gerisinde sıkılırım. Yine ne varsa burada var. hareket bereket, aktivite tekmili birden buradaaa!

Bana gittiğim yerlerde soruyorlar “nerde oturuyorsunuz” “BODRUM” deyince kocaman bir WAAAW! Çekiyorlar. Medyadan gördükleri bodrumu hayal ediyorlar. Sanki her gün köpüklerin içinde bar tezgahlarının üstünde sabahlara kadar tepiniyorum. Saçlarımı maviye boyayıp her 1 yerime priiing denilen metal çivilerden çakıyormuşum gibi… Ah! Ah! Ah! Dışı sizi, içi beni yakar. Burası benim için tutku olmasa zor yaşamı olan bir belde deeeerrrmiiişim…

Güllük faslını da bitirip evime döndüm. Bizim konsere az kaldı. 8-TEMMUZ- CUMARTESİ kalede konserimiz var. çalışmalarımız hızlandı. Misafir solist MELİHAT GÜLSES geliyor. Tam bir müzik ziyafeti olacak. umarım başarılı oluruz.

Dün de hocamızla çalışma sonu, 13 kişilik minik grubumuzla ortakentte oturan canım arkadaşım Mustafa’nın bahçesine gittik. Eşi NEŞE bir mezeler yapmış? Peeeeehhhhh! Donatmış, döktürmüş…. Mangallar filan derken saz söze sıra geldi. Şurup gibi sesiyle hocamız bir başladı! Her zamanki gibi uçtuk. Sabah 7 olmuş. Burada ne çabuk sabahlar oluyor. Bizi ağırlayan canım arkadaşım ve canııım eşi neşeye nasıl teşekkür etmeliyiz? Gak dedik rakı, guk dedik yemek…… kral sofrasıydı. Ellerine sağlık. Yalnız acılı ezmede neşenin üstüne tanımam. Valla bütün gece millete azıcık verip kalanını eve getireyim dedim. Sabah olunca dalgaya düştük. Alamadan geldim.

Bak Neşecim! Senden acılı ezme alacağım var. unutma… yoksa dilime düşersin. Aşkım (kuşumun adını öğrenin artık. Devamlı bu kim diye sormayın yaaaa! Bıktııım!) beni özlemiş. Bunalım takılıyor şu günlerde. Parmak kadar velet, bana nazlar kaprisler…. Eh bugün evde oturup onun da gönlünü alayım. Naparsın! Ortak yaşamakta fedakarlık yapmak lazım. Yarın İstanbul’dan gelen arkadaşımın motor yat teknesiyle çökertmeye gidiyorum. Aslında motor yatları sevmem. Mecburen arkadaş hatırına çekeceğiz. ( havam batsın… bu kadar da olmaz yaaaa! Bazen çok adiyim değil miiiii?)

SEVGİYLE KALIN