Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Çarşamba, Nisan 19, 2006

UY DERYALAR, DERYALAR.. SEVGİ KULUNUZ TEKNEYİ SALLAR

Evdeki bahar temizliğini, türlü zorluklarla bitirdim. Yalnız sizlere canım feda! Nasıl güzel yollar göstermişiniz. Soba nasıl yakılır? Nasıl temizlenir? Bir tek ben şavalakmışım. Valla söz veriyorum! Seneye kışa tıpkı sizin dediklerinizi yapacağım. Ne kadar çok beni seven canlarım varmış. Hepinizi ayrı ayrı şappadanak şuppadanak öpüyorum. Sıra badanaya geldi. Bu kadar isten, pisten sonra badana şart oldu. velakin ev şimdi temiz ya! tekrar uğraşamam. İlk önce işinin ehli döküp saçmayacak ve en ucuzu yapacak badanacı bulmak lazım. Sonra efendiiim! İşin uzmanı temizlikçi bulmam lazım. Beni yormadan, sinirlendirmeden bütün bu işlerin yapılması lazım. Neyse kışa daha çok var. yaparız bir gün. “ benim işim nariiin! Bu olmazsa yariiiin!”

Cuma gecesi koro çalışmasına gittim. 1.5 aydır gitmiyordum. Nasıl özlemişim? Hocamı, arkadaşlarımı, çalışmaları, şarkı çığırmayı özlemişim beee! Nasıl şevkle çığırdım? Şarkılar da baba gibi zor. Mecburen öğreneceğiz. Yoksa 2-TEMMUZ da KALEDE nasıl bülbül gibi şakırım. Eşek gibi çalışacam. Azimle s…..n taşı delermiş. Çalışma sonunda torbadaki abone yerimize gittik. Hani Hamiyet Yüceses’in yeğeninin yeri vardı ya! oranın mutfağı ve sunumu harika. Yemek faslı neyse de kendimiz çalıp, söylemeye başlayınca kopuyorum. Ut çalan hocamın sesi limonata gibi. Ye, iç, şarkı söyle! Zaman nasıl geçiyor. Saat sabah 6 olmuş. Tabi ki gündüzüm uykuda geçti. cumartesi güneşi gümüşlükte batırdım. Akşamı tekrar koro çalışması. Sonrası aynı terane. Sabah 5 oldu. battı fiiş, yan gooo diye, evlere gitmedik. Bir arkadaşın yelkenlisi var. Oraya resmen çıkartma yaptık.

Kaptan zaten yanımızda olduğu için, teknedeki personeli uyandırdı. Bizler bütün acemiliğimizle sözüm ona yardım edeceğiz. Marinada sabahın 5 inde bir çalışma ki görende preveze deniz savaşına hazırlanıyoruz sanacak. Bakın teknedeki komutlara: taraçina almak, camedanı gevşetmek, sancak kontra.. ben HÖÖÖÖ? Vaziyetindeydim.

Bodrum gecesi nasıl güzel bir hava var. mehtap da tabak gibi dolunay. Yakamoz, ay mehtabı ışığı gırla.. önce lay lay lom her şey iyi gitti. Uykum geldi. Teknenin bir yanına kıvrıldım. Ohoooo! Güneş üstüme doğmuş, millet bir yerlerde uyuyor. kollarım ve bacaklarımın bir kısmı tıpkı amele yanığı olmuş. Saat 13 sırasında kendimize geldik. Kara adanın arkasındaymışız. “cenovayla çıkıp sancak kontra yapıp karadan burnu sıyırıp iskele kontra”

Acıktık! Bodrum’ gidip yiyecek alalım dediler. Sen sancak tarafına otur. Biz iskele tarafından yelken basacağız bunları hiç anlamadım. Meğer teknenin sol yanı iskeleymiş, sağ yanı da sancakmış. Yelkende beni resmen kum torbası gibi kullandılar. (öhööm! Öhööm! Abarttıkları kadar da değil canııım!)

Şimdi akıldaneliğime bakın! Hazır bodruma geri geldik. Git evine rahatla, soyun dökün, uyu. Hayııır. Şeytan azapta gerek. Marinadan nevaleyi düzdük. Abartı yiyecekler, içecekler, aynı kostümlerimizle ( sıcak havada teknede üstümüzde mayo olması lazım. Bizim zombi grubunun mayoya ihtiyacı bilem yokmuş, sonradan anladım.) bu sefer pabuç denilen koya gittik. Yalnız yelkenle gitmek kadar keyifli bişey yok. Motor sesi olmadan sadece “lap lap lap” yelken sesi ve denizin sesi. Resmen transa geçiyorsun. Pabuç denen koyda öyle güzel ki. Daha mevsim açılmadığı için bizden başka deli yok.

Masalar kuruldu. Eeeee! Teknede balık da tutuluyor. Hemen pişmeye başladı. Krallara layık sofra ( bunu da hiç anlamam. En iyisini kral mı yermiş? Bence biz yiyoruz.) kuruldu. Ben tekneden düşme sabıkalısıyım ya! bana pek iş vermiyorlar. O da benim işime geldi. Akşama kadar nasıl çaldık söyledik. En sonunda içimizdeki en deli arkadaşımız ortaya bir fikir attı. Üstümüzde mayo yok ya! bodruma yaklaşırken denize üstümüzle girelim. Yüzelim. Zaten mazotu almışız. Hava harikaymış. Ne dermişiz?

Sizce ne dendi? Güneş batarken millet üstüyle başıyla denizdeydi. Ben hariç. O kadar çılgın olamadım. Ama bol bol resimlerini çektim.evlere döndük. Bakar mısınız? zombi grubu olarak ne manyaklıklar yapıyoruz. Temizlenmiş evimi özlemişim. Kuşum aşkımı özlemişim. Bakalım ilerdeki günler ne gibi denyoluklar getirecek.

SEVGİYLE KALIN