Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cuma, Şubat 10, 2006

KIŞIN ORTASINDA BALIK TUTAN ALIK S. Ö.

Bu kış azdı kudurdu. İstanbul başta, bütün umum Türkiye kar altında kaldı.her gün kızımla telefonla konuştum. 7-8 gün işe gidemedi. Milletin kıçı donuyor. Okullar tatil. (öğretmenler ve öğrenciler yaşıyor. Ben çalışırken kar olsun da okullar tatil olsun diye dua ederdim.) emekli olunca külliyen tatildeyim Zavallı doğu Anadolu zaten en az 5 ay kar altında kalır. Köy yolları kapanır. Alıştığı için mi? Şartlarından mı? Sesi çıkmaz, kaderine razı olur. Batıda kar olay olur. Medya, belediye tutuşur. Acil masaları kurulur. Okulları kapatırlar. Doğudaki çocuklar karlara bata çıka, uzun mesafelerde yürürler. Okulları açıktır.(öğretmen varsa tabii) Neyse canım! Ben buradayım. Her zaman söylüyorum, cennette yaşıyorum. Yağmur şakır yağıyor. Sonra 1 güneş açıyor ki! Sıcacık için ısınıyor. Sizi şimdi daha fazla kudurtayım.

Canım arkadaşım, Manişin kocamaaaaaan teknesi var.şöööle tam 4.5 metre kadar fiberden. Katamaran cinsi. Kıçtan motorlu. Efendiiiiiim daha nasıl tanıtabilirim? Sanırım bu kadar. Bize o transatlantik gibi geliyor. (görmemişin teknesi olmuş, tutmuş abartı havalara girmiş.) siz karların altında debelenirken, biz bu tekneyle balığa çıktık. Hava günlük güneşlik. Deniz çarşaf gibi nasıl güzel. Biz 3 kişi denize açıldık. Ben, maniş ve kaptanımız Ahmet’imiz.(bizim teknenin kaptanından ziyade ailemizin kaptanı. Kendisi profesyonel açık deniz kaptanı.) kara adanın arkasında poyraz koyu var. orası pek rüzgar almaz. Tekneyle o koya gittik

Marinadan daha demir alıp da denize açıldık ki! Ben ellerimi havaya açtım.” Allah’ım sana binlerce kere şükürler olsun! Bu mevsimde böyle güzel havada denizin üstündeyiz.” Eğlene güle poyraza gittik. Ben balıkçılık konusunda çok acemiyim. Maniş ve Ahmet oltalarını salladı. Bana da oltayı hazırladılar. Nasıl atıp da balık gelince ne yapacağımı söylediler. Bir heves oltamı salladım. Bekliyorum. Bizimkiler patır patır balık çekiyor. Ben de tık yok. Deniz o kadar pırıl ki! Derin olmasına rağmen,içine 5 kuruş atsan görünür. Benim yeme balık geliyor. Ucundan tutup bir güzel yiyor ve gidiyor. Ben besliyorum, onlar tutuyor. Sinirlendim. Beni özel mi biliyorlar da “bu şavalak, acemi, ooohhh! Onun yemlerini yeriz. O bizi yiyemez” diyorlar. Her seferinde yeni yem takarken bu sefer misinayı dolaştırdım. Ahmet kaptan açıyor, ben doluyorum. En sonunda oltama tamamen benden haberi olmayan, şavalak 1 balık geldi. Ben çığlıklar atıyorum. Sanırsınız ki okyanusta balina avlamışım. Ne yaygara, ne tepinme. Oltayı çekmenin bile usulü varmış. Maniş çekti. Anaaaa! Orta boy bir lokum balığıymış. Kıymetliymiş. Bende bir böbürlenme ki! Yanıma kimseler yanaşamaz. İşte tutarsam, böyle kıymetlisini tutarım dedim. Hoş balıkların cinsinden de haberim yok. Ne gelirse yiyorum. Bir tek lüferi, kalkanı, hamsiyi tanırım.palamutu bile torik der geçerim.

Eh! O kadar profesyonel oldum ya! vallaaa! Tam 5 balık tuttum. Bizimkiler devamlı çekiyor. 2 kova balık yakaladık. Ben balık tutmanın bu kadar eğlenceli olduğunu bilmiyordum. Şubatın ortasında denizde balığa çıkmak kadar keyif verici ne olabilir? Artık karşınızda koskocaman, ünlü, deneyimli balıkçı var.(kendimi beğenmesem çatlarım) o günün akşamı manişin evinde şömine partisi yaptık.balıklar pişti. Yem diye alınan sübyeler bize kısmet oldu. bu arada mahalle komşularımız da balığa doydular. Bundan böyle hızlı balıkçı olurum. Yurt dışına bilem yollarım. Nasıl Norveç’den bize geliyor? Ben sade Norveç’e değil, kutuplara kadar balık yollarım.(atılır da bu kadarı değil) yaşasııın bütün balıklar! Bekleyin! Ben ! geliyoruuum!

SEVGİYLE KALIN