Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Ocak 14, 2006

UZUUUN TATİL DE BİTTİ

Bayram seyran derken tatil de bitti. Özüm olarak bittiğine sevindim. Gelen arkadaşlar 1 gün evimde şööle uyutmadılar. Sabahın köründe (öğle üzeri, benim sabahın körüdür) telefonlarla zorla ve uyandırıp, evden rehin alaraktan gezmeye götürdüler. Ya! siz görgüsüzler! 9 günlük bayramda evinizde güzelce oturun. Kurbanınızı kesin. Ziyaretlere gidin eller öpün. Yok anam bunlar kaçak cinsi. Acilen bavullar hazırlanıp, bulduğun ilk vasıtayla Bodrum’ a kapak atılır. Geldiler tamam da uyku durak hak getire! İpini koparmış it gibi dolanıyorlar. Beni sürüklemeseler sorun değil.

Bayramın ilk günü, kurban kesen arkadaşın evinde toplandık. Bir sürü koşturmacadan sonra en sevdiğim kısım geldi. Kavurmaaaa! Nasıl yumulduk? Haammm! Mammm! Hıııımmm! (evdeki iş bölümünde uzaktan komut verip, çalışanları yönlendirme görevi bana kalmıştı. Heh!heh!heh! tembellik içime işlemiş) karnımız doyunca, gözümüz pabucumuzda evden fırladık. Arabayla koyları dolanmaya başladık. Pek kimseler yoktu. Hava serin olunca millet kapalı mekanlara tıkılmış. Her şey dahil oteller depili doluydu. Gecede barlarda kuduruldu. Sabaha karşı uyundu.

İkinci gün, et ye şiş, soda iç hazmet, sonra gene ye şiş, emme basma tulumba gibi, ye iç, hazmet (tartışılır) yürümek ise eeeeh! Sahilde kahve içilecek yer ara. Şunu hep söylerim. Tatil yerlerinde kışın deniz olayı olmayınca tıkınmakla, içmekle vakit geçiyor. Ben uyanıklık yaptım. Milleti sabah kahvaltısına davet ettim. Sıramı savdım. Geceleri bizimkiler nostalji yaşamak istediler. Evimde kuzine var ya! kestanesini alan, salepini alan, çekirdek alan geldi. Tam kış gecesi yaşandı. Bol dedikodu yapıldı. Çaylaaaaar! Kestaneler! Yendi. Bu arada evim çöplüğe döndü. Nasıl bu kadar dağıtıp, pisletebildiler? Son gelişleri oldu. bir daha ellerine süpürgeyi vereceğim.

Dün bizimde inanmadığımız bir olay yaptık. Hava o kadar güzel gitti ki. Tatilciler doyasıya deniz kenarında güneşlendiler. Ben ölmeden tanrı bize burayı yani cenneti gösterdi. Burada yaşadığım için Allah’ıma her an şükrediyorum. Bizde deniz kenarında kahve keyfi yaparken, sivri akıllı 1 arkadaşım “ah! Şimdi teknede olmak vardı” deyiverdi.Hemen organizasyona geçtik. Arkadaşın teknesini ayarladık. Yemek ne olabilir? Sürpriiiz! Et! Salata malzemesi, içecekler, hırkalar şallar. Bindik ama inanın bütün bunlar yarım saatin içinde oldu. nasıl 1 hızlı çekim? Veee! Gidiyoruz! Sahiden ocak 13 de denize açılıyoruz. Kara adanın arkasında poyraz koyu var. oraya demirledik. Mangallar yandı. Şişeler açıldı. Nasıl pırıl ve temiz hava var. zavallı İstanbul’dan gelen görgüsüz arkadaşlarım. Resim çekiyor. Kameraya alıyor. Hava atacaklar ya! ama haklılar. Bunların aklına uymasaydım, hiç aklıma gelmezdi. O kadar içildi. Tık yok. Bu arada ut vaar! Saz vaar! Fasıl vaaar! Akşam güneşini denizde batırdık.

Bizimkiler salimen gittiler. Tabi ki olanları size dedikodu olarak sonra anlatacağım. Şimdilik evime kavuştum. Evim, evim güzel evim. Sıcacık, sessiz, temiz, aşkımla mutluyum. Bayramda sözüm ona onlarla dinlendik. Peeeah! Yalan! Esas şimdi dinleneceğim.

Sırada konserimiz var ocak-21 de konsere sıkı hazırlanıyoruz. Umarım çok güzel olacaktır.

SEVGİYLE KALIN