Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazar, Şubat 19, 2006

KAP KAAÇ, KAPTA KAAÇ! KİMSE TUTAMAZ SENİ

İş bu yazı gecikmiş 1 yazıdır. Şubat başında ki olayı şimdi içme sindirebildim. Sanırdım ki! Şu kapkaç olayları, büyük şehirlerde oluyor. Medyadan seyredip okuyorum. Her seferinde canların nasıl yandığını, ölümle sonuçlanan olayları acıyarak takip ederdim. İnsanın başına gelmeyince, osuruktan tayyare, selam da söyle o yare, misali fazla acıtmıyor.

Yıllardır banka içinde sıraya girmekten nefret ettim. Önceleri sıra kavgası yapardık. Sonra numaratörler çıktı. Elinde sayı bekle babam bekle. Zaman kaybı. Sonra daha kolayı çıktı. Kartlara terfi ettik. Sonrada ATM diye makineler koydular. Daima banka işlerinizi beklemeden yapabildik. Sonra da internet bankacılığı başladı. Bakalım daha neler olacak? her eve aslında özel hizmet verseler. “Ev bankacılığı” ne güzel olur. Bütün bu medeniyeti anladım da eğer hesabında paran yoksa, neyleyim internetii! Neyleyim kartı! Ben de o nimetler çıkalı beri bütün para yatırma işlemlerimi ATM makinesinden zarfla yaparım. 4-5 bankayı dolanmam 1 saati bulmaz. İşte medeniyetin nimetleriii…

Bu şubat başı da aynı işlemler için bir bankanın ATM önünde işlem yapıyorum. Arkamda en az 7-8 kişi sıra bekliyor. Elimde zarfla ödeme yapacağım.. Tam parayı zarfa koyarken, arkamdan bir kol uzandı. Makas şeklinde parayı aldı ve kaçtı. Ben daha ne oluyor demeden tam arkamdaki kirli sakallı gençten bir çocuk beni ATM ye sıkıştırıp, koşmamı engelleyip konuşuyor. Birde baktım ki! 12,13 yaşında çocuk koşarak köşeyi döndü ve yok oldu. bütün bunlar sanırım 10-15 saniyede filan olmuştur.

İşin enteresan tarafı kimse ama kimse, kapkaçı yapan çocuğu takip etmedi. Sadece film izler gibi izlediler. Hani derler ya! hırsız gittikten sonra yol gösteren çok olur diye! Aynen öyle oldu. her kafadan bir ses çıkıyor.ben tamamen dumur ve de şapşalak vaziyetteyim. Bankanın yanındaki mağazanın kapı eşiğine oturdum. Arkadaşıma telefon ettim. Zavallı şok vaziyette gelip evine götürdü. Sinirden titriyor, donuyordum. Sobayı yaktı. Battaniye örttü. Yok anam yok. İçim katılıyordu. Akşama evime geldim. Giden paraya mı yanayım? Çektiğim heyecana mı?

Bu insanlar nasıl bir örgütlenmedir? Çocuklara yaptırıp, rahatça o paraları yiyebiliyorlar. Polise bildirdim. Eşkal verdim. Wat fayda? Netekim de çocuk bir hafta sonra yakalandı. Beni teşhis için çağırdılar. Tamam dedim de ne oldu ki! Yaşı 12 çıktı. Ceza nanay! Ailesi diye birileri geldi. “ bunun ailesi öldü. Ben bakıyorum. Demek ki suç işlemiş. Ben onun terbiyesini elimle eyice veririm” demiş.veeee! gitmiş! İşte bu kadar! O çocuk ertesi gün mesaiye devam edecek. Bana da diyorlar ki” iyi ki sana zarar vermedi.” Bakar mısınız? Zarar görmedim diye şanslı olduğum zamana geldik. İnsan her gün gazetelerin 3. sayfasında okuyup geçtiği, kapkaç gasp olaylarını kendi başına gelmez sanıyor. Bu çocukları büyüdüğü zaman ne olacak düşünemiyorum. Benimde evladım var. Allah ıslah etsin. Aslında onlara kızamıyorum. Onları örgütleyen, çalmaya çırpmaya alıştıranlara binlerce kere lanet ediyorum.

Hani kaba bir laf vardır.” Kızın başına kötü şey geldikten sonra kapıya kilit vurulmuş.” Ben de kapkaça paramı kaptırıverdikten sonra, çeşitli önlemler almaya başladım. Önce caponlar kardeşlerin gibi bilumum dövüşleri öğrencem. Ay başlarında ATM makinesine giderken masraftan kaçmayacağım. Taaaa! Caponyadan samuray getireceğim. Şööööle! Çekik gözlü, ellerinde kılıç, beyaz donları. Eh oldu olacak 2 tane de sumocu getireyim. Bak bakalım bir daha bana yaklaşabilecekler mi? Yaşasın hayal etmek! Züğürt sevgi kendini caponların korumasında sanırmış. Heeyyy! Sumocular! Samuraylar! Gelin gariiii!

SEVGİYLE KALIN