Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Çarşamba, Ocak 04, 2006

DEVELER GÜREŞTİ BEN SEYRİNE DURDUM

Yılbaşı gecesi içtik, tepindik, sabahı ettik. Ertesi günü derin uykumdan, telefonlarla uyandırıldım. Sürüklenerek deve güreşlerinin yapıldığı orta kente götürüldüm. Sabahın 11 rinde, millet nasıl uyanmış? Nasıl sahayı doldurmuş? Aklım almadı. Ya!! şu güreş gününü ileri alamaz mıydınız? Kargalar kahvaltısını etmeden, meydana koştuk.

Tam develerin güreşeceği yerde masa hazırlanmış. Düşünün daha sabah çayımı içmemişim afyonum patlamamış. Ne söylerlerse “hööö!” vaziyetindeyim. Masada neler var, neler… et obur olduğum için, yumuldum. Peeeeh! Önüme sabahın 12 sinde rakıyı dayadılar. Daha evvelki geceden tam kendime gelememişim. Aman yapmayın demeye bakmadılar bile. Biz beş hatun, birbirimize baktık. Battı fish yan gooo! Dedik.

Hayvan sever olarak, her türlü hayvanın güreştirilmesine korkunç karşıyım. Horoz, köpek, deve, boğa daha ne biliiim aklıma gelmiyor ki! Hepsinin sırf insanların zevki için dövüştürülmesi, acı çektirilmesi, yaralanması en kötüsü de ölmesi, beni can evimden vuruyor. Deve sahiplerini sorularımla canlarından bezdirdim. Meğer devesinin hırpalanmasını o da istemiyormuş. Zaten dikkat ettim döğüş kısa sürüyor. İki deve birbirine başlarıyla geliyor. Birisi dışarı çıkınca mağlup sayılıyor. Pistte o kadar çok adamlar var ki! Devamlı kontrol onlarda. En ufak tehlike anında müdahale ediyorlar.develerin isimleri de enteresan. Çapkın kız, hırçın, daha bi sürü isim. Deve güreşini idare eden ne deniyor? İdareci diyelim. Öyle kafiyeli sözler uydurdu ki! Her devenin ismi veya sahibinin ismiyle uyumlu neler uydurdu? Develer de öyle süslü ki! Üstlerinde halı atıyorlar, çeşitli armağanlar var. bazen insanların bulunduğu yere doğru hamle edince, halk nasıl kaçışıyor? Gülmekten öldüm. Deve intikamı bu olsa demek diye umut ettim.

Develer güreşe dursun, ben yemek faslına geçtim. Sabah çayı yerine rakı. Bodrum’un güzelliği burada. Hava harika. 1 ocakta sadece kazakla oturduk. Güreşleri duyan ne kadar çalgıcı takımı varsa oraya gelmişler. Bizi misafir edenler, oranın eşrafından insanlardı. Nasıl yedirdiler, içirdiler? Devamlı özür dilediler. Bu masa ve ikram şekli, güreşin şartlarına göre olduğu için. Düşündüm! O zenginliğe sahip olan, büyük şehrin insanları! Acaba aynı sevecenlikle, gözü gönlü toklukla davranabilirler miydi? İşte özlerini bozmamış, bizim insanımız bunlar.

Güreşin sonuna doğru, ortakent belediye başkanı sayın Mehmet Kocaeğir ile gündoğan belediye başkanı da masamıza geldiler. Anam! Anam! Anam!! Nasıl ikramlar yağıyor? Davullar, zurnalar, çalgılar hepsi tepemizde. En güzel tarafı da biz 5 hatun, 155 adam vardı. Hepsi de bacım, kardeşim diye öyle saygılı davrandılar ki. Zaten bizi tanımayan da yoktu. Güreşler saat 16.30 da bitti. Millet dağıldı. Esas eğlence bizde başladı. Çalsın davullar…. Belediye başkanlarıyla ne kadar bodrum havaları varsa ( çökertme, sepetçioğlu, karabiberim.) nasıl oynuyoruz! Peeaaah!!yerler mırık çamurmuş, kimin umurunda? Yere diz çökerekten, haydi yallah! Paralar havalarda uçuyor. Bana takılan paraları davulcuya vermek zoruma gitti. Halbuki oynamayla bayağı param olacaktı. Keşke dansöz veya köy düğünlerinde oynayan olsaydım. Emekli maaşımdam çoooook kazanırdım. Kader utansın!!

SEVGİYLE KALIN