HEP ANORMALLİKLER BENİ BULUR
Hayatım boyunca ne yapmak istediysem, mutlaka 1 anormallik olur. Eskiden köpeğim vardı. Hırçın, ısıran ama son derece akıllı ve şirindi. 12 sene benimle yaşadı. Tıpkı insan gibi, yedi içti gezdi. Sirk hayvanı gibi marifetliydi.( demek ki köpeğim, lakiyi özledim)
Otobüs veya uçak seyahatlerimin hangisini yazayım. Hepsinde mutlaka matrak macera yaşadım. Başka zaman uzun uzun anlatırım. Şimdi evimde aşkım var. Söylemiştim erkek muhabbet kuşu. Aman kardeşim!! Bir kuş ne yapar? Konuşur, yemini yer, evde uçar. Hahaayt! Siz öyle zannedin. Bana gelen kuş bile anormalleşti. Nasıl mı?
Yemeğimi acı severim. Bol kırmızı pul biberle yerim. Bizim aşkım (kuşumun adı) her yemeğe daldığı için, acıya bayılıyor. Kırmızı biberleri özellikle yiyor. Urfa’lılar gibi acı yedikçe sesi güzelleşiyor. Ekşisi bol salatayı, tüylerini kabartarak nasıl götürüyor. Peyniri sevmedi. Geçen gün balığın içinde hem eşelendi, hem yedi. Leş gibi balık koktu. Bende yıkadım. Suyu bardakta görmesin. İçine girmeye çalışıyor. Aklı sıra yıkanıyor. Her yer ıslanıyor.hele çaya dayanamıyor. Başı kanatları çayın içinde yüzüyor, oyun oynuyor. Görmeniz lazım. Devamlı tüyleri ıslak. Bazen yoğurda, bazen çorbaya artık ne olursa içinde. Sakın “kafesine kapat yemeğini rahat ye” demeyin.öyle şirin ki! Yemeğimi zevkli yiyorum.
Müzik çalmaya başladı mı? Ne ötme! Öğrendiği bütün kelimeleri benim ses tonumdan, aynı vurgulamayla sıralıyor. “aşkım, cici çocuk, annecim, çekil, sevgoş geldi, canım, öpücük, muck, oooh, şımarık”
Bilgisayar manyağı. Klavyenin üstünde geziniyor. En büyük keyfi de PC nin üstünden klavyeye atlamak. Hangi harf gelirse onu yazıyor. Çekil dediğim zaman resmen cıırr, cıır benle kavga ediyor. Ona da posta adresi aldım. aşkım@cik cik.com yaaaa ona da mailler gelirse işte o zaman şakkadanak düşüp bayılırım.
Dün evde 1 priz bozuldu. Elektrikçi 15-16 yaşında çocuk geldi. Prize baktı,baktı. “abla bu bozuk çalışmıyor” dedi. “ e! Oğlum bunun için çağırdım seni” prizi sökmeye başladı. Sigortayı kapatmadan mı yapıyorsun dememe kalmadan şırrraaaaak! Paaaaat! Diye seslerle kalakaldık. Oğlan benden çok korktu. “abla canımsın! İşe yeni girdim. Patron duyarsa işimden olurum. Nooooluuuursuun söyleme” iyi de çocuğum ben şimdi ne halt edeceğim. Neyse tekrar dükkana telefon ettim. Patron kendisi geldi. Bir priz bu kadar sorun yaratır mı? Önce kızdı. Sonra evdeki bütün prizlerin nasıl olup ta patladığına akıl erdiremedi.
İşini bitirip kapıdan çıkarken, kulağına işçinin marifetini fısıldadım. Öyle ya! bu iş şakaya gelmez. Ne de olsa elektrik. Öyle büyük gümbürtüye rağmen hasar azdı ama, her zaman öyle olmayabilirdi.
İşçi çocuk “abla sana duvarları kazarak topraklama döşiyim” demişti. Allah beni korudu. Gene şanslı günlerimden birindeydim. Bir basit priz değiştirme nerdeyse faciayla bitecekti. Tüü! tüü! Tüü! Maşallah.
SEVGİYLE KALIN
Otobüs veya uçak seyahatlerimin hangisini yazayım. Hepsinde mutlaka matrak macera yaşadım. Başka zaman uzun uzun anlatırım. Şimdi evimde aşkım var. Söylemiştim erkek muhabbet kuşu. Aman kardeşim!! Bir kuş ne yapar? Konuşur, yemini yer, evde uçar. Hahaayt! Siz öyle zannedin. Bana gelen kuş bile anormalleşti. Nasıl mı?
Yemeğimi acı severim. Bol kırmızı pul biberle yerim. Bizim aşkım (kuşumun adı) her yemeğe daldığı için, acıya bayılıyor. Kırmızı biberleri özellikle yiyor. Urfa’lılar gibi acı yedikçe sesi güzelleşiyor. Ekşisi bol salatayı, tüylerini kabartarak nasıl götürüyor. Peyniri sevmedi. Geçen gün balığın içinde hem eşelendi, hem yedi. Leş gibi balık koktu. Bende yıkadım. Suyu bardakta görmesin. İçine girmeye çalışıyor. Aklı sıra yıkanıyor. Her yer ıslanıyor.hele çaya dayanamıyor. Başı kanatları çayın içinde yüzüyor, oyun oynuyor. Görmeniz lazım. Devamlı tüyleri ıslak. Bazen yoğurda, bazen çorbaya artık ne olursa içinde. Sakın “kafesine kapat yemeğini rahat ye” demeyin.öyle şirin ki! Yemeğimi zevkli yiyorum.
Müzik çalmaya başladı mı? Ne ötme! Öğrendiği bütün kelimeleri benim ses tonumdan, aynı vurgulamayla sıralıyor. “aşkım, cici çocuk, annecim, çekil, sevgoş geldi, canım, öpücük, muck, oooh, şımarık”
Bilgisayar manyağı. Klavyenin üstünde geziniyor. En büyük keyfi de PC nin üstünden klavyeye atlamak. Hangi harf gelirse onu yazıyor. Çekil dediğim zaman resmen cıırr, cıır benle kavga ediyor. Ona da posta adresi aldım. aşkım@cik cik.com yaaaa ona da mailler gelirse işte o zaman şakkadanak düşüp bayılırım.
Dün evde 1 priz bozuldu. Elektrikçi 15-16 yaşında çocuk geldi. Prize baktı,baktı. “abla bu bozuk çalışmıyor” dedi. “ e! Oğlum bunun için çağırdım seni” prizi sökmeye başladı. Sigortayı kapatmadan mı yapıyorsun dememe kalmadan şırrraaaaak! Paaaaat! Diye seslerle kalakaldık. Oğlan benden çok korktu. “abla canımsın! İşe yeni girdim. Patron duyarsa işimden olurum. Nooooluuuursuun söyleme” iyi de çocuğum ben şimdi ne halt edeceğim. Neyse tekrar dükkana telefon ettim. Patron kendisi geldi. Bir priz bu kadar sorun yaratır mı? Önce kızdı. Sonra evdeki bütün prizlerin nasıl olup ta patladığına akıl erdiremedi.
İşini bitirip kapıdan çıkarken, kulağına işçinin marifetini fısıldadım. Öyle ya! bu iş şakaya gelmez. Ne de olsa elektrik. Öyle büyük gümbürtüye rağmen hasar azdı ama, her zaman öyle olmayabilirdi.
İşçi çocuk “abla sana duvarları kazarak topraklama döşiyim” demişti. Allah beni korudu. Gene şanslı günlerimden birindeydim. Bir basit priz değiştirme nerdeyse faciayla bitecekti. Tüü! tüü! Tüü! Maşallah.
SEVGİYLE KALIN