Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Salı, Mayıs 31, 2005

DANS EDELİMM STREES ATALIIM

Geçen gün gazetede okudum. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi bir çalışma yapmış. Adını da “meditatif” koymuş. İnceledim. Bizim bildiğimiz dans.

Neymiş efendim? Doğaçlama dans edilecekmiş, içinden geldiği gibi hareket edilecekmiş, miş miş de miş miş. Adı yabancı olunca özel mi oluyor.

Bizim memleketimizde öyle diploma veren dans okulları mı var? Haaa!! Bale derseniz! Hepimizin çocuğu bir kere küçükken baleye gitmiştir. Annelerin içinde uktedir, keşke o da zamanında gidebilseydi. Eğer baleye giden her çocuk balerin olsaydı, memleketimizde balerinden geçilmezdi. Ben bile kızımı Ankara’da daha ilkokula gitmeden zannedersem 5 yaşındaydı. Sait Sökmen hocanın bale okuluna yollamıştım. 3 yıl gitti. Balerin yapmayacağım için tam bacakları kaslanırken, çalışmadan aldım. Şimdi kazık kadar oldu, balenin ne faydasını gördü deseler, vücidi kırıldı ( çatlak, patlak olarak değil yaniiii) daha zarif oldu. hoş zarafetlik doğuştan olur, sonradan leydilik okuluna gitmekle zariflik filan olmaz. Bazı insanlara deriz ki! Ne zarif hanım…

Ammaaaa!... konu dans ve oyun olunca!.. onun okulu yok. Edirne’den, Ardahan’a kadar tüm yurdumun mümtaz insanları doğuştan yeteneklidir. Bizler kaşık şıngırtısına oynarız. Burada kavga neden çıkıyor biliyor musunuz? Düğünlerde oyunu idare eden kişinin görevi çok zor. Önce kız tarafının hanımları, erkekleri oynayacaklar. Kim kimle oynamak isterse onunla oynar, başkası karışamaz. Sonra sıra oğlan tarafına gelir, aynı seramoni orada da sürer. Sırada bir karışıklık oldu mu? İşte kavga sebebi…. Hep birlikte kalkalım oynayalım, yoktur. Öyle bir kavga ederler ki!! Görende kan davası var zanneder. Onun için burada her düğünde kavga olmadan bittiği zaman şanslı oluyorlar.

Tutmuş koskoca üniversite işi gücü bırakmış, stres atmanın dansını icat etmiş. İçinizden geldiği gibi dans edin de içiniz açılsın. Eğer dans ederek stres atılsaydı! Cinayetler işlenmezdi, insanlar cinnet getirip ailesini koyun gibi kesmezdi, en küçük bir tartışma silahla savaşa dönmezdi. Öyle dansla rahatladık ki! Kimse kimseye korkudan öteye git diyemiyor, eğlenmeye ve dans edip stres atmaya giden bile oralarda takır, tukur vuruluyor. Şişleniyor.

İyi ya kardeşim! Hani diskolarda dans edip stres atacaktık? Sinirlerimiz ve kurtlarımız pistte kalacaktı? “ vay sen bana baktın! Omuz vurmasana! Görl firendime niye bakıyorsun? Kalk o masa bizim!” daha say sayabildiğin kadar. Kavgaya bahane mi yok? Ne ya buuuu! Allah bizi doğuştan dansçı yaratmış. Oynayın agam oynayın! Bak bilimselde açıklandı. Ohhh hepten rahatladık.

Demek ki ben ezelden, ebede kadar stresin çözümünü bulmuşum. Üniversite daha yeni bulmuş. Peeeeee! Ben ne zaman sıkılsam, bunalım takılacağıma zilleri takıyorum. Açıyorum oyun havası cd lerini Ohhhh! Yandan!! Şıkıdık! Şıkıdık! Attır! Atmııış! Yetmiş! Yüüüz! Havada yüüz! Karada yüüz! Oooh! Oyna babam oyna.. hem ter atıyorsun hem de stresini. Beni de gören ne neşelisin diyor. Hiç çaktırır mıyım. Sende ol diyorum, gıpta ediyor. Bilmiyor ki oturup ağlasam, (parayla ağlayıcı tutsam, yardımcı olarak) meseleler hallolmuyor. Eee !! o zaman niye 2 kuruşluk hayatta devamlı karalar bağlayıp yaşayalım. Değil mi ama? İşte şimdi bile kalkıp iki göbek atarım. Ooh!! Sefam olsun. Nazar değiyor bana anacım nazar.



SEVGİYLE KALIN