Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Çarşamba, Nisan 27, 2005

ÖLÜDENİZ’İ DE BATTAL ETTİK

Fethiye’de normal turistler ve insanlar tatil yapıyor, çimenlerin arasında doğayla kucaklaşıyor. Biz öyle miyiz? Duşun altında kocaman eşek arısı olmalı gelip beni boynumdan soktu. Aman yandım!! Ciyaklamasıyla, eline çamuru alan koştu. Kimi domates kesip getirdi. Kimi de kibritin eczalı ucunu sürmeye geldi. Sol çenemin altı, boynuma doğru şişti mi 1 güzel. Ağrısı da cabası. Allah’tan alerjim yok. Yoksa tahtalı köyü boylardım. Tek yanlı gergedan gibi oldum.

Kıymetli arkadaşlarım halime acıyacaklarına ikramiye bana çıktı diye gülüyor, kışa hasta olmazsın diye kocakarı hurafeleriyle benimle dalga geçtiler. Bende intikam planları yapmaya başladım. Fakat fazla beklemedim. Akşam yemeğe gittik. Şık restoranda şık servis, Bertan beyaz ipek bluz, siyah etek giymiş. Hepimiz bakımlıyız. Şarap siparişi verdik. Garson kırmızı şarabı tatması için Bertan’a verdi. Beğendik ve garson da kadehlere doldurdu.

Kakara kikiri yaparkeeen!! Bertan’ın eli kendi kadehine çarptı. Ben ayy!!deyip onu tutayım derken bu sefer benim kadehe çarptım. İkisi birden Bertan’ın beyaz bluzunun yakadan başladı, önünü tamamen kapladı. Masa bir anda karıştı. Panikle silelim derken su bardakları da yemeklerin içine döküldü.. Daha tek lokma yemeden sinirlerimiz oynadı. Aç bilaç otele döndük. Hepimiz hem suratlar asık, hem de söyleniyoruz. Bertan bluzunu yıkayıp lekeyle boğuştu. Çıkaramadı, sinirle sandalyeye attı. Gecenin tadı kaçtı deyip, otelde bir şeyler yedik. Odada şarap içmeye başladık. Üçüncü şişeden sonra deminki olaya katıla katıla gülmeye başladık. Öyle azıttık ki! 3 hatun yastık kavgası bile yapıp, yatakların üstünde zıpladık.

Gündüz deniz kenarında güneşleniyoruz. Anita denize girdi. Daha boyunu yeni geçmişti ki! Bir çocuk ciyak ciyak bağırıyor, annesini çağırıyor. Anita çocuğa doğru yüzüp denizden çıkarmaya çalışıyor. Çocuk debeleniyor. Annesi kıyıdan bağırıyor. Bir curcunadır gitti. Kıyıya çıktılar. Çocuk niye çıktı diye ağlıyor. Anne ne oldu diye soruyor. Anita çocuğu çıkarırken dizini taşa vurmuş. Dizi kanıyor. En sonunda durum anlaşıldı. Meğer çocuk annesini yanında yüzmeye çağırıyormuş. Lakin bunu çığlıkla ifade ettiği için, Anita boğuluyor zannetmiş. Anne kızının huyunu bildiği için Anita’nın kızına müdahalesini anlayamamış. Plaj karıştı. Otel personeli koşuşturdu.

Bütün bu olaylardan sonra Ölüdeniz bizim için yetti dedik. Bavullar gene toplandı. İnşallah yarın Bodrum’a doğru yola çıkacağız. Ölüdeniz de sakinliğine kavuşacak.



SEVGİYLE KALIN