UÇTUM YİNE GEZİYORUM
Hollanda’dan gelen arkadaşım Anita ve Bertan’la, arabayla Bodrum’dan çıktık. İlk durağımız Kuşadası oldu. Aman da aman burası tatil beldesi değil resmen koskoca şehir gibi olmuş. Kocaman apartmanlar, kuş adasını baykuş adasına çevirmiş.
Orası da yeni sezona hazırlanıyor. Her yer tamirlerden moloz yığınları dolu. İnsanın zengin arkadaşlarının olmasının nimetlerinden bol bol yararlandım. Aman bir de keyifli oluyor ki… ( ne kadar fırsatçıyım değil mi? Kendimden utanmalıyım. Allah’tan o kadar uzun zamandır dostlarım ki, onlar bunu düşünmez. Bir tek ben fesatlanır, onlara açıkça söylerim.)
5 yıldızlı otele yerleştik. OOHH!! Benim evden rahat. Her şey emrimizde. 3 hatun Kuşadası’nı turlamaya başladık. Tamam iyi güzel de geceleri bile pek tadı yok. Bazı barlar açık fakat kalabalık pek yok. Deniz mevsimi de açılmadığı için, yapacak pek bir şey bulamadık.
Oradan Selçuk, Meryem Ana yaptık. Anita çok mutlu oldu. Hacı oldum diye, bin kere teşekkür etti. Ben devamlı gittiğim için, ilgim boğaz kısmına doğru oldu. Yine patlayana kadar ye babam ye. Ne olacak bu halim? O kadar sabırla yaptığım rejimler kışın güme gitti. Sözüm ona ekmek yemiyorum. Öteki yediklerime ne demeli?
Bir dirhem et, bin ayıp örter. Deseler de bana göre değil. Keşke et obur olacağıma, ot obur olsaydım. Kan değerlerim normal olurdu. Et yemekten; kolestrol: 1500, şeker: 3500, yağ: 5000, iyi huylu kolestrol : nanay!! Yook. Güzel, lezzetli yemek oldu mu? Üstüne atlıyorum.
Şirince’ye geçtik. Geçen gittiğim yere bu sefer bizimkileri götürdüm. Önce Anita lüks değil diye ( kendince lüks anlamı neyse?) burun kıvırdı. Fakat oranın işletmecilerinin samimiyeti, servisin ve yemeklerin güzelliği karşısında gecelemeye karar verdik. Ben önceden gittiğim için adamlarla artık akraba gibi oldum.
Meşhur Şirince şaraplarının içinde yüzdük. Akşam şömineyi yaktılar. Anita’nın yanında getirdiği klasik müzik cd sini de koydular. Zaten bizden başka 3 kişi daha vardı. Onlarla da ahbap olduk. Nasıl güzel şarap eşliğinde, şömine sohbeti yaptık.
Kıymetli misafirimiz Anita olduğu için, gezi programımız tamamen onun isteği doğrultuda geçecek. Kendimi onların programının akışına bıraktım. Nasıl olsa beni bekleyen kimsem yok. Geziyi de severim. Ohh!! Gel keyfim gel! Bakalım, yarın seyahat nereye doğru olacak? Göreceğiz … Bu gidişle daha bu bölgedeyiz…
SEVGİYLE KALIN
Orası da yeni sezona hazırlanıyor. Her yer tamirlerden moloz yığınları dolu. İnsanın zengin arkadaşlarının olmasının nimetlerinden bol bol yararlandım. Aman bir de keyifli oluyor ki… ( ne kadar fırsatçıyım değil mi? Kendimden utanmalıyım. Allah’tan o kadar uzun zamandır dostlarım ki, onlar bunu düşünmez. Bir tek ben fesatlanır, onlara açıkça söylerim.)
5 yıldızlı otele yerleştik. OOHH!! Benim evden rahat. Her şey emrimizde. 3 hatun Kuşadası’nı turlamaya başladık. Tamam iyi güzel de geceleri bile pek tadı yok. Bazı barlar açık fakat kalabalık pek yok. Deniz mevsimi de açılmadığı için, yapacak pek bir şey bulamadık.
Oradan Selçuk, Meryem Ana yaptık. Anita çok mutlu oldu. Hacı oldum diye, bin kere teşekkür etti. Ben devamlı gittiğim için, ilgim boğaz kısmına doğru oldu. Yine patlayana kadar ye babam ye. Ne olacak bu halim? O kadar sabırla yaptığım rejimler kışın güme gitti. Sözüm ona ekmek yemiyorum. Öteki yediklerime ne demeli?
Bir dirhem et, bin ayıp örter. Deseler de bana göre değil. Keşke et obur olacağıma, ot obur olsaydım. Kan değerlerim normal olurdu. Et yemekten; kolestrol: 1500, şeker: 3500, yağ: 5000, iyi huylu kolestrol : nanay!! Yook. Güzel, lezzetli yemek oldu mu? Üstüne atlıyorum.
Şirince’ye geçtik. Geçen gittiğim yere bu sefer bizimkileri götürdüm. Önce Anita lüks değil diye ( kendince lüks anlamı neyse?) burun kıvırdı. Fakat oranın işletmecilerinin samimiyeti, servisin ve yemeklerin güzelliği karşısında gecelemeye karar verdik. Ben önceden gittiğim için adamlarla artık akraba gibi oldum.
Meşhur Şirince şaraplarının içinde yüzdük. Akşam şömineyi yaktılar. Anita’nın yanında getirdiği klasik müzik cd sini de koydular. Zaten bizden başka 3 kişi daha vardı. Onlarla da ahbap olduk. Nasıl güzel şarap eşliğinde, şömine sohbeti yaptık.
Kıymetli misafirimiz Anita olduğu için, gezi programımız tamamen onun isteği doğrultuda geçecek. Kendimi onların programının akışına bıraktım. Nasıl olsa beni bekleyen kimsem yok. Geziyi de severim. Ohh!! Gel keyfim gel! Bakalım, yarın seyahat nereye doğru olacak? Göreceğiz … Bu gidişle daha bu bölgedeyiz…
SEVGİYLE KALIN