ANKARA ANILARIM - 2
Yabancı bir TV kanalına “MY FAİR LADY” Oynuyordu. Zap yaparken takıldım kaldım. Oyun İngilizce olmasına rağmen sanki çok iyi anlıyormuşum gibi zevkle seyrettim. Yine yıllar öncesine gittim. O günleri yaşamaya başladım.
Ankara devlet tiyatrosunun Büyük tiyatrosu. Aynı oyunun promieri yani ilk gecesi. Başrolde Ayten Gökçer, Cüneyt Gökçer. Bütün gelen davetlilerde Hanımlar uzun tuvzlerler, üzerlerinde kürk etoller. Erkekler siyah takım elbise veya smokin.
Önce fuayede kokteyl verilir. Sanatçılarla görüşülür. Sonra oyun seyredilir ve sanatçılar tebrik edilir. Harika bir ilk gece geçer. Ben Ankara’dayken eğer ilk gece davet edilmezsem aklımca küserdim. Hiçbir tiyatronun ilk gecesini kaçırmazdım. O özel gece için bilet satılmaz, davetiye yollanırdı.
Ah! Ah! Ah!.. ne oyunlardı onlar: Küheylan (baş rolde, Kerim Afşar, Mehmet Ali Erbil) cadı kazanı, kaktüs çiçeği ve daha nice oyunlar… bunlar devlet tiyatrosuydu.
Bir de özel tiyatrolar vardı. Benim için yeri her zaman ayrı olan “Ankara Sanat Tiyatrosu.” “AST”
Genco Erkal “Bir delinin hatıra defteri”ni bir yıl, belki daha fazla aralıksız oynadı. Tek kişilik bir oyundu. Kendini İspanya kralı 8. Ferdinant sanıyordu. O oyun anlatılmaz, ancak seyredilir ve oyunun içine girilir, yaşanır. Nasıl bir oynamadır? Nasıl başarıdır? Ben belki 15-20 kere filan gittim. İnanın abartmıyorum. Tiyatro müdürü, rahmetli Muammer bey bir gün dedi ki! “ o kadar çok seyrettin ki, bak bakalım Genco replik kaçırıyor mu?” hatta ne kadar tanıdığım varsa hepsini oyuna götürmüştüm.
AST bir okuldu. 72.koğuş, Godotu beklerken, daha niceleri.. Bir Rana Cabbar, Savaş Yurttaş, Rutkay Aziz, Salih Kalyon, Ayberk Çölok, daha ismini şimdi hatırlayamadığım, nice tiyatrocular..
Ayak bacak fabrikası diye bir oyun vardı. Seyrettiğim zaman zannederim orta son filandım. Orada bir replik vardı. Hayatım boyunca unutmama imkan yok. “İnsanlar! Acıkmaya görsün inançlarını bile yer.” Hala o söz güncelliğini korur benim için.
Daha anlatacak o kadar çok anı var ki. Ankara sanatsal olarak çok zengindir. Gençliğim! Tiyatrolar, sergiler, konserler arasında geçti. İyi ki de geçmiş. Şimdi Bodrum’da bulunmaktan mutluyum ama zamanında, sanatla ve sanatçılarla iç içe yaşadığım kendimi çok şanslı sayıyorum.
İyi ki o dev sanatçılar, dev oyunları oynadılar ve ben de onları seyredebildim.Yurdumun yetiştirdiği bütün sanatçılar!.. İyi ki varsınız. Ölenlere rahmet, sizlere de nice sağlıklı ve sanat dolu yıllar dilerim.
SEVGİYLE KALIN
Ankara devlet tiyatrosunun Büyük tiyatrosu. Aynı oyunun promieri yani ilk gecesi. Başrolde Ayten Gökçer, Cüneyt Gökçer. Bütün gelen davetlilerde Hanımlar uzun tuvzlerler, üzerlerinde kürk etoller. Erkekler siyah takım elbise veya smokin.
Önce fuayede kokteyl verilir. Sanatçılarla görüşülür. Sonra oyun seyredilir ve sanatçılar tebrik edilir. Harika bir ilk gece geçer. Ben Ankara’dayken eğer ilk gece davet edilmezsem aklımca küserdim. Hiçbir tiyatronun ilk gecesini kaçırmazdım. O özel gece için bilet satılmaz, davetiye yollanırdı.
Ah! Ah! Ah!.. ne oyunlardı onlar: Küheylan (baş rolde, Kerim Afşar, Mehmet Ali Erbil) cadı kazanı, kaktüs çiçeği ve daha nice oyunlar… bunlar devlet tiyatrosuydu.
Bir de özel tiyatrolar vardı. Benim için yeri her zaman ayrı olan “Ankara Sanat Tiyatrosu.” “AST”
Genco Erkal “Bir delinin hatıra defteri”ni bir yıl, belki daha fazla aralıksız oynadı. Tek kişilik bir oyundu. Kendini İspanya kralı 8. Ferdinant sanıyordu. O oyun anlatılmaz, ancak seyredilir ve oyunun içine girilir, yaşanır. Nasıl bir oynamadır? Nasıl başarıdır? Ben belki 15-20 kere filan gittim. İnanın abartmıyorum. Tiyatro müdürü, rahmetli Muammer bey bir gün dedi ki! “ o kadar çok seyrettin ki, bak bakalım Genco replik kaçırıyor mu?” hatta ne kadar tanıdığım varsa hepsini oyuna götürmüştüm.
AST bir okuldu. 72.koğuş, Godotu beklerken, daha niceleri.. Bir Rana Cabbar, Savaş Yurttaş, Rutkay Aziz, Salih Kalyon, Ayberk Çölok, daha ismini şimdi hatırlayamadığım, nice tiyatrocular..
Ayak bacak fabrikası diye bir oyun vardı. Seyrettiğim zaman zannederim orta son filandım. Orada bir replik vardı. Hayatım boyunca unutmama imkan yok. “İnsanlar! Acıkmaya görsün inançlarını bile yer.” Hala o söz güncelliğini korur benim için.
Daha anlatacak o kadar çok anı var ki. Ankara sanatsal olarak çok zengindir. Gençliğim! Tiyatrolar, sergiler, konserler arasında geçti. İyi ki de geçmiş. Şimdi Bodrum’da bulunmaktan mutluyum ama zamanında, sanatla ve sanatçılarla iç içe yaşadığım kendimi çok şanslı sayıyorum.
İyi ki o dev sanatçılar, dev oyunları oynadılar ve ben de onları seyredebildim.Yurdumun yetiştirdiği bütün sanatçılar!.. İyi ki varsınız. Ölenlere rahmet, sizlere de nice sağlıklı ve sanat dolu yıllar dilerim.
SEVGİYLE KALIN