Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazartesi, Mart 14, 2005

KADINIM VE ERKEĞİM

Bu hafta televizyon programım her zaman olduğu gibi ses getirdi. Sokaktaki insanlar beni uzun zamandır tanıyorlardı da bu yönlerimi bilmiyorlardı. Bayanları toplayıp marifetlerini sergiledik..Üreten kadın, ayaklarının üstünde duran kadının ve eğer isterlerse neler yapabileceklerini gösterdiğim kadınlar, beni bulmuştu.

Meğer ne kadar benim bilmediğim, marifetli hanım varmış. Ev telefonumu tv. Den almışlar bütün gece telefonum susmadı. Sabah erkenden o hanımlarla buluştuk. İnanın üstün yetenekleriyle meydana getirdikleri eserleri sergilediler . Hepsi birbirinden güzeldi. Programda destekleyeceğime söz vermiştim. Sözümde duracağım ve onlara çalışabileceği bir mekan mutlaka Sayın belediye başkanından rica edeceğim.

Bu gün elime enteresan bir yazı geçti. Daha doğrusu yazı yazdığımı bilen dostum Sevim Selbinçek hanımefendi verdi.( o da ameliyat oldu, geçmiş olsun der öperim.) Sizlerle paylaşmak istedim. Tam konumuzla ilgili.

EFSANE GERİ DÖNDÜ

Aşağıda okuyacağınız, kadın ve erkeğin yaradılışına Hint mitolojisinin bakışını yansıtmaktadır…Başlıktaki efsanenin başka efsanelerle hiçbir ilgisi yoktur!...

KADIN:

Tanrı; yaprağın hafifliğini,ceylanın bakışını,güneş ışığının kıvancını,sisin gözyaşını aldı ve buna rüzgarın kararsızlığı ile tavşanın ürkekliğini ekledi.Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını,kaplanın yırtıcılığını,ateşin yakıcılığını,kışın soğuğunu,saksağanın gevezeliğini ve kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı!.. Yarattığı kadını da erkeğe armağan etti.

ERKEK:

Tanrı; kaplumbağanın yavaşlığını, boğanın bakışını, fırtına bulutlarının kasvetini, tilkinin kurnazlığını, boranın dehşetini aldı… Bunlara sülüğün yapışkanlığını, kedinin nankörlüğünü,hindinin kabarışını ve gergedan derisinin sertliğini ekledi. Bunların üzerine ayının kabalığını, bukalemunun şıpsevdiliğini ve sivrisineğin vızıltısını da katıp erkeği yarattı. Yarattığı erkeği de “adam etsin diye” kadına verdi.

Şimdi bu bir kere benim yazdıklarım değil, koskoca Hint felsefesi. Yalan mı söyleyecek? Bunları ben uydurmadım, milatlardan çok önce milatlarda yazılıp çizilmiş, efsane olmuş. Benim suçum yok yani…Errkkeeklerimiz alınıp gücenmesin valla ben de onlara gücenirim.

Ama elinizi vicdanınıza koyun düşünün gerçek payı yok mu? Kocaman efsaneyi yaratanlar herhalde ince ince düşündü taşındı, birazda o zamanın çilelerini ve kazıklarını yedi. Bunu biz efsane edelim. Bizler acemiydik, hiç olmazsa bizden sonraki gelecek nesiller, efsanemizden yararlansınlar. Okuyup birbirleri hakkında fikirler sahibi olsunlar Maazallah tanımazlarsa birbirlerini tepiklerler, gebertirler. Efsanemiz insanlığa armağanımız olsun. Yaşasın!!! Kadın ve erkek beraberliğiiiii!!!!



SEVGİYLE KALIN