YENİ YILA GİRDİM DE NASIL GİRDİM? BİR DE BANA SORUN
Bu sene ilk defa hem yeni yıl, hem de kurban bayramını şeyettik. Bu tarihler 65 yılda bir üst üste gelirmiş. Söyleyenlerin yalancısıyım. Sizi bilmem ama ben tekrar görürüm. (yalandan burnum 2 metre uzadı.) şöööle hesapladım. Şimdiki yaşıma 65 ekledim. 115 filan oldu. Ehh! Belli mi olur? ( bu beslenme, bu sigara, bu koşturmayla değil 115 , 90 bile olamam deeermiiiişiiim.
Arife günü anacımın mezarına gittim. Okudum, dertleştim, etrafını temizledim, çiçeklerini suladım. Bayram sabahı hüzünle uyandım. Ben beni bileli her özel günlerde hüzünlü ve sinirli olurum. Bütün telefonlarımı kapattım. Bilgisayarıma “tatilde yokum, linglerim kapalı, aramayın.” Yazdım.
Bütün gün geceliğimle salonda sobamı yaktım. Battaniyemin altında yattım. Bana her gün bayram olduğu için, değişik gün olmadı. Millet kurbanlarını kesti. Dini icaplarını yaptı. Gecede yılbaşı hazırlıklarını tamamladı. İşte Türkiye’de yaşamanın en güzel tarafı: Laik müslüman ülkede yaşamak…
Gece içinde aynı gecelik kostümümle battaniyemle bütünleşmiş vaziyette televizyonun karşısında zap yapıp durdum.
Yeni yıla girmeye 15 dakika kala canım arkadaşım manişim beni zorla dışarı sürüdü. Evin yanından havayi fişekleri seyrettim. Sokağa çıkarken ne bulduysam üstüme geçirmiştim. Hadi biraz yürüyelim derken tanıdık barın sahibi yeni yılımızı kutladı. Kapıdan zorla içeri soktu.
İyi ki girmişiz. 2 hatun nasıl eğlendik. En önemlisi bütün gece sadece 1 duble rakı içtim. Hayatımın en ayık yılbaşını geçirdim. Meğer ayık olunca zeroş muhabbetini seyretmek çok matrak oluyormuş. Geçen sene aynı arkadaşımla eşek yüküyle para verip, 5 yıldızlı otelde yeni yıla girmiştik. Ne karnımız doydu, ne de eğlendik. Bir hengamedir gitmişti.
Bu sene evimde karnımı doyurdum. Çayımı içtim. Eh! Eğlence deseniz! Yakın tarihte o kadar gülüp eğlenmemiştik. Sabah 4 olmuş, haberimiz yok… Sağolsun barın sahibi 1’er rakıya çok az para aldı. Oda iyi oldu. hem ayık, hem ucuz nasıl eğlendik? Çorbayla sabaha karşı geceyi bitirip evimize geldik.
Hafta sonu koro çalışmamız vardı. Hemi de 2 gece. Eeeee! Çalışma sonu yemek illaki oluyor. Burada kesemize göre yeni yer açıldı. Şimdide orayı mesken tuttuk. Çalıp söylüyoruz.
Cumartesi gecesi de benim evdeydik. 9 kişi gündüzden yemeklerimi yaptııım! Salatamı hazırladııım! Mezelerimi yaptııım! Sobamı hazırladııım! Masayı bilem hazırladım. 11 de eve geldik. 11.30 da yemeğe başladık. Teeey de teey teeey! Nasıl ev hanımıymışım beeee! 4 de gittiler. Yani bize her gün yılbaşı, her gün bayram.
Pazar günüde orta kentte 13. deve güreşlerine gittik. Torpilli tarafından arabamız hemen kapının yanına özel park ettirildi. Güreş sahasının hemen yanında özel masa kurulmuş. Yiyecekler taşıyor. 50 deve güreştiği için mahşeri kalabalık.
Her sene gidiyorum. Develer asla yara bere almıyor. Nasıl bir seramoni? Enteresan cazgır denilen adam neler söylüyor. Deve isimlerini öyle kafiyeli söylüyor ki! Hemi de yerel şiveyle…
Bu sene çok hareketliydi. “bu develer tel örgüleri devirip de milletin üstüne gelirse, kaçamayız da gebeririz.” “olurmuuuu! Başında o kadar adam var tutarlar.” Daha 10 dakika geçmedi. Güreşen deve yallah etti bizim masanın 2-3 metre sağına bindirdi. Teller yıkıldı. Kaçan kaçana. En çok da ben voltaaa! Ayaklarım kıçıma değdi. Deveciler zor zapt ettiler. Arkadaşlar “amma şom ağızlısın haa! Ulan anında deve üstümüze geldi.”
“Şimdide millet küp gibi içiyor. İster misin kavga çıksın. Biz de aralarında ezilelim.” Demeye kalmadı. Tam yanımızdaki adamlar birden kavga etmeye başladılar. Anaaaa! Tabureler havalarda uçuyor. Küfür yumruk tekme… bendeniz yine tabanları yağladım. Arkadaşlar “sakın ağzını açma! Sus önündeki yemeğini ye. Salimen evimize gidelim.” Diye tepeme çöktüler. Finalde ortakent belediye başkanı ve kardeşi ticaret odası başkanıyla davul zurnayla şööööle bodrum oyunlarını oynadık. Her sene başkanla oynamak adet oldu. sağolsun özel geldi. Benle oynadı. Çok şeker adam yaaa!
Sağlimen evimize geldik. Güneş vardı emme ayaz kesiyordu. Popomuz donmuş. Hemen soba yandı. Çaylar demlendi. Sonra bilin bakalım ne oldu? Değişiklik olsun diye geceliğimle battaniyenin altına kıvrıldım.
SEVGİYLE KALIN
Arife günü anacımın mezarına gittim. Okudum, dertleştim, etrafını temizledim, çiçeklerini suladım. Bayram sabahı hüzünle uyandım. Ben beni bileli her özel günlerde hüzünlü ve sinirli olurum. Bütün telefonlarımı kapattım. Bilgisayarıma “tatilde yokum, linglerim kapalı, aramayın.” Yazdım.
Bütün gün geceliğimle salonda sobamı yaktım. Battaniyemin altında yattım. Bana her gün bayram olduğu için, değişik gün olmadı. Millet kurbanlarını kesti. Dini icaplarını yaptı. Gecede yılbaşı hazırlıklarını tamamladı. İşte Türkiye’de yaşamanın en güzel tarafı: Laik müslüman ülkede yaşamak…
Gece içinde aynı gecelik kostümümle battaniyemle bütünleşmiş vaziyette televizyonun karşısında zap yapıp durdum.
Yeni yıla girmeye 15 dakika kala canım arkadaşım manişim beni zorla dışarı sürüdü. Evin yanından havayi fişekleri seyrettim. Sokağa çıkarken ne bulduysam üstüme geçirmiştim. Hadi biraz yürüyelim derken tanıdık barın sahibi yeni yılımızı kutladı. Kapıdan zorla içeri soktu.
İyi ki girmişiz. 2 hatun nasıl eğlendik. En önemlisi bütün gece sadece 1 duble rakı içtim. Hayatımın en ayık yılbaşını geçirdim. Meğer ayık olunca zeroş muhabbetini seyretmek çok matrak oluyormuş. Geçen sene aynı arkadaşımla eşek yüküyle para verip, 5 yıldızlı otelde yeni yıla girmiştik. Ne karnımız doydu, ne de eğlendik. Bir hengamedir gitmişti.
Bu sene evimde karnımı doyurdum. Çayımı içtim. Eh! Eğlence deseniz! Yakın tarihte o kadar gülüp eğlenmemiştik. Sabah 4 olmuş, haberimiz yok… Sağolsun barın sahibi 1’er rakıya çok az para aldı. Oda iyi oldu. hem ayık, hem ucuz nasıl eğlendik? Çorbayla sabaha karşı geceyi bitirip evimize geldik.
Hafta sonu koro çalışmamız vardı. Hemi de 2 gece. Eeeee! Çalışma sonu yemek illaki oluyor. Burada kesemize göre yeni yer açıldı. Şimdide orayı mesken tuttuk. Çalıp söylüyoruz.
Cumartesi gecesi de benim evdeydik. 9 kişi gündüzden yemeklerimi yaptııım! Salatamı hazırladııım! Mezelerimi yaptııım! Sobamı hazırladııım! Masayı bilem hazırladım. 11 de eve geldik. 11.30 da yemeğe başladık. Teeey de teey teeey! Nasıl ev hanımıymışım beeee! 4 de gittiler. Yani bize her gün yılbaşı, her gün bayram.
Pazar günüde orta kentte 13. deve güreşlerine gittik. Torpilli tarafından arabamız hemen kapının yanına özel park ettirildi. Güreş sahasının hemen yanında özel masa kurulmuş. Yiyecekler taşıyor. 50 deve güreştiği için mahşeri kalabalık.
Her sene gidiyorum. Develer asla yara bere almıyor. Nasıl bir seramoni? Enteresan cazgır denilen adam neler söylüyor. Deve isimlerini öyle kafiyeli söylüyor ki! Hemi de yerel şiveyle…
Bu sene çok hareketliydi. “bu develer tel örgüleri devirip de milletin üstüne gelirse, kaçamayız da gebeririz.” “olurmuuuu! Başında o kadar adam var tutarlar.” Daha 10 dakika geçmedi. Güreşen deve yallah etti bizim masanın 2-3 metre sağına bindirdi. Teller yıkıldı. Kaçan kaçana. En çok da ben voltaaa! Ayaklarım kıçıma değdi. Deveciler zor zapt ettiler. Arkadaşlar “amma şom ağızlısın haa! Ulan anında deve üstümüze geldi.”
“Şimdide millet küp gibi içiyor. İster misin kavga çıksın. Biz de aralarında ezilelim.” Demeye kalmadı. Tam yanımızdaki adamlar birden kavga etmeye başladılar. Anaaaa! Tabureler havalarda uçuyor. Küfür yumruk tekme… bendeniz yine tabanları yağladım. Arkadaşlar “sakın ağzını açma! Sus önündeki yemeğini ye. Salimen evimize gidelim.” Diye tepeme çöktüler. Finalde ortakent belediye başkanı ve kardeşi ticaret odası başkanıyla davul zurnayla şööööle bodrum oyunlarını oynadık. Her sene başkanla oynamak adet oldu. sağolsun özel geldi. Benle oynadı. Çok şeker adam yaaa!
Sağlimen evimize geldik. Güneş vardı emme ayaz kesiyordu. Popomuz donmuş. Hemen soba yandı. Çaylar demlendi. Sonra bilin bakalım ne oldu? Değişiklik olsun diye geceliğimle battaniyenin altına kıvrıldım.
SEVGİYLE KALIN