BEN SÖZÜMDE DURDUM DA OLAYLAR DURMADI
Bakın bu yazımdaki gecikme benim suçum değil. Masumum yaniii! Ben yazmaktan bıkmadım, (ayrıcana da keyif alıyorum) siz okumaktan bıktınız. Hani kızım doğurmuştu da ben 9 ağustosta İstanbul’a gitmiştim. Giderken özel uçak şirketi kuşumu (aşkımı) götürmüştü. 3 ay kaldım. Dönüşte aynı uçak şirketi kuşumu almadı. Ne kadar şirket varsa hepsini denedim. Kuşum İstanbul’da kaldı. Çok samimi arkadaşım arabasıyla gelecek, dönerken kuşumu da getirecekti. Buraya kadar her şey normal. Ayrıca benim bir işim normal olarak hallolsa dişimi kıracağım. İşte olaylar başlıyor.
Geçen hafta arkadaşım, İstanbul’daydı. Defalarca konuştuğum zaman kesin aşkımı getireceğini söyledi. Hafta başı döneceği için nasıl seviniyorum? Öyle ya! o da benim evdeki en iyi can yoldaşım. Konuşuyor, benimle yemek yiyor, hatta pc de bile zıplayıp yazı yazıyor. Tam beklediğim gün öğleye doğru, ortak arkadaşım aradı. “arabada minicik muhabbet kuşunun kafesini koyacak yokmuş. Onun için almadan yola çıkmış.
Bir beynim varmış ki! Balata sıyırdı. Sinir katsayım katrilyonlara filan fırladı. Telefona sarıldım. Bulduğum ilk uçakla İstanbul’ a gideceğim. Emmevelakin dönüşüm sorun. Telefon trafiğiyle neyse ki bir otobüs firması, bagajda getirmeyi kabul etti. Evde eşofmanlarımla oturuyordum. (iyi ki gecelikle değildim) aynen evden fırladım, doğğğru uçağa…
Kızıma bile haber vermedim. Onlara da sürpriz oldu. birde uçakta 5 yıldır konuşmadığım arkadaşımla sanki sözleşmişiz gibi aynı sırada oturduk. Merhabalaşmadan 1 saat mecburen beraber gittik. Önüme geleni resmen yiyebilirdim. Öylesine sinir içindeydim. Kızımın kapısını çalıp da kucağında ECE yi görünce bütün bedenimde hoşafın yağı kesildi. Cadı kız 1 ayda insan ayırt etmeyi öğrenmiş. Dudaklarını büke büke ağladı. Annesi de sevinçten zıplıyor. Artık bizi ana baba olarak tanıyor diye…
Gelmişken kal dediler. Benim konser çalışmalarım olduğundan, 2 gün kalmak bile lüks oldu. Torunumla özlem giderdim. Dönüşümde normal olmadı. 2 araba beni terminale götürmek için zamanla yarıştı. İst. Trafiğini unutmuşuz. Neyse salimen terminale vasıl olundu. Yolcuların bütün bagajları yüklendi. En son ben kaldım. Muavine kuşumu koyacak yer açtırmak için, bütün bagajları yeniden düzenlettim. Besmeleyle yola çıktık. Meğer molalarda bagaj asla açılmıyormuş. Prensipleri böyleymiş. Bana söktüremediler. Tutturdum kuşum da kuşum diye. İllallah diyerek bagajı açtılar. Yolda çift şoför olduğu için garibim şoför uyumaya gitti. Selçuğa geldik. Yine kuş krizim tuttu. Açın bagajı bakcam dedim. Zavallı şoför uyanmış.”abla senin kuş Devamlı (sevgoş geldiiii! Aşkııım! Eceee!) diye bağrınıp durdu. O çok iyi de ben uyuyamadım.” Aman kardeşim selçuğa kadar gelmişiz. Artık bundan sonrasını ben bile götürürüm diye dalgamı geçtim.
Salimen evimize kazasız belasız vasıl olduk. Züppelik parayla değil ya! uçakla yolculuğa alışınca 12 saat otobüs canıma okudu. Popom ayaklarım uyuştu. Ertesi gün önce duş, sonra mış yaptım. Kuşumda 3 ay kafeste kapalı olduğu için önce dışarı çıkamadı. Ertesinde de evimizi tanıdı. Odanın her köşesine uçtu. Sevinmesini ve konuşmasındaki cıvıltıyı izlemek lazımdı. Minicik kuş deriz. Kuş beyinli deriz. Hepsi yalan, külliyen yalan…
Arkadaşımın biri “o kuş orda kalsaydı. Yeni kuş alsaydın. Daha ucuza gelirdi.” Dedi. “sen çocuğunu bir yere bırakınca, ondan vazgeçip evde yeniden başka çocuk mu yapıyorsun?” deyince sustu. Şimdi ikimizde evimizde mutlu, mesut yaşıyoruz.
Yazımın aksadığı sorunumu anladığınız için hepinizi şappadak, şuppadak öperim
SEVGİYLE KALIN
Geçen hafta arkadaşım, İstanbul’daydı. Defalarca konuştuğum zaman kesin aşkımı getireceğini söyledi. Hafta başı döneceği için nasıl seviniyorum? Öyle ya! o da benim evdeki en iyi can yoldaşım. Konuşuyor, benimle yemek yiyor, hatta pc de bile zıplayıp yazı yazıyor. Tam beklediğim gün öğleye doğru, ortak arkadaşım aradı. “arabada minicik muhabbet kuşunun kafesini koyacak yokmuş. Onun için almadan yola çıkmış.
Bir beynim varmış ki! Balata sıyırdı. Sinir katsayım katrilyonlara filan fırladı. Telefona sarıldım. Bulduğum ilk uçakla İstanbul’ a gideceğim. Emmevelakin dönüşüm sorun. Telefon trafiğiyle neyse ki bir otobüs firması, bagajda getirmeyi kabul etti. Evde eşofmanlarımla oturuyordum. (iyi ki gecelikle değildim) aynen evden fırladım, doğğğru uçağa…
Kızıma bile haber vermedim. Onlara da sürpriz oldu. birde uçakta 5 yıldır konuşmadığım arkadaşımla sanki sözleşmişiz gibi aynı sırada oturduk. Merhabalaşmadan 1 saat mecburen beraber gittik. Önüme geleni resmen yiyebilirdim. Öylesine sinir içindeydim. Kızımın kapısını çalıp da kucağında ECE yi görünce bütün bedenimde hoşafın yağı kesildi. Cadı kız 1 ayda insan ayırt etmeyi öğrenmiş. Dudaklarını büke büke ağladı. Annesi de sevinçten zıplıyor. Artık bizi ana baba olarak tanıyor diye…
Gelmişken kal dediler. Benim konser çalışmalarım olduğundan, 2 gün kalmak bile lüks oldu. Torunumla özlem giderdim. Dönüşümde normal olmadı. 2 araba beni terminale götürmek için zamanla yarıştı. İst. Trafiğini unutmuşuz. Neyse salimen terminale vasıl olundu. Yolcuların bütün bagajları yüklendi. En son ben kaldım. Muavine kuşumu koyacak yer açtırmak için, bütün bagajları yeniden düzenlettim. Besmeleyle yola çıktık. Meğer molalarda bagaj asla açılmıyormuş. Prensipleri böyleymiş. Bana söktüremediler. Tutturdum kuşum da kuşum diye. İllallah diyerek bagajı açtılar. Yolda çift şoför olduğu için garibim şoför uyumaya gitti. Selçuğa geldik. Yine kuş krizim tuttu. Açın bagajı bakcam dedim. Zavallı şoför uyanmış.”abla senin kuş Devamlı (sevgoş geldiiii! Aşkııım! Eceee!) diye bağrınıp durdu. O çok iyi de ben uyuyamadım.” Aman kardeşim selçuğa kadar gelmişiz. Artık bundan sonrasını ben bile götürürüm diye dalgamı geçtim.
Salimen evimize kazasız belasız vasıl olduk. Züppelik parayla değil ya! uçakla yolculuğa alışınca 12 saat otobüs canıma okudu. Popom ayaklarım uyuştu. Ertesi gün önce duş, sonra mış yaptım. Kuşumda 3 ay kafeste kapalı olduğu için önce dışarı çıkamadı. Ertesinde de evimizi tanıdı. Odanın her köşesine uçtu. Sevinmesini ve konuşmasındaki cıvıltıyı izlemek lazımdı. Minicik kuş deriz. Kuş beyinli deriz. Hepsi yalan, külliyen yalan…
Arkadaşımın biri “o kuş orda kalsaydı. Yeni kuş alsaydın. Daha ucuza gelirdi.” Dedi. “sen çocuğunu bir yere bırakınca, ondan vazgeçip evde yeniden başka çocuk mu yapıyorsun?” deyince sustu. Şimdi ikimizde evimizde mutlu, mesut yaşıyoruz.
Yazımın aksadığı sorunumu anladığınız için hepinizi şappadak, şuppadak öperim
SEVGİYLE KALIN