NEYE NİYET NEYE KISMET
Bugün bir tuhaf rüyalar gördüm. Kabus desem değil, karabasan desem değil. Acayip şekilsizlik. Sabah hayırlara gelsin diye uyandım. Her sabah yaptığım gibi, elimi yüzümü yıkayıp aynada kendime “ne kadar şanslısın, sağlıkla uyandın. Senden başka yaratılan yok. Özelsin, iyilikler üstüne olsun ki sende başkasına yansıt.”
Her sabah kendimle söyleşim inanın hiç değişmiyor. Eğer yapmayı unutursam, işlerimin ters gideceğini zannediyorum. Pozitif enerji yüklemek sabahtan başladığı için gün boyu kendimi iyi hissediyorum. Hep söylerim siz de bunu deneyin bakın nasıl faydasını göreceksiniz. Zira kimin yarına çıkacağı bilinmiyor.
Tam kahvaltımı bitirdim, keyif çayımı içiyordum ki! Kızım İstanbul’dan telefon etti. Ağlıyor. Ben panik vaziyette noolduuu!! Diye bağırmışım. Benim eski eltim, canım Muhterem ablam ölmüş. Öylece kaldım. Hemen kızlarını aradım. Onlarda şoktalar. Kadıncağız Bodrum’dan İstanbul’a otobüsle gitmiş. Kızı da karşılamaya gitmiş. Tam otogara girerken fena oluyorum demiş, ve orada ölmüş. Kızı annesini karşılamak için garda beklerken polisler annesinin ölümünü söyleyip, soruşturma için kızını oranın karakoluna almışlar.
Ben de iki gün evvel Bodrum’dan telefonla görüştüm. Beni yazlık evine çağırmıştı. Bir türlü vakit bulup gidemedim. Demek ki bazı şeyleri ertelemek hayatımızda çok pişman olacağımız fırsatları kaçırtıyor. Eğer zamanında gitmiş olsaydım. Hem onu son defa görecek, hem de kendimi suçlu hissetmeyecektim.
Kızımın babasından ayrılalı tam 32 sene olmuş. Kızım babayla bu 32 senede belki 20 defa oda benim zorlamamla görüşmüştür. En büyük amcası olan yılmaz abim (O da geçen sene öldü.) ve eşinin kızımda çok emekleri var. Baba tarafındaki tek akrabası olan amca ve yengesi, babanın vermediği sevgiyi bolca verdiler. Eski koca 2. evlendi. Ondan da şimdi 22 mi ne kızı var. Onlarla kimsenin ilişkisi yok.
Amcanın ailesi 3 kızı bana hala yenge derler. Birbirimizi hala çok severiz. Ölümü bile bize bildirdiler. Hiç unutmam kızım küçük 5 yaşındaydı. Babasını istedi kendim uçakla İstanbul’a götürdüm, babaya teslim ettim. O zaman uçak bileti 6 bin filan. Sen de çocuğu uçakla yolla ben karşılarım dedim. Aradan 3 gün geçti. Bana telefonda “uçak pahalı, otobüsle yollayım” demez mi? Çıldırdım. 5 yaşındaki çocuk tek başına nasıl gelir? İşte devreye amcalar girdi. Kızımı babadan aldılar, misafir ettiler. Uçakla da yolladılar. Baba da bir telefon edipte kızım nasıl Ankara’ya gitti bile demedi. Ah! Anılar ah!!
Şöyle bir düşündüm. Hayat dediğin ne? Yaşamak ne? İnsanların hırsları, amaçları, ne? Bir insanın hayatta en önemli 3 hazinesi var. 1- ailesi. 2- mal varlığı. 3- yaptıkları. İlk ikisini dünyada bırakıp gidiyorsun. 3. ile gidiyorsun. Yaptığın iyilikte, kötülükte seninle beraber gidiyor. Tek hazinemiz, arkandan iyi insandı! Dedirtmek. Gerisi boş. Birde hayattayken yapacaklarımızı ertelememek. Rüyalarımın sıkıntısı çıktı. Allah önce ailesine, sonra siz sevdiklerime uzun ve sağlıklı ömürler versin. Nur içinde yat! Muhterem ablam! Bir yıl arayla eşine kavuştun. Mekanınız cennet olsun.
SEVGİYLE KALIN
Her sabah kendimle söyleşim inanın hiç değişmiyor. Eğer yapmayı unutursam, işlerimin ters gideceğini zannediyorum. Pozitif enerji yüklemek sabahtan başladığı için gün boyu kendimi iyi hissediyorum. Hep söylerim siz de bunu deneyin bakın nasıl faydasını göreceksiniz. Zira kimin yarına çıkacağı bilinmiyor.
Tam kahvaltımı bitirdim, keyif çayımı içiyordum ki! Kızım İstanbul’dan telefon etti. Ağlıyor. Ben panik vaziyette noolduuu!! Diye bağırmışım. Benim eski eltim, canım Muhterem ablam ölmüş. Öylece kaldım. Hemen kızlarını aradım. Onlarda şoktalar. Kadıncağız Bodrum’dan İstanbul’a otobüsle gitmiş. Kızı da karşılamaya gitmiş. Tam otogara girerken fena oluyorum demiş, ve orada ölmüş. Kızı annesini karşılamak için garda beklerken polisler annesinin ölümünü söyleyip, soruşturma için kızını oranın karakoluna almışlar.
Ben de iki gün evvel Bodrum’dan telefonla görüştüm. Beni yazlık evine çağırmıştı. Bir türlü vakit bulup gidemedim. Demek ki bazı şeyleri ertelemek hayatımızda çok pişman olacağımız fırsatları kaçırtıyor. Eğer zamanında gitmiş olsaydım. Hem onu son defa görecek, hem de kendimi suçlu hissetmeyecektim.
Kızımın babasından ayrılalı tam 32 sene olmuş. Kızım babayla bu 32 senede belki 20 defa oda benim zorlamamla görüşmüştür. En büyük amcası olan yılmaz abim (O da geçen sene öldü.) ve eşinin kızımda çok emekleri var. Baba tarafındaki tek akrabası olan amca ve yengesi, babanın vermediği sevgiyi bolca verdiler. Eski koca 2. evlendi. Ondan da şimdi 22 mi ne kızı var. Onlarla kimsenin ilişkisi yok.
Amcanın ailesi 3 kızı bana hala yenge derler. Birbirimizi hala çok severiz. Ölümü bile bize bildirdiler. Hiç unutmam kızım küçük 5 yaşındaydı. Babasını istedi kendim uçakla İstanbul’a götürdüm, babaya teslim ettim. O zaman uçak bileti 6 bin filan. Sen de çocuğu uçakla yolla ben karşılarım dedim. Aradan 3 gün geçti. Bana telefonda “uçak pahalı, otobüsle yollayım” demez mi? Çıldırdım. 5 yaşındaki çocuk tek başına nasıl gelir? İşte devreye amcalar girdi. Kızımı babadan aldılar, misafir ettiler. Uçakla da yolladılar. Baba da bir telefon edipte kızım nasıl Ankara’ya gitti bile demedi. Ah! Anılar ah!!
Şöyle bir düşündüm. Hayat dediğin ne? Yaşamak ne? İnsanların hırsları, amaçları, ne? Bir insanın hayatta en önemli 3 hazinesi var. 1- ailesi. 2- mal varlığı. 3- yaptıkları. İlk ikisini dünyada bırakıp gidiyorsun. 3. ile gidiyorsun. Yaptığın iyilikte, kötülükte seninle beraber gidiyor. Tek hazinemiz, arkandan iyi insandı! Dedirtmek. Gerisi boş. Birde hayattayken yapacaklarımızı ertelememek. Rüyalarımın sıkıntısı çıktı. Allah önce ailesine, sonra siz sevdiklerime uzun ve sağlıklı ömürler versin. Nur içinde yat! Muhterem ablam! Bir yıl arayla eşine kavuştun. Mekanınız cennet olsun.
SEVGİYLE KALIN