Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Salı, Mart 22, 2005

NE VARSA ESKİ TÜFEKLERDE VAR!!

Başlık ve girişi değiştirdim. Neye niyet neye kısmet.( tv de Mustafa Sağyaşar “KARAM” şarkısını öyle bir söyledi ki, kalktım. Sesi sonuna kadar açtım. Bizzat o güzel sesimle avaza bağırarak söyledim. Bi de oynadım, oynadım. Oh!! Mahalle beni dinledi, komşularda iştirak etti. Umurca korosu oluşturduk. Her evden “Oh!! Yandaaan!!! Şıkıdık, şıkıdık sesler geldi.Bir anda ortalık karıştı..Komşularım hay gönlüne sağlık dediler. Günlük rutin işlerden birden içimize şevk geldi, gayrete geldik. Dediler. Ah!! Şimdide “benzemez kimse sana “yı söylüyor. Heeeeyyt!! Beeee!! Ah ulan ah! Şimdi içilmemi? “tabi sabahın 10. da çok iyi gider”

Ayol! Ben tv’ yi kapatayım yazı yazamıyorum. Ahaaa!!! Şimdide “bir bahar akşamı rastladım size” okuyor.Yok anam yok.. ben dağıldım, konu monu kalmadı.

Meğer ne kadar hasret kalmışız, kral gibi seslere.Aslan Mustafa Sağyaşarrrr!!! Sizler ve esas sanatçı olanları nasıl özlemişiz…İşte müzik buuuu!! ( aşka geldim yırtıyom gendimiiii) . “Yar saçların lüle lüle , ararım seni her yerde, nasıl geçti habersiz, eski dostlar.)

Yaaa! İşte böyle.. TÜRK SANAT MÜZİĞİ böyle icra edilir. Annaaam da Annam!! “her mevsim içimden gelir geçersin” ne ya!! Mustafa sağyayaşar, rahmetli Ziya Taşkent, Kutlu Payaslı, daha aklıma gelemeyen nice eski tüfekler…

Ankara radyosu okuldur. Bütün bildiğiniz baba sanatçıların hepsi sanat hayatına Ankara radyosundan başlamıştır. Yetişirler, pişerler hazır olunca hooop! Ya İstanbul radyosuna transfer ya da sahnelere..

Bizler şanslı nesiliz; müziğin kalitesini, adabıyla okunmasını, sahne terbiyesini, gazinolarda fasılın güzelliğini, radyo dinlemenin keyfini, arkası yarınları nasıl merakla beklerdik. TV hayatımıza gireli daha ne oldu şunun şurasında? Radyodan nasıl keyif alırdık.

“Hani tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” derler ya, tv hayatımıza girdi. İyi veya kötü oldu tartışmasına girmeyeceyim. O bildik sanatçıları gördük, tanıdık. Esas onlar tv sayesinde tanındılar, cepleri para gördü. Senelerce radyodan devlet memuru olduğu için maaşa talim ettiler. Bu sanatı gönülleriyle yürüttüler. Bakın eski sanatçılar eğer piyasadan veya tv den kazanmadıysa evi bile yok.

Şimdikiler öylemi ya!! iki şarkı ezberle haydi tv’ ye bide baldır bacak açtın mı? Dakkada şöhretsin. Kim tutar artık seni? Sesin yokmuş ne gam, vücidin var ya yeterde artar bile. Benim favorim şu günlerde O ŞİMDİ ASKER, CANI NELER NELER İSTER. Yaaaa!!! Bakar mısınız sanatsal şarkıya ve şarkıcıya? Birde nerde olduğunu asla söylemem kıyamet kopar. Bir sunucu dedi ki” biz müziğimizle AB’ ye gireriz bakın ŞAKŞUKAYA nasıl seviliyor? Bence bundan güzeli olamaz, TARKAN’ da eh işte kendi çapında yurt dışında bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama daha çalışması lazım” Ben şaka yapıyor zannettim, baktım ciddi söylüyor. Hani lafın bittiği yer vardır ya, işte öylece kaldım.

Ah! Mustafa emmi ah!! Ne vardı sabah sabah bu kadar güzel müzik ziyafeti yapmaya. Bir anda coştum, dağıldım, Ne yazacaktım nerelere geldim? Cep telefonuna takmıştım onu yazacaktım. Bak şu SANAT MÜZİĞİNİN KALİTESİNİN bana ettiği kötülüğe.

Her şey bi yana büyük bir tv yozlaşmasının (sadece müzik değil, her yönden) arasından böyle sesleri duyma şansına erişince rüya zannettim, sevindirik oldum, yazımın konusunu unuttum, şarkı çığırdım, oynadım,gençliğime ve ne günlere döndüm. İyi ki( Seda Sayan ne oldu da Mustafa Sağyaşar’ı konuk etti, şaş kaldım. ) geldin Mustafa ağabey!! Seni yakından tanımak şerefine de erişmiştim. SESİNE, GÖNLÜNE SAĞLIK..



SEVGİYLE KALIN