Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Pazar, Mart 20, 2005

EVDE İŞTE STRES

Geçen gün bir gazetede okudum. Çok hoşuma gitti. Kim yazmış, ne zaman yazmış? Bilmiyorum ama bize uyar.

Profesör; öğrencilerine stres yönetimi konusunda ders veriyordu. Su dolu bir bardağı kaldırıp dinleyicilere sordu.”Sizce bu su dolu bardağın ağırlığı ne kadardır?””

Cevaplar 20 gram ile 500 gram arasında oldu. Bunun üzerine profesör şöyle dedi.”Gerçek ağırlık fark etmez.Bardağı elinizde ne kadar süreyle tuttuğunuza göre değişir. Eğer bir dakikalığına tutarsam, problem yok. Bir saatliğine tutarsam, sağ kolumda bir ağrı oluşacaktır. Bir gün boyunca tutarsam, ambulans çağırmak zorunda kalırsınız. Ağırlığı aynıdır ama ne kadar uzun tutarsanız o kadar ağır gelir size.”

“Eğer sıkıntılarımızı her zaman taşırsak, er yada geç taşıyamaz duruma geliriz.Yükler gittikçe artarak daha ağır gelmeye başlar. Yapmanız gereken bardağı yere bırakıp bir süre dinlenmek ve daha sonra tekrar tutup kaldırmaktır.”

“Yükümüzü arada bırakmalı tekrar tazelenip dinlendikten sonra yolumuza devam etmeliyiz.İşten eve döndüğümüzde, iş sıkıntısını dışarıda bırakın. Evinize taşımayın. Yarın tekrar alıp taşıyabilirsiniz.”

Ne güzel söylemiş! Profesör amcam. Aslında hayatımızın sadece iş değil bütün bölümlerinde bu düşünceyi yapabilsek, mutluluktan kanat takıp uçarız.

Düşünün! Bütün insanlar bunu uyguluyor ve lay lay lom yaşıyorlar. Psikiyatrisler havasını alıyor, iflas ediyor. Cinnet vakaları sıfıra iniyor. Maçlarda insanlar stres olmadığı için en hoş sesleriyle usul usul hakeme ve futbola iltifatlar ediyorlar. Bütün silahlar, kasalara kapatılıyor. Trafik yine keşmekeş ama bu sefer millet birbirine yol vermekten yürüyemiyorlar. Her şey güllük gülistanlık. Ne kavga vaar!! Ne didişme!! Kimse kimseye kazık atamıyor, arada atmaya mecbur kalırlarsa bin bir özür diliyorlar. Televizyonda gelinler kaynanalar sarmaş dolmaş… Vs. vs. vs. vs.

Hepsi iyi hoşta bize uymaz anam bunlar!.. Biz ki kanı kaynayan milletiz, ne demek stressiz bir hayat? AAAA!!!! Hiç olur mu? Kavgada kodumu oturtmalıyız. Silaha gelene kadar Allah ne verdiyse kullanmalıyız. Maça değil, harbe gitmeliyiz ki karşı takım en büyük düşmanımız, telef etmeliyiz.

Trafik ne??? Büyüdük lunapark yaşımız geçti. İçimizdeki oyuncak özlemini altımızdaki arabalarla çarpışa, vuruşa gidermeliyiz.

Elin profesörü bir bardakla stresi anlatmış da siz bunları yapmayın demiş.Peeh!! kim dinler abi. Stres bizim iliklerimize işlemiş, kolaysa gel de sök bakalım. Büyük şehirlerdeki necip halkımız sabah işe giderken evdekilerle helalleşiyor. Gitmek var, dönmeyi garanti edemiyorlar.Evde büyükler varsa dualarla uğurlayıp, akşama yolunu gözlüyorlar. İşimiz Allah’a kaldı bizim.

Birkaç gündür ciddi şeyler yazmaya başladım. Bende bir anormallik hasıl oldu. Halbuki hep stressiz, mutlu mutlu yazar idim. Ne oldukine bana. Yoksa o illet stres beni demi sardı ne? Bakın anacım siz boş verin, stressiz günlere!.. Bizi ayakta tutan tek şey STRESSSSS….



SEVGİYLE KALIN