BODRUM DÜĞÜNÜ
Bu kış günü ne düğünü demeyin, sevenlerin kavuşması için mevsimleri mi kovalayacaklar. Gönül bu ne zaman isterse evlenir kime ne. Yakınımızda düğün vardı.
Oldum olası Bodrum düğünlerine bayılırım. Damat Gölköy’den, gelin bizden. İlk helva ekmek dağıtılıp, düğünün başladığı ilan ediliyor.Davetiye yerine oku denen minik hediyeler dağıtılıyor. Havlu, çorap, kumaş yakınlık derecesine göre değişiyor, dağıtılıyor.(Bana kumaş geldi. Diktiririm artık)
Kız evine (ayrıca oğlan evinde de ) özel ahcılar geliyor. Düğün yemeği yapılıyor, kazanlarla. Benim bayıldığım lokum pilavı, keşkek en baş yemek . Düğün öncesi bütün komşu hanımlar yardımla lokum pilavı kesiliyor, dolmalar dolduruluyor.
Büyük şehirlerin kaybettiği yardımlaşma duygusu burada öyle yoğun yaşanıyor ki! Temennim kolay, kolay yitirilmez. Neyse davullar, zurnalar 3 gün çalıyor. Gelenler hep yemek yiyor. Gelinin çeyizi sergi halinde gösteriliyor. İçki abartılmış halinde tüketiliyor.
İlk gün kız evinde eğlence oluyor, ikinci gün oğlan evinden ağırlık geliyor. Deveye yüklenmiş sandık ve çeşitli armağanlar evin önüne gelince, bahşiş kapmak için kız evinin yakınları yarış ediyorlar. En baba hediyeyi kapan deveye izin veriyor. Oğlan evi kalabalık olarak gelip ağırlanıyorlar.
İkinci gün gece Gölköy’e gelin oynatmaya gidildi. Belki 10 araba konvoyu, gelinle gidildi. Bu sefer oğlan evi bizi ağırladı. Yemek, çalgı, çengi gırla. Önce damat tarafının ne kadar oynamak isteyenler varsa 3-5 kişi bir araya gelip oynuyorlar.
Enteresan olan oyunları idare eden sorumlu var. 3 dakika ayırıyor, her oyun için. Paralar havada uçuyor, sazlar öyle para topluyorlar ki, şaştım kaldım.( hızlandırılmış ut kursuna gidip, piyasaya atmalıyım kendimi . İyi parsa toplardım(!))
Sonunda kız tarafına sıra geliyor. Onlardan sonra en son gelin oynuyor. Vay! Vay ! vay! İşte o zaman millet kopuyor paralar yarış halinde atılıyor. Geç vakit dönüldü.
Üçüncü gün, kız evinde kına var. Bu arada millet devamlı yiyip, içiyor. Davullar, zurnalar ver yansın çalıyor. Kına da mutlaka ağlanıyor, (ben hep ağlarım. kendi kızımın kınasında ağlamadım, başkaların kınasında içim çıkıyor. Bunu çözmüş değilim.)
Geldik salon düğününe. Ayrıca yemekli salon düğünü yapılıyor. Aynen oyunlara devam. Baktım da gelin ve damat yorgunluktan, ayakta zor duruyorlardı. Kim ne derse yapıyorlar. Oyna, el öp, gel, git, devamlı hareket halindeler.
Salondan gelin, damat evine giderken, kırmızı kukuletalı upuzun pelerin giydirdiler. Başını, belini bağladılar. Kızcağız önünü görmüyor. Babası koluna girdi, gelin arabasına bindirdiler. Bu arada damat gelini arabada bekledi. Baba teslim etti, onlar korna şamata arasında evlerine gitti. Millet de kızın evine yemek yemeğe. Koca tavalarda yumurtalar kırıldı. Ye, ye, ye! Patlayana kadar ye. Düğün bitti.
Ben asla bu masrafı kaldırıp kızımı buralarda evlendiremezdim. Ne masraf, bize çok güzel geliyor. Ne olursa olsun Düğünler güzeldir. Allah bütün evlenenleri mesut etsin. Bir yastıkta kocasınlar. Darısı bekarların başına, hayırlı eşler nasip etsin Allah.
Yazarın notu:: Bu düğün yaz sonu olmuştu.
SEVGİYLE KALIN
Oldum olası Bodrum düğünlerine bayılırım. Damat Gölköy’den, gelin bizden. İlk helva ekmek dağıtılıp, düğünün başladığı ilan ediliyor.Davetiye yerine oku denen minik hediyeler dağıtılıyor. Havlu, çorap, kumaş yakınlık derecesine göre değişiyor, dağıtılıyor.(Bana kumaş geldi. Diktiririm artık)
Kız evine (ayrıca oğlan evinde de ) özel ahcılar geliyor. Düğün yemeği yapılıyor, kazanlarla. Benim bayıldığım lokum pilavı, keşkek en baş yemek . Düğün öncesi bütün komşu hanımlar yardımla lokum pilavı kesiliyor, dolmalar dolduruluyor.
Büyük şehirlerin kaybettiği yardımlaşma duygusu burada öyle yoğun yaşanıyor ki! Temennim kolay, kolay yitirilmez. Neyse davullar, zurnalar 3 gün çalıyor. Gelenler hep yemek yiyor. Gelinin çeyizi sergi halinde gösteriliyor. İçki abartılmış halinde tüketiliyor.
İlk gün kız evinde eğlence oluyor, ikinci gün oğlan evinden ağırlık geliyor. Deveye yüklenmiş sandık ve çeşitli armağanlar evin önüne gelince, bahşiş kapmak için kız evinin yakınları yarış ediyorlar. En baba hediyeyi kapan deveye izin veriyor. Oğlan evi kalabalık olarak gelip ağırlanıyorlar.
İkinci gün gece Gölköy’e gelin oynatmaya gidildi. Belki 10 araba konvoyu, gelinle gidildi. Bu sefer oğlan evi bizi ağırladı. Yemek, çalgı, çengi gırla. Önce damat tarafının ne kadar oynamak isteyenler varsa 3-5 kişi bir araya gelip oynuyorlar.
Enteresan olan oyunları idare eden sorumlu var. 3 dakika ayırıyor, her oyun için. Paralar havada uçuyor, sazlar öyle para topluyorlar ki, şaştım kaldım.( hızlandırılmış ut kursuna gidip, piyasaya atmalıyım kendimi . İyi parsa toplardım(!))
Sonunda kız tarafına sıra geliyor. Onlardan sonra en son gelin oynuyor. Vay! Vay ! vay! İşte o zaman millet kopuyor paralar yarış halinde atılıyor. Geç vakit dönüldü.
Üçüncü gün, kız evinde kına var. Bu arada millet devamlı yiyip, içiyor. Davullar, zurnalar ver yansın çalıyor. Kına da mutlaka ağlanıyor, (ben hep ağlarım. kendi kızımın kınasında ağlamadım, başkaların kınasında içim çıkıyor. Bunu çözmüş değilim.)
Geldik salon düğününe. Ayrıca yemekli salon düğünü yapılıyor. Aynen oyunlara devam. Baktım da gelin ve damat yorgunluktan, ayakta zor duruyorlardı. Kim ne derse yapıyorlar. Oyna, el öp, gel, git, devamlı hareket halindeler.
Salondan gelin, damat evine giderken, kırmızı kukuletalı upuzun pelerin giydirdiler. Başını, belini bağladılar. Kızcağız önünü görmüyor. Babası koluna girdi, gelin arabasına bindirdiler. Bu arada damat gelini arabada bekledi. Baba teslim etti, onlar korna şamata arasında evlerine gitti. Millet de kızın evine yemek yemeğe. Koca tavalarda yumurtalar kırıldı. Ye, ye, ye! Patlayana kadar ye. Düğün bitti.
Ben asla bu masrafı kaldırıp kızımı buralarda evlendiremezdim. Ne masraf, bize çok güzel geliyor. Ne olursa olsun Düğünler güzeldir. Allah bütün evlenenleri mesut etsin. Bir yastıkta kocasınlar. Darısı bekarların başına, hayırlı eşler nasip etsin Allah.
Yazarın notu:: Bu düğün yaz sonu olmuştu.
SEVGİYLE KALIN