Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Cumartesi, Ocak 29, 2005

AÇ TAVUK KENDİNİ YEM AMBARINDA SANIRMIŞ

Sabahleyin yataktan bir keyifli uyandım ki sormayın. Ağzım kulaklarımda, bir şarkı tutturdum, avaza yırtınıyorum. Sebebi gördüğüm rüya.

25-30 yaşında gençmişim ve ve veeeeeeee! Zayıfmışım. Üstelik çok ünlü ses sanatçısıymışım.Bak bak bak! Neler de olurmuşum. İstanbul’da bir gazino peh peh pehhh! Maksim tavuk kümesi kalır, o kadar büyük ve görkemli.Alt kadroma bakın dikkat!!Sezen Aksu, Kayahan, Nilüfer, Ümmü Gülsüm ( ne alakaysa kadın öleli yıllar oldu, rüyaya karışılmıyor) Barış Manço ( ölü, sağ kim duyduysa gelmişler).

Onların konseri kısacık geçti. (öhööm, öhööm) sıra bana geldi. Sahne kostümüm artık siz deyin Dior, ben diyeyim Valentino. Fır Allah fır her tarafım fırfırlarla dolu,lahananın açılmış hali gibiyim. Arkamdaki orkestra 100 kişilik filan, üstelik 3 kişi idare ediyor, anca idare ederler zahir.

Artık sahnedeyim. Sahne bir havalanıyor uçuyor, bir salonu turlayıp yerine geliyor. Neler söylemiyorum ki. Türk müziğinin en ağdalı baba şarkılarından bir başladım,bütün gece söyledim. Zannederim seyirciler bayılmışlardır ama recisör onu bana göstermiyor. Ben coşmuşum, birde ses vermiş Allah, dünyada eşi menendi yok. Bülbül ne ki şakıyorum, gürül gürül.

İstek kağıtları önümde dağ gibi oldu.( abartmaya bak, yok Himalaya kadar de olsun bitsin.) Neyse rüya bu ayol! Derken ortaya yerden bir dans pisti çıktı ki futbol sahası kadar büyük. Haydaaa!! Ben oraya uçtum. Bir dans edeceğim adam var. Amman da Amman. Ne deyim ben size öyle yakışıklılık daha kimsede yok. Boy pos dalyan gibi (ben boy fakiri, ufak tefek nazenin bir gencim)

Geldi, geldi önümde reverans yaptı. Dansetmiyoruz uçuyoruz. O ne figürler, ne numaralar. Bütün fırfırlarım havalarda paraşüt gibi açılıp kapanıyor. Üstümüze pırıl pırıl yıldızlar serpiyorlar. Zayıf olmanın avantajı hiç yorulmuyorum. Şimdiki gibi olsam geberirdim.

Alkışlar, alkışlar, alkışlar! Oradan yakışıklıyla birlikte çıkıp saray gibi bir yerdeki restorana gidiyoruz.( yine döndük, dolaştık gırtlak meselesine geldik.) Of of of! Ne yemekler kuş sütü bile var, hem de kazanla İstersen Cleopatra gibi kuş sütüyle banyo yap. Ben öyle masraflı değilim, yıkanmadım, içtim. Bizim sütten pek farkı yoktu.

Yemekte 50 kişilik kemancı vardı,devamlı çaldılar. Normal zamanda olsa cinnet geçiririm o kadar kemanın içinde, rüyadayız ya, yanımızda yakışıklı var ya vız geliyor, tırıs gidiyor.

Gelelim rüyanın zırt dediği yere. O ana kadar yakışıklı konuşmamıştı. İlk adını sordum. Abdülmuttalip dedi. Na na naaaaa!rüyam bozuluyorken uyandım.

Tam zamanında uyandım.Bütün gecenin sihiri bir isimle alt üst olabilirdi. Ne olursa olsun zevkli rüyaydı, en azından genç ve zayıftım.( bu halimden komplekse girmiyorum,) yine de güzeldi.

Arkadaşıma anlattım güldü, “ popon açıkta kalmış” dedi. Hayallerimin içine etti. Ara sıra böyle meşhur olmak güzelmiş.



SEVGİYLE KALIN