Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Çarşamba, Ocak 26, 2005

AKDENİZ’DE GEZİYE ÇIKTIM

Şu günlerde canım sıkkın olunca Antalya’ dan arkadaşlarım aradı.Köpeğime üzüldüklerini söylediler, beni oraya davet ettiler.

Uzun zaman Antalya’da oturduğum için o yılları hatırladım.Öyle güzel anılarım var ki, bazılarını sizlerle paylaşayım istedim. Moralimi düzeltmek zorundayım,hayat devam ediyor.

Bir bayram tatilinde Side’ye gittik. Kızım,rahmetli annem ve ben. Benim 3 kişilik ailem devamlı beraberiz.Küçük kulübelerden oluşmuş pansiyondayız, yemekleri istediğimiz yerde yiyoruz. Bir akşam yemek aramızda sorun oldu. Kızım İskender istiyor, annem ekmek arası köfte istiyor, ben de 2 kadeh rakı, peynir, kavun istiyorum.

İlk annem için köfteciye yanaştık. Genç çocuk ayakta ter içinde köfte yetiştirmeye çalışıyor, sordum.”Nerede İskender buluruz? “Abla o kadar kalabalık var ki kimse İskender yapmıyor,dönere talim et” “bulursam ne dersin” “abla İskender’in parası benden.”anama köfteyi aldık, baktım ara sokakta afişte < İskender burada > hah! Tamam. Kızım da İskender yedi, sıra bana geldi.

Anamın köfte aldığı çocuğa yanaştım,arkası bize dönüktü. “İskender’i buldum” “neyi buldun abla?” Aman yanlış söyledim, İskenderun’u buldum” dedim. Lakin çocuk değişmiş başka biri köfte pişiriyor, “Amman! Sen zaten benim İskender’im değilmişin “ Çocukcağız aval aval baka kaldı.” Allah’ım sen bu tip delilerden koru,nedir bu kadın?”

Manavgat’a şelalelere gittik. Şırıl, şırıl suyun başında yemek yiyoruz. Kızım ayrıca bir porsiyon pilav istedi, garson gelen et yemeğinin yanında garnitür pilavı işaret ederek “biz karbüratör olarak pilav vermiştik” kızım şaşkın bakarken, ben “ yavrum bir porsiyon ön balata takımı, anneme de şaft ve diferansiyel getir” garson son derece kendinden emin “abla bayram kalabalık ya! O yiyecekler kalmadı” demez mi? Dumur vaziyette koptuk.

Yine başka restoranda kuver yazması lazım( ekmek ve su için.) Kasadaki amcam kulvar yazmış. Kızım atladı “ben 1. kulvarı isterim, anne sen en dış 5. kulvarda koş.”

Side’de tanıdıklara rasladık. Beraber yemekteyiz, 8 yaşında çocukları var. Siparişleri verdik, çocuğun annesi oğlu için kola söyledi, sıcak olsun dedi. Yemekler geldi, yiyoruz fakat çocuk bir türlü kolayı içemiyor. Annesi iç oğlum dedikçe çocuk anne içemem sıcak diyor. Anne merak etti kola bardağını eline aldı ki, bardak yanıyor, tutulmuyor. Garsonu çağırıp bu ne? Diyoruz, garson “abla sıcak istemediniz mi? Cezvede ısıttım” Ne hale geldiğimizi düşünüyor musunuz?

Antalya’da yine lokantadayız kızım bonfrit istedi. Garson “ondan yok” ben “oğlum patates kızartması var mı” “evet o var “ Kızım tuvalete gitmek istedi. Aynı garsona”WC nerde” dedi “”ben yeni işe başladım, patron bilir.O neyse tarif eder”

Dikkat ederseniz hep yemek derdindeydim. Homili gırtlak devamlı çalışır.Nerede acaiplik varsa beni bulur. Turistik yerlerde sezonluk çalışan Allah ne verdiyse personelden trajikomik anekdotlardı. Size başka yazıda Antalya anılarını anlatırım, ilginizi çeker umarım.



SEVGİYLE KALIN