MUĞLA YOLLARINDA
Çok yakın arkadaşımın MR çektirmek için sabah esselatta Muğla yollarına düştük. Havaalanı yolunda 4 şerit yol var,ınınınnnn,radara yakalandık.115 km. ile gidiyormuşuz,oranın hız limiti 80 km. imiş. Ayol tamam kurallara uyalım da çifte standart olmasa, polis bizi durdurdu, yanımızdan vızır, vızır hızla arabalar gelip geçiyor.Neyse kaderimize boyun eğdik. 188 milyon törkiş lirayı bayıldık. Dar ve yerleşim yerlerinde radar olsa amenna, otobanda radar olur mu?Yinede trafiğin işine karışmamak lazım, vardır bir bildikleri.
Hastaneye vardık, o ne kalabalık! İnsanlar per perişan koşuşturup bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar. Sedyede yatanlar mı?, inleyenler mi? İnanın sağlığımızın kıymetini bilmek için en yakın hastahanenin acilini görsün yeter. Doktorlar da haklı, bu tıpkı yumurta ve tavuk misali kısır döngü.Aslında kimseyi suçlayamıyorsun. Herkes haklı.
Bir de şu kırtasiyecilik olmasa. En çok insanları yoran in aşağı çık yukarı, imzalat, geç karşıya kaşelet, mühür bir yerde imza ayrı yerde. Hasta yakınları olan sağlıklı insanlar bile hasta oluyorlar. Halbuki tek yere toplasalar insanlara kolaylık olacak.İnşallah zamanla AB’ ye girecez ya düzelir.
Bir şehir ki etrafı dağlarla çevrili, kara ikliminde ama kazaları en güzel belde. Marmaris, Fethiye, Bodrum turizmin göz bebeği yerler. Şanslı Muğla’lılar vesselam.
Dikkatimi çeken neydi biliyor musunuz? Mesleği ne olursa olsun güler yüzlü, sevecen olmak, tatlı ses tonuyla konuşmak, o kadar önemli ki. Kalabalıktan gına gelse de, güler yüz bin derde deva olacak. Doktorlarımızın bazıları ( bire bir yaşadım) bir dövmedikleri kaldı. Burnundan kıl aldırmıyor, bazıları ise öyle sevecen, yumuşak sesle yardımcı oluyorlar.
Hastanın en önemli ihtiyacı olan şey moral ve doktorunu sevmesi, güvenmesi. Hastanelerdeki davranış başka, aynı doktora özel muayenehaneye git davranış başka. Milletin para durumu özele gitmeye müsait değil ki hastaneye gidiyorlar. Niye bu ayırımcılık oluyor anlamıyorum. Sakın bütün doktorlara aynısınız demiyorum.Sözüm sadece yapanlara, kişinin ismi, sıfatı önemli değil. Ne olur hastalarınıza biraz daha hoşgörülü ve sevecen yaklaşın.
Annemi böbrek kanserinden kaybetmiştim. Bodrum, Muğla ve Ege üniversitesinde Üroloji bölümünde uzun zaman tedavi gördü. İnsanın başına gelmeyince bilemiyor, yaşadıklarımı tanrı kimseye vermesin. Orada gencecik insanlar diyaliz makinesine bağımlı yaşıyorlar. Böbrek bekliyorlar. O hastaların ömrü üç aşağı beş yukarı aynı. Kısa ömürleri var, böbrek nakli olsa ömürleri uzayacak. O kadar gençler ki ölümü hak etmiyorlar. Daha hayatlarını yaşamayı öğrenmeden bu illetle yaşamayı öğrenmişler. Her güne yeni umutla, gelecek böbrek haberiyle başlıyorlar.
Örnekler çoğaldıkça içimi acıtıyor. Gözü görmeyenler, karaciğeri iflas edenler,(karaciğer sadece içkiden bozulacak diye kaide yok) kalp bekleyenler……. O kadar çok ki!.......
Organ bağışının önemi burada başlıyor. Ben KENT TV (BODRUM’UN SEVGİSİ) programında organ bağışına geniş yer vereceğim. Kendinizi bir an o insanların yerine koyun veya canınız kadar sevdiklerinizi düşünün. Haliniz nice olurdu. Organ bağışına duyarlı olalım. Dinimizce de sevap, insanlıkça da sevap. Devlet hastanesine baş vurduğunuz zaman size organ bağışı ile ilgili canla başla yardımcı olacaklardır. İnanın bana.
HAYDİ İLK YAPACAĞIMIZ ORGANLARIMIZI BAĞIŞLAMAK OLSUN!...
Ben ve ailem 99 yılında bağışlamıştık.
SEVGİYLE KALIN
Hastaneye vardık, o ne kalabalık! İnsanlar per perişan koşuşturup bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar. Sedyede yatanlar mı?, inleyenler mi? İnanın sağlığımızın kıymetini bilmek için en yakın hastahanenin acilini görsün yeter. Doktorlar da haklı, bu tıpkı yumurta ve tavuk misali kısır döngü.Aslında kimseyi suçlayamıyorsun. Herkes haklı.
Bir de şu kırtasiyecilik olmasa. En çok insanları yoran in aşağı çık yukarı, imzalat, geç karşıya kaşelet, mühür bir yerde imza ayrı yerde. Hasta yakınları olan sağlıklı insanlar bile hasta oluyorlar. Halbuki tek yere toplasalar insanlara kolaylık olacak.İnşallah zamanla AB’ ye girecez ya düzelir.
Bir şehir ki etrafı dağlarla çevrili, kara ikliminde ama kazaları en güzel belde. Marmaris, Fethiye, Bodrum turizmin göz bebeği yerler. Şanslı Muğla’lılar vesselam.
Dikkatimi çeken neydi biliyor musunuz? Mesleği ne olursa olsun güler yüzlü, sevecen olmak, tatlı ses tonuyla konuşmak, o kadar önemli ki. Kalabalıktan gına gelse de, güler yüz bin derde deva olacak. Doktorlarımızın bazıları ( bire bir yaşadım) bir dövmedikleri kaldı. Burnundan kıl aldırmıyor, bazıları ise öyle sevecen, yumuşak sesle yardımcı oluyorlar.
Hastanın en önemli ihtiyacı olan şey moral ve doktorunu sevmesi, güvenmesi. Hastanelerdeki davranış başka, aynı doktora özel muayenehaneye git davranış başka. Milletin para durumu özele gitmeye müsait değil ki hastaneye gidiyorlar. Niye bu ayırımcılık oluyor anlamıyorum. Sakın bütün doktorlara aynısınız demiyorum.Sözüm sadece yapanlara, kişinin ismi, sıfatı önemli değil. Ne olur hastalarınıza biraz daha hoşgörülü ve sevecen yaklaşın.
Annemi böbrek kanserinden kaybetmiştim. Bodrum, Muğla ve Ege üniversitesinde Üroloji bölümünde uzun zaman tedavi gördü. İnsanın başına gelmeyince bilemiyor, yaşadıklarımı tanrı kimseye vermesin. Orada gencecik insanlar diyaliz makinesine bağımlı yaşıyorlar. Böbrek bekliyorlar. O hastaların ömrü üç aşağı beş yukarı aynı. Kısa ömürleri var, böbrek nakli olsa ömürleri uzayacak. O kadar gençler ki ölümü hak etmiyorlar. Daha hayatlarını yaşamayı öğrenmeden bu illetle yaşamayı öğrenmişler. Her güne yeni umutla, gelecek böbrek haberiyle başlıyorlar.
Örnekler çoğaldıkça içimi acıtıyor. Gözü görmeyenler, karaciğeri iflas edenler,(karaciğer sadece içkiden bozulacak diye kaide yok) kalp bekleyenler……. O kadar çok ki!.......
Organ bağışının önemi burada başlıyor. Ben KENT TV (BODRUM’UN SEVGİSİ) programında organ bağışına geniş yer vereceğim. Kendinizi bir an o insanların yerine koyun veya canınız kadar sevdiklerinizi düşünün. Haliniz nice olurdu. Organ bağışına duyarlı olalım. Dinimizce de sevap, insanlıkça da sevap. Devlet hastanesine baş vurduğunuz zaman size organ bağışı ile ilgili canla başla yardımcı olacaklardır. İnanın bana.
HAYDİ İLK YAPACAĞIMIZ ORGANLARIMIZI BAĞIŞLAMAK OLSUN!...
Ben ve ailem 99 yılında bağışlamıştık.
SEVGİYLE KALIN